DP lideri Uysal: Türkiye’de tek pozitif olan, KORONAVİRÜS

DP lideri Uysal: Türkiye’de tek pozitif olan, KORONAVİRÜS
11.08.2020
A+
A-

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, covid-19 sonrası iyice derinleşen ekonomik kriz konusunda açıklamalarda bulundu. Türkiye’de tek pozitif olanın KORONAVİRÜS olduğunu söyleyen Uysal, ekonomide son iki aylık süreci derinlemesine değerlendirdi.

Genel Başkan Uysal, yaptığı yazılı açıklamada “Gerçekten uçtuk. İşsizlik uçtu, enflasyon uçtu, kurlar uçtu! Aslında bu çok da beklenmedik bir durum değildi” diye konuştu.

Demokrat Parti Genel Başkanı Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysal, yaptığı açıklamada şu görüşleri ifade etti:

“İşsizlik uçtu, enflasyon uçtu, kurlar uçtu!”

“24 Haziran 2018’de “Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi ülkeyi uçuracak” demişlerdi.

O gün; 1 $ = 4,73 TL, 1 € = 5.49 TL ve çeyrek altın = 198 TL idi.

2 yıl sonra bugün 1 $ = 7.32 TL,   1 € = 8.66 TL ve çeyrek altın = 774.87 TL oldu. Gerçekten de uçtuk. İşsizlik, enflasyon, kurlar uçtu!

IMF’ye 15 milyar $ borcu ödediğini sürekli olarak anlatan, bununla övünen AKP iktidarı; 129 milyar $ borçla devraldığı dış borcu 431 milyar $’a çıkardığını, iç borç stokunu 179 milyar TL’den 1,57 triyon TL’ye yükselttiğini, 70 milyar $ Özelleştirme geliri harcadığını, YİD projeleriyle ülkemizin gelecek 25 yılı ipotek altına aldığından hiç bahsetmiyor! Oysaki neredeyse Türkiye’deki tek pozitif olan şey Koronavirüs!

“Kendi siyasi bekaları için 60 milyar dolar rezerv eritildi”

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” adlı keyfi sisteme geçilmesinden bu yana Türkiye, kendi üretimi olan “yerli ve milli” bir krize yuvarlandı.   Üstelik kriz, daha önce hiç görülmediği derecede kötü yönetilmeye başlandı. Öyle ki; son iki yılda ekonomideki kötü yönetim, sırf kendi “siyasi beka”sı için 60 milyar $ bir rezervi eritmişti.

 “Kendi yarattığımız ekonomik kriz, covid-19 etkisiyle giderek derinleşti”

Döviz kurunun bir türlü dizginlenemediğini görüyoruz. Bunun temel nedeni ise kötü yönetim ve derin bir güvensizlik ortamıdır.

Özetle diyebiliriz ki; makroekonomik bütün göstergeler, kendi yarattığımız ekonomik krizin, covid-19 etkisiyle giderek derinleştiğini gösteriyor.

“Muhtemelen kişi başına milli gelir yılsonunda 8.000 $ seviyesi altına inecek”

Öyle görünüyor ki; 2013 yılında 12.480 $ olan kişi başına milli gelir, sürekli gerileyerek 2020 sonunda muhtemelen 8.000 $ seviyesi altına inecek. Dünyanın 17’nci büyük ekonomisi unvanını 2018’de kaybeden Türkiye, 2 yıldır 19’uncu sıraya yerleşti. Kazakistan, Bulgaristan, Arjantin, Çin, Rusya, Romanya’nın milli geliri yıllar içerisinde Türkiye’yi geçti.

“TUİK’e göre Mayıs’ta işsizlik oranı gerilemiş!!!”

İşsizlik oranı Mayıs 2020 döneminde gerileyerek yüzde 12,9 oldu! Genç nüfusta işsizlik ise yüzde 24,9 oldu. Genç nüfusta ne eğitimde, ne de istihdamda olanların oranı yüzde 29,1. TUİK verileri hiçbir dönemde olmadığı kadar sorgulanıyor. MetroPOLL’e göre, TÜİK’in ilan ettiği işsizlik oranına toplumun sadece yüzde 15’i inanıyor.

“Milletin rızkı ile oynuyorlar”

Adeta AKP, enflasyon rakamlarını manipüle ederek Türk Milleti’nin rızkı ile oynuyor. 12 aylık TÜFE Haziran 2020’de yüzde 12,62 olarak gerçekleşti. TÜFE, Gıda’da yüzde 12,93, Sağlık’ta yüzde 13,55 ve Konut’ta yüzde 14,95. MetroPOLL’un araştırmasına katılanların en büyük grubu, hayat pahalılığının yüzde 30’dan daha fazla olduğunu söylüyor.

