Ölümün sisi
Fırtınayı beklemek, fırtınadan daha acımasız.
Babamın gözleri, annemin yarı ölü bedeninden ayrılamıyor. Çevremizdeki sessizlik dakikaları yutarken hırıltılı nefesler kulaklarımızda bir tını oluşturuyor ve annem kendini yemeye devam ediyor. Kanserin başlattığı iç savaşını yenemeyecek kadar güçsüz olan bu huzursuz kadın mavi gözlerini aralıyor ve kırışmış parmakları kardeşimin elleriyle buluşana kadar havayı tırmalıyor.
Kısa bir süreliğine oluşmuş sükûneti bozarak safrası ağzına doluşuyor ve kendi sıvısında boğulmaması için yanakları kızarmış bir hemşire çağırılıyor.
Hastanenin kendine has kokusu burnumuza doluyor ve ışığın gözünüzü kararttığı kadar ruhunuzu da lekelediği koridora çıkartılıyoruz. Kaybolmuş ruhunu asla bulamamış babam titrek bir nefes çekiyor ve hıçkırıklara boğulmuş kardeşime sarılıyor. Ölümün sisi bu mermer taşlardan asla ayrılmamış olsa bile çıktığımız odadan artık bir kalp atışının gelmeyecek olması, önümüzü göremeyecek kadar yolumuzu bulanıklaştırıyor.
Hissizleşmiş kalbime ağlaması için yalvarıyorum, uyuşmuş bedenimin aileminki gibi kırılması için dua ediyorum fakat bu Azrail’in elimden aldığı ilk gövde değil. Yalnızlıktan uyuşmuş hayallerim daha fazla kırılamayacak kadar esnedi ve beni ölünün umutsuzluğa düşürebilmesi için önce umutla dolmam gerekirdi.
Sevgisinin bedelini gömülen bir tabutla ödemiş babam elini omzuma koyuyor ve annemin eski yemenisini bana uzatıyor. Kara örtüyü başıma geçirirken bir anlığına onun kokusunu duyuyorum fakat geçmişin hayaletlerine inanmayacak kadar büyüdüm.
Benim gibi siyahlara bürünmüş kardeşim kolumun altına giriyor ve kafasını omzuma gömüyor. İpek elbisemi ıslatırken ona karışmıyorum ve namaza durmuş onca insanı Allah ile baş başa bırakıyorum.
Topuklularım kaldırımda tok sesler çıkartırlarken hüzün kaplıyor bir saniyeliğine kalbimi, ona tutunmaya çalışıyorum fakat nafile. Yorgunluğum hissedebildiğim tek duygu haline geliyor ve sırtüstü uzandığım yatak beni annemi içine alan toprak gibi sarmalıyor.
Karabasanlarım, tek yoldaşlarım, beynimi kurcalarken beni bu ıstıraplı dünyaya getirmiş kadının o temiz suratını son bir kez görüyorum ve onu çok daha farklı bir yerde tekrar okşayabilmek için derinlerime gömüyorum.