Tarım ve tekstil…
Tarım ve tekstil…
Ülkemizin en önemli sektörlerinden ikisi.
Tarım, tekstil için hammadde kaynağı olan pamuğu sağlıyor.
Ancak pamukta hem ekim alanları azalıyor, hem de üretim azalıyor.
Ürettiğimiz kadarından fazlasını ithal ediyoruz pamuğun.
Tekstil, yaklaşık 25-30 milyar dolarlık bir ihracat getirisine sahip. Ve diğer önemli bir sektör olan turizm ile ya atbaşı, ya da ilk sırada döviz girdisi sağlıyor.
Yaklaşık 900 bin ton pamuk üretip 1 milyon ton kadar da ithal ediyoruz. Bunun için tekstil sanayi 5 milyar dolar yurtdışına döviz gönderiyor.
Peki bizim bu miktarı yurtiçinde üretmek için gerekli koşullar var mı?
Evet var.
En kötüsü en kısa zamanda eski pamuk ekim alanları devreye alınabilir ve ithalatın yarıya yakını karşılanabilir.
Yani ufak tefek dokunuş ve teşvikler ile bunu yapmak mümkün.
Biz ne yapıyoruz: 3 yıldır aynı primi uyguluyoruz. 80 krş/kg. Verim miktarını da 600-kg’dan 450 kg’a düşürüyoruz. Yani prime tabi verim miktarını standart uyguluyoruz.
Yani ‘üretme‘ diyoruz sanki!
***
Pamuk hasat sezonu geldi.
Hâlâ fiyat yok ortada.
Üstelik bu yıl pamuk üretiminde farkedilir azalma bekleniyor.
Ve pamuk için prim dahil, 6-6,5 TL fiyat olmazsa gelecek yıl ithalat rakamı 7,5 milyar doları geçer diye korkuyorum. Oysa bizim bunu bir iki yıl içinde 2,5 milyara çekmemiz mümkün.
Soruluyor; ‘ya büyüyoruz biz görmüyoruz’ diye, işte böyle büyüyoruz. İthalat üzerinden yani. Haliyle Hasan’a umut, Gringo’ya dolar düşüyor.
***
Diğer taraftan pandemi sonrası tarım ve tekstil yadsınamaz oldu. Diğer sektör turizm henüz bütün dünyada yalvaryakar modunda. Yani birinde talep sorunsuz iken, diğerinde arz sorunsuz görünüyor.
Yani demem o ki; kaynaklarımız var ama kaymak bağlamıyor ya da biz görmüyoruz ki yiyelim ):