Kovid-19 salgını zatürre kaynaklı ölümleri artırdı
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Öcal, DSÖ’nün raporuna göre, zatürrenin tüm dünyada mikroplara bağlı ölümler içinde hala birinci sırayı koruduğunu Kovid-19 ile bu rakamların hızla yükseldiğini belirtti.
26 Kasım-2 Aralık Zatürre Ölümlerinin Önlenmesi Haftası dolayısıyla AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Öğretim Üyesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nesrin Öcal, zatürrenin diğer bir tabirle akciğer enfeksiyonunun, “akciğer dokusunun gözle görülemeyen mikroplar nedeniyle iltihaplanması” olarak tanımlandığını aktardı.
Bu tabloya tıp dilinde “pnömoni” ismini verdiklerini dile getiren Öcal, son zamanlarda yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle bu terimi çok daha sık duyduklarını ifade etti.
Ancak öncesinde de zatürrenin, tüm dünyada önde gelen ölüm nedenleri arasında yer aldığına işaret eden Öcal, “Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) raporuna göre, tüm dünyada mikroplara bağlı ölümler içinde hala birinci sırayı korumaktadır. 2017 yılında yaklaşık 55 bin kişi pnömoni nedeniyle hayatını kaybetti. Kovid-19 ile bu rakamların hızla yükseldiğini ve artmaya devam ettiğini görüyoruz.” diye konuştu.
“Kovid-19 zatürresinde bulaşma riski yüksek”
Doç. Dr. Öcal, toplumda görülen “pnömoni”nin bakterilere bağlı olan ve genellikle kişiden kişiye bulaşmayan zatürre olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:
“Bu bakteriler, hastanın vücut direncinin kırılması veya tetikleyen diğer kronik hastalıklarına bağlı olarak ağız, boğaz veya sindirim sisteminden akciğere ulaşarak akciğerlerde iltihaplanma oluştururlar. Yani bağışıklığı sağlam kişilere hastalardan zatürre bulaşması beklenemez. Ancak Kovid-19’da izlediğimiz gibi bulaştırıcılığı çok yüksek ve solunum yoluyla hızla yayılan virüslerin neden olduğu zatürrelerde durum farklıdır. Kovid-19 zatürresinde hasta kişiden sağlam kişilere solunum yoluyla bulaşma riski yüksektir.sz Ayrıca bu tip viral zatürrelerde bakteriyel zatürrenin de tabloya eklenmesi ölümcül sonuçlara neden olabilmektedir.”
Normal bakterilere bağlı toplumda gelişen zatürrede sık belirtilerin, yüksek ateş, halsizlik, öksürük, balgam ve göğüs ağrısı olduğunu aktaran Öcal, Kovid-19’a bağlı viral zatürrede ise bu tablonun asemptomatik durumdan solunum yetmezliğine kadar geniş bir yelpazede görülebildiğini, hangi tip olursa olsun zatürrenin hekim kontrolünde tedavi edilmesi gerektiğini belirtti.
Zatürreye yakalanma riski yüksek olan gruplar
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Öcal, zatürre riski altında olan grupları şöyle sıraladı:
“65 yaş üzeri bireylerin tümü, 65 yaş altı olsalar dahi kronik akciğer, kalp, karaciğer ve böbrek hastalığı olanlar, kanser hastaları, şeker hastaları, inme ve felç gibi nörolojik hastalığı olanlar, alzaymır gibi durumlara bağlı olarak yutma fonksiyonlarında bozulma olanlar ve bağışıklığı baskılanmış kişiler zatürre için en riskli gruptur. Ancak, kronik hastalıkları olmasa bile sigara ve alkol kullananlar, iyi beslenmeyenler, kontrolsüz ve çok sıkı zayıflama diyeti uygulayanlar, dalağı alınmış olanlar, aşırı stres gibi nedenlerle vücut direncinde ani düşüş yaşayanlarda da zatürre riski artar. Kişinin zatürreye karşı vücut direncini koruması beden sağlığı ve ruh sağlığının birlikte korunmasıyla ideal seviyeye gelir.
Zatürre belirtileri gösteren hastaya detaylı muayene, akciğer grafisi ve kan tetkikleriyle normal bakterilere bağlı gelişen zatürre tanısının kolayca konulabileceğini dile getiren Öcal, emin olunamayan hastalarda bazen akciğer tomografisi gerekebileceğini, zatürreye neden olan mikrobun belirlenmesi için balgam kültürü istenebileceğini söyledi.
Öcal, Kovid-19 ve ona bağlı viral zatürrede ise burun ve boğaz sürüntüsü ile alınan PCR testiyle kesin tanı konulduğunu, yine bu grup hastalarda akciğer tomografisinin de tanı açısından oldukça faydalı bilgiler verdiğini belirtti.
“Kovid-19 zatürresi, normal zatürreden belirgin farklılık gösterir”
Zatürreye neden olan mikrop hangisi olursa olsun bir hastaya pnömoni tanısı konulduktan sonra en etkili tedavi planlamasının yapılması gerektiğine işaret eden Öcal, şu bilgileri verdi:
“Bu planlama içinde hastanın ayaktan mı hastanede yatarak mı tedavi edilmesi gerektiği konusunda da karar verilir. Zatürreye neden olan mikrop için en uygun antibiyotik tedavisi ve destek tedavileri ile hasta yakın takip edilir. Kovid-19 zatürresinde ise hastalık etkenine yönelik tedavi uygulanır. Bu hastalarda zatürrenin ağırlığı ve solunum yetmezliği durumuna göre tedavi uygulanır. Kovid-19 zatürresi bu açıdan da normal zatürreden belirgin farklılık gösterir. Ancak pek çok hastada iki zatürreyi birlikte görebiliyoruz. Bu nedenle ağır hastalarda her iki zatürre tablosunu da kapsayacak daha geniş tedaviler verebiliyoruz.”
Doç. Dr. Öcal, zatürreden korunmada her dönem için genel öneri olan ileri yaş bireylerin, kronik hastalığı olanların ve bağışıklığı zayıf kişilerin kalabalıktan kaçınması, maske kullanması gibi tedbirlerin Kovid-19 pandemisi ile daha da büyük öneme sahip hale geldiğine dikkati çekti.
“Zatürre aşısı, enfeksiyon ya da ateşin olmadığı herhangi bir zamanda yapılabilir”
En sık karşılaşılan pnömoni etkeni olan “pnömokok” bakterisinden elde edilen zatürre aşılarının da önemini vurgulayan Öcal, “Zatürre aşısı kişinin aktif bir enfeksiyon ya da ateşinin olmadığı herhangi bir zamanda yapılabilir. Grip aşısı gibi mevsimsel zamanlaması yoktur.” dedi.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Öcal, kronik hastalığı olmasa bile 65 yaş üzerindeki bireylere, böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, beyin ve diyabet gibi kronik hastalığı olanlara, bağışıklığı bozulmuş olan hastalara, organ nakli olanlara, kanser tedavisi görenlere, dalağı alınmış veya fonksiyonu bozulmuş olanlara, alkol bağımlıları ile hastane ve huzurevi çalışanlarına zatürre aşısının yapılması önerisinde bulundu.
(AA)