Geçen yılın ilk 6 ayında 78,6 milyar TL olan bütçe açığı 2020 yılı ilk 6 ayında 109,5 milyar TL oldu. Buna göre yılın ilk yarısında bütçe açığı geçen yıla göre yüzde 40’a yakın artmış bulunuyor.

“Rezervler eksi değerlerde”

Faiz giderleri Haziran 2020’de yüzde 4,4 artışla 6,29 milyar TL, yılın ilk 6 ayında ise yüzde 40,4’lük artışla 71,25 milyar TL oldu. İlk 6 ayda toplanan 335,9 milyar TL’lik verginin yüzde 21,2’si yani 1/5’inden fazlası faiz harcamasına gitti. Düşünün bir de faize karşı olmasalardı, ne olurdu halimiz…

TCMB’nin, swaplar yoluyla alınan dövizler hariç tutulduğunda, net altın ve döviz rezervleri 10 Temmuz 2020 günü itibariyle -5,7 milyar $’dır.

“Hükümet artan işsizlik için hiçbir şey yapmıyor!”

Covid-192un etkisiyle, yurda gelen turist sayısı Nisan ve Mayıs 2020 aylarında geçen yıla göre yüzde 99 oranında geriledi. ABD ve AB ülkeleri gibi pek çok ülke hala uçuşları başlatmadılar.

AKP döneminde Türk tarımı ve hayvancılık tasfiye edildi. Fiyatı artan her ürüne ithalat terbiyesi, sonra da domates, biber,  patlıcan tanzim satışı yaptılar.

TCMB’na göre, 3 Temmuz itibarıyla toplam krediler yılbaşından bu yana yüzde 22,8 artarak TL 3.248 milyar TL’ye ulaştı. Bugün ihtiyacı olduğu için kredi kullanan vatandaş, yarın işini kaybettiğinde borcunu nasıl ödeyecek? Hükümet artan işsizlik için hiçbir şey yapmıyor!

Temmuz 2020 itibariyle Venezüella, Arjantin, Pakistan ve Ukrayna’nın ardından, Türkiye 477,12 ile dünyanın en yüksek CDS primine sahip. Yani ülkemiz, dünyanın en pahalı borçlanan 5. ülkesi!

Vatandaş TL’sına güvenmiyor ve döviz almaya devam ediyor! TCMB’na göre, geçtiğimiz hafta vatandaşlar döviz hesaplarına 1,26 milyar $’lık yeni alım yaptı ve Türkiye’deki döviz hesaplarının tutarı 202,5 milyar $’a ulaştı.

“Ülke tam bir yangın yeri”

Ekonomiye neresinden bakarsanız bakın, ülke tam bir yangın yeri. Ülkeyi yönetenler 18 yıldır büyüdük diye övünüyorlar. Aslında bu dönemde, yabancının borç verdiği para ile, üretim yerine tüketimi artırdık, parayı beton ekonomisine gömdük ve borca alıştık.

“Çözüm ve çare var Türkiye”

Ümitsizliğe kapılmaya hiç gerek yoktur. Çözüm ve çare her zaman vardır. Yaşadığımız siyasi krizi çözmeden ekonomik krizin çözülmesi mümkün değildir. Bunun için Türkiye’deki her siyasi partinin kendi özelliklerini koruyarak, ortak bir yenileme ve normalleşme çabası için bir araya gelmesinden başka bir yol gözükmemektedir.

Türkiye’de siyasetin normalleşmesi, demokratikleşme ve hukukun üstünlüğünün tesis edileceğinin ilk işaretlerinin ortaya çıkması bile, sistemden çıkan dövizlerin tekrar sisteme dönmesini sağlayacaktır. Sağlanacak güven ortamı ile yurt içi yerleşikler dövizden uzaklaşacak, yerleşik olmayanların yeniden döviz getirmeye başlayacak, TL güven ve talep artacak, böylece hızlı bir toparlanma başlayacaktır.

Yeniden çalışan, yorulan, üreten ve ihracat yapan bir Türkiye yaratmak zorundayız.

Çalışmamayı değil, çalışmayı, üretmeyi, üretimin ithale bağımlılığını ortadan kaldırıp, yerli malı kullanımını desteklemeliyiz. Yabancı sanayici ve üreticiler yerine, kendi sanayicimizi, KOBİ’mizi, çiftçimizi ve besicimizi desteklemeliyiz. Bunu geçmişte yaptık, tekrar yapabiliriz.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.