Dileğimiz, tüm çağlara ve nesilleredir

31.12.2020
A+
A-

“Merhaba yeni yıl. Hoş geldin 2021.”

Bu klişe söz; zaman kavramı bir takvime kavuşturulduğundan beri bu takvime bağlı yaşayan herkesin gerçekleştirmek istediği ancak buna gücünün yetmediği hayallerini, kendi elleriyle yüklediği şans treninin bir gün ayağına geleceğinin beklentisi içerisine girmesi anlamını taşımaktadır.

Hal böyle olunca anlıyoruz ki bu konuda her kişi hâlihazırdaki dünyanın, ülkesinin ve bireysel olarak da kendisinin içinde yer aldığı koşulları gözeterek yeni yıl için değerlendirmelerde bulunabiliyor.

Bencileyin bir garibin de, zamanın, birçok talihsizliği önüne katıp 2021 koduyla belirtilen noktaya taşıdığı anın ruhuna dair okurlarına bir şeyler fısıldaması arzu edilecekse eğer, birkaç şey söylemekten neden imtina etsin ki!

Lakin içinde bulunulan koşullara göre insanların arzuları, umutları, beklentileri birbirinden farklı olsa da bu farklılık parmak izi kadar da kesin çizgilerle birbirinden ayrışacak değil ya!

Nihayetinde bu bereketli fakat sahipsiz bırakılmış topraklar üzerinde kader birliği yapmış biz yoksul ve yalnız Türk halkının umutlarının ve beklentilerinin ufku da olabildiğince güzel fakat o ölçüde de hırpalanmış ülkemizin baş aşağı giden haliyle sınırlıdır.

Belki milletin sırtından geçinenler hariç herkes bir an önce 2020’den kurtulmak isteyebilir. Ancak 2021’in bundan daha iyi olacağının bir garantisi yok ki bizim için! Zira belki de bunlar Türkiye’nin iyi günleri. Perşembenin gelişinin Çarşambadan belli olması misali; sürece baktığımızda, sanki bu günlerin, bundan daha kötü günleri muştuladığını görür gibiyiz.

Yine de gelin, yeni yılda, ülkemizin bu makus talihinin değişmesi umuduyla ve ısrarıyla temennilerimize başlayalım isterseniz:

Ardından her şeyin başı sağlık diyerek, Covid-19 salgınıyla mücadelede halkımıza gayret, hükümetimize de sadece saray ve avanesini değil milletin tümünü gözetmesini ve her adımında şeffaf davranmasını dileyelim.

Türkiye bir tarım ülkesiydi. Ancak bundan uzaklaştı; yoksullaştı, cebindeki paranın sıfırlandığı da anlaşıldı. Daha fazla muhannete muhtaç olup el avuç açmadan, Türkiye’yi yeniden tarım ülkesi yapacak bir yönetime kavuşmasını dileyelim.

Gelecek yönetimin de; yalanın, yolsuzluğun, hırsızlığın, kadına şiddetin, çocuğa tecavüzün, yoksulluğun, açlığın, cehaletin ve cahil cesaretinin, kul hakkı yemenin, ehliyetsizliğin, liyakatsizliğin ve bilumum benzer niteliklerin insan soyuna yakışmayan; ayıp, adi ve aşağılık değerler olduğuna inanan ve bunları ülkemizin gündeminden düşürecek bir yönetim olmasını dileyelim.

Ülke sınırları içerisindeki toprak, su, orman, madenler, tarih, kültür; bunlar, yerli veya yabancı hiç kimse için “Yağma Hasan’ın Böreği” değildir ve gelecekte de milletimize aittir. Bütün bu kaynakların peşkeş çekilmediği, hepsinin, insanıyla birlikte Türkiye’yi  baştan başa Kırmızı Gelincikler Ülkesi’ne dönüştürmesini dileyelim.

Yurttaşlarımızın, baş gösteren kuraklığa karşı yağmur duasına çıkmak yerine ağaç diktiği, doğanın dengesini kendi açgözlülüğüne kurban ederek bozmak yerine gözeterek koruduğu, doğa ile uyum içinde bir yaşam biçimi dileyelim.

Ülkemizin neresinde olursa olsun doğmuş ve doğacak tüm yurttaşlarımızın huzur ve güven içinde mutlu ve özgür bir şekilde yaşamasını, sebebi ne olursa olsun ülkemize sokulan ancak Türk milletinin bugünüyle ve geleceğiyle ilgili ciddi tehdit oluşturan Suriyelilerle diğer ülkelere mensup güruhların, behemehal ait oldukları memleketlere gönderilmesini dileyelim.

İyi de günde üç kadının pervasızca ve vahşice öldürülebildiği bir zamanda, böyle dileklerde bulunmanın tümden gereksiz bir söylem mi, söylemden öteye geçmeyecek bir saflık veya ahmaklık belirtisi mi, yoksa inadına, her fırsatta, umudu çoğaltarak, sözün etkisini arttırarak, cesaretle dillendirilmesi mi gerektiğinin cevabını da en iyisini kendilerinin bildiğine yürekten inandığımız sevgili okurlarımıza bırakıyoruz…

Yeni yılınız kutlu olsun!

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.