Fatma Sibel Yüksek yazdı: Akşener’e açık mektup
İYİ Parti’de Genel Başkan Meral Akşener’i ikna etme çabaları sürüyor. Partinin resmi Twitter hesabından dün yapılan açıklamada, partililer 28 Temmuz Cumartesi günü Akşener’in Beylerbeyi’nde bulunan evine çağrıldı.
Akşener’e yakınlığı ile bilinen ve Akşener’in evine girip çıkan nadir gazetecilerden Fatma Sibel Yüksek bugün sosyal medya hesabından “Meral Akşener’e açık mektup” başlığıyla çağrıda bulundu.
Fatma Sibel Yüksek ,”Size 5.5 milyon oy veren insanları bırakıp gidemezsiniz” diyerek Akşener’in tekrar aday olmasını istedi.
İşte www.medyasiyaset.com yazarı Fatma Sibel Yüksek ‘in yazısı:
‘’Meral Akşener’e açık mektup: Meral Hanım, telefonlarınıza kimse ulaşamıyor? Evinizde kalmadığınız da anlaşıldı. Kendinizi bütün “etkilere” kapattığınız, sosyal medyayı dahi takip etmediğiniz biliniyor. O zaman biz de düşüncemizi şuracığa yazalım, belki bir gün okursunuz.
On altı yıllık AKP iktidarına alternatif bir “dip dalgası” olabilme ihtimaliniz ortaya çıktığı andan itibaren muhterisler, madrabazlar, menfaatperverler, şarlatanlar, kendisine envai vasıf vehmedenler, ünlü olmak isteyenler, muhtelif ajanlar vs. etrafınıza üşüştü.
Esasen pek de cin gibi ve insan sarrafı bir kadın olmanıza rağmen, bu basınca direnemediniz. Böyle rezilce itişmeleri zul sayan nitelikli insanlar geri durmak zorunda kaldı ve siz kendinizi bu güruha teslim ettiniz
Türk siyasetini ezelden beri esir almış bu şirret, rezil, kepaze güruh sırtınızdan çok şey elde etti. Kimi vekil oldu, kimi listede yer sattı, kimi üç kuruşluk reklam bütçenize çöktü, kimi “Meral Hanım’a yakınım, iktidar oluyoruz” diyerek etrafından küçük menfaatler kırptı.
Bünyenizdeki siyah ve beyaz kan hücreleri bu virüslere karşı sizi koruyamadı. Bağışıklığınızın garantisi olan antikorları da siz bu mikroplara kolay teslim olarak kendiniz uzaklaştırdınız. Sonunda sizi hiçe sayarak önünüzde yumruklaşıp küfürleşecek kadar kudurdular.
Bunlar sizin başlıca hatalarınız. Şu oldu, bu oldu neticede siz partinizi külliyen terk etme kararıyla inzivaya çekilmiş bulunuyorsunuz. Yukarıda anlattığımız rezalet erbabı, şimdi de evinizin önünde ”Bizi terk etme anne” diye yalandan ağlaşıyor.
Bu arsızlara elbette kulak vermeyiniz ama size inandığı için cebindeki 10 lira ile kilometrelerce yürüyüp mitinginize gelen insanlara, oylarınızı beklerken vurulan, yaralanan, tutuklanan gençlere; evde bazlama yapıp miting meydanında dağıtan kadınlara kulak vermek zorundasınız.
Onlar Türk milletinin tertemiz 5.5 milyon evladı. Sizden hiç bir şey istemediler, etrafınızı kuşatan şaklabanların arasına katılmadılar, sadece size sessiz sedasız inandılar. İşte onları terk edip gidemezsiniz.
Hedef oldular, kurşunlandılar, işlerini kaybettiler, canlarından oldular. Onları “adam kazandı” diyenler gibi öylece bırakıp gidemezsiniz.
Hem siz 5.5 milyon hür iradeye dayanan oyun bu kuşatılmış toplumda ne anlama geldiğini, nasıl bir güç demek olduğunu bilebilecek bir siyasetçiniz.
Hiç bir tehdit ve baskıya boyun eğmeden size oy veren bu 5.5 milyon insanı yüzüstü bırakamazsınız. Bırakırsanız ne mi olur? Bir kere milli iradeye saygısızlık etmiş olursunuz. Size yönelik saldırıları sırıtarak izleyenlere emekle kurulmuş bir parti hediye etmiş olursunuz.
Hiç de hak etmediğiniz halde sevgili torununuzu ileride utandıracak “korktu” gibi, “satın alındı” gibi, “bir projede görev aldı” gibi suçlamaları isminizin üstüne yapıştırmış olursunuz. En kötüsü de Bahçeli’nin “MHP’yi böldüler” suçlamasını haklı çıkarmış olursunuz.
Aslında yapacağınız şey basit.
Kumaşınızdaki lider vasfı bunu size yaptıracaktır. Zehir gibi bir manifesto ile seçmenlerinizin karşısına çıkın. Bütün olup bitenleri, sizi neyin ve kimlerin kızdırıp küstürdüğünü açık açık anlatın. Sakin kapalı kapılar ardında görüşmeler yapmayın
Geçin periskopun karşısına halka her şeyi anlatın. “Dönün” diye ağlayanlara şartlarınızı da açık açık söyleyin. Sonra partinize dönün ve ne kadar lüzumsuz adam, kadın varsa demir yumrukla ezin gitsin
Bunları yaptıktan sonra partinizi ister “eşbaşkanlık”, ister “başkanlık konseyi” tarzında yetki ve sorumluluğu yayan bir sistemle devam ettirin.
Her şeye rağmen “Dönmem, evime çekilip torunumla oynayacağım” diyorsanız, bilin ki sizi rahat bırakmazlar, çünkü ilahları bir kez kızdırdınız. İntikam için sizin yalnızlaşmanızı ve unutulmanızı bekliyorlar.
Sığınabileceğiniz en güvenli liman size inanmış olan 5.5 milyon yurttaşın “sinesidir” Meral Hanım. Sizin sine-i milletiniz orasıdır ve hiç de küçümsenecek bir güç değildir bu.
Başka da bir alternatifiniz yok. Ya düşmanlarınızın karşısında savunmasız kalıp dostlarınızı da küstürerek sahneden çekileceksiniz, ya da topuklu efe olmanın gereğini yapıp yatağanı, kuburu kuşanacak ve size inananların arasına döneceksiniz.’’