15 Temmuz Gazisi Emniyet Müdürü: ‘Boş sallama Hulusi Akar!’
Bütçe görüşmelerinde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Özgür Özel arasında yaşanan tartışmaya 15 Temmuz Gazisi Fatih Eryılmaz da katıldı.
Eryılmaz; Akar’a, “FETÖ’cüler geldiğinde, teröristlerin kafasına sıkman beklenirdi. Şimdi boş boş sallama” dedi.
TBMM’de yapılan bütçe görüşmelerine Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in tartışması damga vurmuştu.15 Temmuz gazisi emekli polis Fatih Eryılmaz da Hulusi Akar ile Özgür Özel arasında yaşanan polemiğe katıldı.
Kendi sosyal medya hesabından konuya ilişkin açıklamalarda bulunan emekli polis Fatih Eryılmaz, “Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar Meclis’te muhalefetle girdiği polemikte ‘15 Temmuz’da o alçaklar kafama silah dayadılar, başımıza geçeceksin’ dediler. Önüme 2 sayfa metin koydular ‘oku’ dediler. Reddettim. Aranızda kafasında silah varken hayır diyebilecek kaç kişi var’ dedi. Sayın Bakan şecaat arzettiğini düşünüyor sanırım. Ancak öyle değil. Benim öğrendiğim Türk’ün askerlik izzet ve Şeref’inde öyle değil en azından. Sayın Bakan askerliğini yapan her Türk bilir ki, askerde bırak tüfeğini, kepini kaybeden bir askerin başına neler gelir hepimiz biliyoruz. Hepimiz bu konudaki özlü sözlerin gölgesinde askerliğimizi yaptık. Hatırlatırım. Sen bir orduyu kaybetmişsin, karargahında esir düşmüşsün, boynuna kement geçirmişler bunları şecaat olarak sunabiliyorsun. Pes doğrusu” ifadelerini kullandı.
TSK’ya sızmaların Hulusi Akar’ın üniformayı giydiği zamanla aynı yıllarda başladığını söyleyen Eryılmaz, “49 yıl bu üniformayı giydiğini söylüyor Sayın bakan. İşte tamda bunu kastediyorum, tarihlerimiz denk düşüyor. Yaşadığımız FETÖ sızması 49/50 yıl öncesinde başlıyor. Bu sızmanın hiç farkına varmadınız mı? Vardıysanız vahim, varmadıysanız daha vahim” şeklinde konuştu.
Eryılmaz, bir grup teröristin Genelkurmay Başkanını esir alması hakkında, “Türk tarihinde bu utancın bu rezilliğin ikinci bir örneği yok” dedi ve şöyle devam etti: “Yazacak çok şey var ama uzatmak istemiyorum. Ancak şunu belirtmeden geçemeyeceğim; Resimde işaret parmağını ileriye doğru göstermişsin. Sağ elin işaret parmağı ile tetik çekilir. FETÖ’cü teröristler geldiğinde senden, rütbenden ve taşıdığın üniformadan da Teröristlerin kafasına sıkman beklenirdi. Şimdi boş boş sallama”
İŞTE ERYILMAZ’IN O PAYLAŞIMI:
”Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar Meclis’te muhalefetle girdiği polemikte “15 Temmuz’da o alçaklar kafama silah dayadılar, başımıza geçeceksin’ dediler. Önüme 2 sayfa metin koydular ‘oku’ dediler. Reddettim. Aranızda kafasında silah varken hayır diyebilecek kaç kişi var” dedi.
Sayın Bakan şecaat arzettiğini düşünüyor sanırım. Ancak öyle değil. Benim öğrendiğim Türk’ün askerlik izzet ve Şeref’inde öyle değil en azından. Sayın Bakan askerliğini yapan her Türk bilir ki, askerde bırak tüfeğini, kepini kaybeden bir askerin başına neler gelir hepimiz biliyoruz. Hepimiz bu konudaki özlü sözlerin gölgesinde askerliğimizi yaptık. Hatırlatırım. Sen bir orduyu kaybetmişsin, karargahında esir düşmüşsün, boynuna kement geçirmişler bunları şecaat olarak sunabiliyorsun. Pes doğrusu.49 yıl bu üniformayı giydiğini söylüyor Sayın bakan. İşte tamda bunu kastediyorum, tarihlerimiz denk düşüyor. Yaşadığımız FETÖ sızması 49/50 yıl öncesinde başlıyor. Bu sızmanın hiç farkına varmadınız mı? Vardıysanız vahim, varmadıysanız daha vahim.
Bir grup terörist gelmiş Türk ordusunun ana karargahını ele geçirmiş, genelkurmay başkanını esir etmiş. Türk tarihinde bu utancın bu rezilliğin ikinci bir örneği yok.
Kafama silah dayadılar falan demişsin ya, senin oraya gelen FETÖ’cü teröristler bize de (Ankara Emniyet Müdürlüğüne) geldiler. Tam teçhizatlı olarak, tanklar ve ZPT’lerle. Ha unutmadan direnişi görünce Hava desteği istemişler, helikopter ve uçak çağırmışlar. Tankların, ZPT’lerin, ağır makinalıların namluları üzerimize çevriliyken önlerine geçtik, elimizdeki tabancalarla onları içeri sokmadık, arkadaşlarımız yağmur gibi yağan makinalı mermileriyle şehit düştü, vurulduk. Ancak Türk milletinin namusumuza emanet ettiği kaleyi, üniformamızın Şeref’ini koruduk.Bırak senin makamında olmayı, o anda karargahta olsam ve teröristlerin darbe yapacağını bir saat önce dahi öğrenmiş olsam o teröristler Genelkurmay başkanının odasına değil binaya giremezlerdi. Bakınız Ankara Emniyetinin binalarına sokmadığımız gibi. Aynı gün, aynı teröristler. Fark ne peki.
Sen Orgeneral ve Genelkurmay Başkanıydın, Rahmetli Ömer Halisdemir astsubaydı. O gece Onun adı da tarihe yazıldı, senin adında. Hala onun adını duyunca gözlerimiz yaşarıyor. Gerçi senin adını duyunca da gözlerimiz yaşarıyor. Ama çok farklı duygularla, aynı değil. Her şey rütbe ve makam değilmiş bak, rütbe ve makamın yüksekliği her şeyi sağlamıyormuş bak. Anlayana bir ders can verenin ölüsü, yaşayandan daha itibarlı.
Yazacak çok şey var ama uzatmak istemiyorum. Ancak şunu belirtmeden geçemeyeceğim; Resimde işaret parmağını ileriye doğru göstermişsin. Sağ elin işaret parmağı ile tetik çekilir. FETÖ’cü teröristler geldiğinde senden, rütbenden ve taşıdığın üniformadan da Teröristlerin kafasına sıkman beklenirdi. Şimdi boş boş sallama.”
(Kaynak: Yeniçağ)