18 yaşındaki bir çocuğa yaşama umudu verememek!
Her gün bir bireysel intihar veya intihar cinayeti haberi okur olduk. 24.09.2020’de Kocaeli Darıca’da “Bir ev, bir araba uğruna yıllarımı harcamak istemiyorum” diyerek 18 yaşındaki Furkan Celep intihar etti. Satırlarını hep birlikte içimiz yanarak okuduk. Milyonlarca gencin ruh halini anlatmış dizelerinde. Aynı gün Kocaeli Derince’de gemi mühendisi olan bir kişi, evinin banyosunda tabancayla intihar ederek yaşamına son verdi. 23.09.2020 de Kocaeli Çayırova’da bir kişi intihar etti. Bunlar yalnızca Kocaeli’ndekiler. Ya diğer metropol kentlerimizdeki ya da kırsal kesimlerdeki intiharlar veya intihar adı altındaki cinayetler ne olacak. Ülkede gündemlerimizden biri hep intihar mı olacak.
Furkan Celep’in yazısı bir intihar mektubu değil; umudunu yitirmiş, bir geleceği olacağını düşünmeyen gençliğin manifestosuydu. Yüreğim kanadı her bir satırını okurken. 18 yıldır iktidarda olan bir hükümet 18 yaşındaki bir çocuğa yaşama umudu veremedi… Toplumumuz nereye gidiyor böyle…
İntihar, günümüzde ilk on ölüm nedeninden biri ne yazık ki. Türkiye’de her gün ortalama 9 kişi hayatına son veriyor. Türkiye İstatistik Kurumu‘nun (TÜİK) verilerine göre son 16 yılda Türkiye’de 50 bine yakın kişi yaşamına son vermiş.
Sosyolojinin kurucularından olan Fransız sosyolog Durkheim’in İntihar (2014) adlı kitabını bilir misiniz? Durkheim kabul edilen, genelleşmiş kanıları karşılaştırma yöntemi ile çürütür. Onun tezine göre intiharların esas nedenleri toplumsaldır. İrdelemesini yaptığı görüşler, intiharı akıl hastalığı, ırk, kalıtım, iklim ve hava sıcaklığı, yanılsama (taklit) vb. etkenleriyle açıklamak isteyen görüşlerdir. Durkheim, bu etkenlerin intiharın nedeni olmayacağını tek tek kanıtladıktan sonra, “Geriye bir tek etken kalıyor: Toplum etkeni!” demektedir. Ve bence haklıdır da..
İntiharın bir anlamda, bireyin topluma yönelttiği bir suçlama olarak okunması gerektiğini düşünenlerdenim. Nedenleri ve sonuçları bakımından hem bireysel, hem de toplumsal özellikler taşıdığına inanıyorum intiharların. Her ne kadar bireysel olduğundan psikolojik de olsa, intiharı ortaya çıkaran sosyal faktörlerin de tetikleyici olduğu ve bu nedenle kişinin intihara meylettiği göz ardı edilmemeli. İntihar toplumlar üzerinde etki bırakıyor. Çoğunlukla bireysel olarak ele alınan intiharın sosyolojik boyutu incelenmeli. Çünkü içinde eğitim eksikliği var, ekonomik kriz var, sosyal çürüme var. Çünkü yalnızca bugün yok, geçmişte vardı ve maalesef sosyolojik boyutu ile incelenmezse gelecekte de var olacak..
Toplum ancak toplumsal düzenin korunması ve sürdürülmesi ile var olur. Toplumsal düzen ise din, aile, siyaset, eğitim, ekonomi gibi toplumsal kurumlar aracılığıyla korunur. Bu kurumlar işlevlerini layıkıyla yerine getiremediklerinde ortaya çıkan sorunlar bireylerin toplumla bağlarını zayıflatıyor, intiharlarına sebep oluyor.
Giderek artan intihar vakalarından dolayı; TBMM’ne bir “Araştırma Önergesi” verilmesi gerektiğini ve ardından içinde psikolog ve sosyologların da olduğu bir “Araştırma Komisyonu” kurularak il il, belde belde intiharların nedenleri, topluma etkisi, nasıl önüne geçilebileceği gibi konuların araştırılması; araştırma sonucunun ardından hazırlanan rapor ile de eğitimi, istihdamı, ekonomiyi de içeren iyi bir eylem planı hazırlanması ve uygulanması gerektiğini düşünüyorum.
“Dünya hassas kalpler için cehennem gibidir…” der Goethe. Gençlerimizin kalpleri hassas. Umutsuz ve güzel günlerin hayallerini kurmadan ve o güzel günlerin geleceğine de inanmadan nasıl yaşayacak gençlerimiz, insanlarımız. Genç nüfusumuz başta olmak üzere tüm toplumun ihtiyaçlarını, isteklerini toplum olarak doğru algılamalı, yönetenler olarak onları hayallerini gerçekleştirebilecekleri bir ülkede yaşatmak için var gücümüzle çalışmalıyız.
Oğuz Atay, onu ölüme götürecek hastalığını öğrendikten sonra günlüğüne; “geleceğini kaybetmek, yaşanan zamanı boşlaştırıyor” diye yazmıştı.
Bu böyledir.
İnsanı yaşama motive eden yegane şey yarının merakıdır. Bir insanın elinden yarınını alırsanız, bu gününü öldürürsünüz. Ülkemizi yönetenler toplumun sağlığından sorumlular. Gençlerin yaşaması için sebep yaratamayan düzeni kuramayanlar, onlara yarının merakını hissettirmeyenler ne iş yaparlar o koltuklarda.. Sorumluluklarını yerine getirmeli, intihar vakalarının son bulmasını sağlamalıdırlar.