Prof. Dr. Beyhan Bayhan: Bina yıkılmasın ki toplanma yerine gidebilelim!
TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi tarafından pandemi döneminde başlatılan Çevrimiçi Söyleşiler programının yedincisi yapıldı.
17 Ağustos 1999’da gerçekleşen ve çok ciddi mal ve can kayıplarına yol açarak yakın tarihin en önemli felaketleri arasına giren 17 Ağustos Marmara Depremi’nin konuşulduğu programın konuşmacısı Bursa Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Beyhan Bayhan oldu.
Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Rahmi Dede’nin moderatörlüğünde ilerleyen program, “Bursa Depreme Hazır mı” konu başlığında gerçekleşti. Prof. Dr. Beyhan Bayhan, “Afet sonrası yara sarmadan ziyade, deprem yaşanmadan önce yapılan ve insanları dirençli hale getirerek tabiat olayının afete dönüşmesini önlemek esas amaç olmalıdır” dedi.
Ülkemizdeki en büyük eksikliğin ‘denetim’ olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Beyhan Bayhan, “Biz denetlenmeyi seven bir toplumuz. Üstümüzde çeşitli baskı ve kurallar olmadan doğru şeyler yapmakta zorlanan, kurallar olsa bile yeni yollar keşfederek yanlış yapmayı başarabilen bir toplumuz. Dolayısıyla uygulama ve denetimde ciddi sıkıntılarımız var. Bizde afet sonrası yara sarmaya dönük bir anlayış ve faaliyet var. Bunun değişmesi gerekiyor” diye konuştu.
Bursa’nın deprem haritasını da gösteren Bayhan, “Bursa; İstanbul Marmara Deniz Havzasındaki fay olmak üzere Geyve İznik Fayı, İnegöl Eskişehir Fayı, Mustafakemalpaşa, Uluabat, Soğukpınar ve Uludağ Fayının etkisi altında bir şehir. Bunlar arasında en çok etkilenebilecek fay, Marmara Deniz Havzasındaki faydır. Bunun birkaç şekilde kırılacağına ilişkin önermeler var ve bunun 7’nin üzerinde bir şiddetle gerçekleşeceğine dair de bilimsel veriler var” şeklinde konuştu.
“Kamu binaları ayakta kalmalı”
Deprem riskini azaltmak için neler yapılmalı? sorusunu da cevaplayan Prof. Dr. Beyhan Bayhan, “Deprem tehlikesinin en yüksek olduğu yerleri belirlemeliyiz ilk olarak. Daha sonra deprem sonrası hemen kullanıma ihtiyaç duyulacak binaları tespit etmeliyiz. Bunlar, hastane, itfaiye, haberleşme, ulaşım, enerji nakil hatları, okulları, askeri kışlalar, cezaevleri ve patlayıcı özelliği olan tesisler. Bu yapılar ayakta olmalı ki deprem sonrasına müdahale edebilsinler ve vatandaşın da sığınabileceği yerler olabilsin” ifadelerini kullandı.
“Deprem, sanayi şehri Bursa’ya ekonomik anlamda sorun yaşatır”
Prof. Dr. Beyhan Bayhan, Bursa’nın bir sanayi şehri olduğunu dolayısıyla olası bir depremde sanayi yapılarının da ciddi manada etkileneceğini ve bunun çok önemli ekonomik zararlara yol açabileceğini vurguladı. Prof. Dr. Bayhan şunları söyledi: “Bursa’da endüstriyel yapıların çoğu 1980’li yıllardan kalma yapılar. O dönemki yapı anlayışından dolayı eksiklikleri var. Deprem karşısında ciddi dezavantajları mevcut. Binaların maliyeti çok olmayabilir ama içerisindeki makine ve teçhizatlar çok pahalı. Sanayicilerimize hep söylüyoruz. Üretim yapılırken de gerekli güçlendirmeler yapılabilir diyoruz. Çünkü olası bir deprem de sanayi şehri Bursa, ekonomik anlamda da çok ciddi sorun yaşayabilir.”
Toplanacak durumumuz olacak mı?
Prof. Dr. Beyhan Bayhan sözlerini şöyle noktaladı: “Depremden sonra toplanma noktaları mevzu bahis olur her zaman. Ama kimse bizim acaba toplanacak durumumuz olacak mı diye sorgulamıyor. Öncelikle toplanma yerine gidebilmemiz için evimizin yıkılmamış ve bizim zarar görmemiş olmamız gerekiyor. Yollara köprü bina yıkılmamış ve yolu kapatmamış olması gerekiyor. Bursa bir ova ve suya doygun bir zemini var. Böyle olunca yapınız sapasağlam olsa da zemindeki sıkıntıdan dolayı bina devrilmiş ve hasar görmüş olabiliyor. O yüzden her zaman doğru tasarım, doğru proje, doğru uygulama ve doğru denetim diyoruz ve bunlar yapıldığında da depremden korkmanıza gerek yok diyoruz.”
Program, soru cevap bölümü ile sona erdi.