Doç. Talimciler: Sporda ırkçılık, bir kez daha hortladı
Ege Üniversitesi (EÜ) Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Genel Sosyoloji ve Metodoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve EÜ İletişim Fakültesi’nde “Spor Medyası” dersini veren Doç. Dr. Ahmet Talimciler, “Mesut Özil ile birlikte Almanya’nın 23 kişilik dünya kupası kadrosunda yer alan iki Türk asıllı isimden bir diğeri olan İlkay Gündoğan’ın da yoğun tepkilere maruz kaldığını ve arabasının kundaklandığını biliyoruz. Bütün bu olup bitenlerin arkasında ise söz konusu isimlerin Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile fotoğraf çektirmeleri ve bunun yarattığı etki bulunuyor diyebiliriz” dedi.
Türk asıllı Alman Futbolcu Mesut Özil, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile çektirdiği fotoğraf nedeniyle gördüğü baskı sonrasında sosyal medya hesaplarından yaptığı açıklamayla, 2009’dan bu yana 92 kez giydiği ve 23 gol attığı Almanya Milli Futbol Takımı’ndaki kariyerini noktaladığını belirtti. Almanya’da ırkçılık ve saygısızlığa maruz kalması nedeniyle Almanya Milli Takımı’nı bıraktığını söyleyen Özil, “Türk kökenime saygı göstermemeleri bardağı taşırdı” diyerek kendisine ırkçılık yapıldığını dile getirdi. Özil, sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı açıklamada, “Kazandığımızda Alman, kaybettiğimizde göçmen oluyorum” diyerek üzüntüsünü dile getirdi.
Mesut Özil’in karşılaştığı ırkçılığın, Almanya’da yükselen Türk karşıtlığı ile yakından alakalı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Talimciler, “Aynı milli takımın içerisinde aşırı sağcı Almanların pek de sıcak bakmadıkları; Boateng, Khedira ve Gomez gibi göçmen asıllı futbolcular da yer alıyor. 23 kişilik dünya kupası kadrosunda yer alan iki Türk asıllı isimden biri olan İlkay Gündoğan’ın da yoğun tepkilere maruz kaldığını ve arabasının kundaklandığını biliyoruz. Bütün bu olup bitenlerin arkasında ise söz konusu isimlerin Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile fotoğraf çektirmeleri ve bunun yarattığı etki bulunuyor diyebiliriz. Mesut Özil’in kazanınca Alman, kaybedince göçmen olarak nitelendirildiğine ilişkin yaklaşımı son derece önemli. Çünkü küresel futbol piyasası için göçmen asıllı futbolcular büyük bir rezerv görünümündeler. Bunun en iyi örneğini ise 2018 dünya kupasını kazanan Fransa ortaya koydu. Mesut Özil’in ve Mesut gibi sahalarda farklı ülkelerin başarısı için top koşturan bütün isimlerin önünde her daim duran büyük bir sorun olarak ırkçılık meselesi bir kez daha hortlamış oldu. Daha iyi anlaşılması için birkaç nokta üzerinden örnek verebiliriz, ilk olarak ulusal maçlar öncesinde okunan ulusal marşları söyleyip söylememe sıkıntı yaratabiliyor, ikinci olarak dinsel kimliğini ortaya koyan fotoğraflar tepki görebiliyor, bir diğer boyut ülkenin siyasal politikaları ile futbolcunun anavatanı arasındaki sorunlar doğrudan olan bitenleri etkileyebiliyor. Mesut örneği aslında bunu bir kez daha dünya kamuoyunun önüne koydu. Bizim açımızdan ise Mesut Özil’in Almanya Milli Takımı’nı seçtiği zamanki eleştirileri de unutmamamız gerektiğini bir kez daha belirtmek durumundayım” dedi.
“Irkçılık içeren her türlü slogan, yaklaşım ve davranış cezalandırılmalıdır”
Irkçılığın söylendiği gibi bir çocukluk hastalığı olmadığını, özellikle 21. yüzyılda aşırı sağ söylemlerle daha da depreşen ve içinden geçilen ekonomik, siyasal ve sosyal şartların getirileri ile birlikte beslenip büyütülen bir olgu olduğunu ifade eden Doç. Dr. Talimciler, sporda ırkçılığın nasıl ortadan kaldırılacağına ilişkin şunları söyledi, “Irkçılık, üstün insan formunu farklı boyutlarla ama dönüp dolaşıp aynı yerden beslenen noktalarla sürdüren bir yaklaşımın adıdır. İster futbol sahalarında isterse meydanlarda karşı karşıya gelelim her zaman tehlikeli ve insanlığın baş belası bir yaklaşımdır. Futbol dünyasının, içinden geçtiğimiz küreselleşme döneminde farklılıkların bir araya gelmesinin yanı sıra birbirine karşı saygı göstermeyi de anlamasına yarayan son derece önemli bir yanı bulunuyor. Bu noktada ırkçılığın ve her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılabilmesi için başta futbolcular olmak üzere bu spora gönül veren herkesin daha fazla seslerini yükseltmeleri icap ediyor. Irkçılık, futbolun ve insanlığın ortak bir belası olarak hayatlarımızda var olmayı sürdürecektir ancak onunla başa çıkacak insanlar da yine bu kültürün içerisinde farklılıklara sahip çıkarak büyüyenler olacaktır. Irkçılık içeren her türlü slogan, yaklaşım ve davranış ayrım gözetilmeksizin cezalandırılmalıdır. Futbolu yönetenler bu durumun ne kadar tehlikelere gebe olduğunun farkındalar buna karşın asıl belirleyici olacak olan yaptırımlardan ziyade futbola gönül veren milyonların katkılarının büyüklüğüdür. Aslında futbol sahaları yaşananların sadece belirli noktalardaki halleridir. Asıl mesele toplumsal hayatın içerisinde kök salan farklılıkları yok sayan zihniyetlerin kökleşmesinde gizlidir. Farklılıkların zenginlik olmanın ötesinde bir arada yaşamak için müthiş bir çeşitlilik ve güç olduğu gerçeğini de başta alt yapılarda olmak üzere bütün eğitim kurumlarında ve medyada dolaşıma sokmak, ırkçılıkla mücadelede katkı sağlayacaktır”
- Buse Uçurum
- Belgin Demirtuğ
- Şeyma Coşartekin