Gut hastalığı
”Gece yarısı sağ ayak başparmağımda şiddetli bir ağrıyla uyandım. Parmağım kıpkırmızı olmuş, şişmiş ve ateş gibi yanıyordu, zonkluyordu. Ne olduğunu anlayamadım. Bir yere çarpmadım. Tırnağımda batma yok. Neyin nesi bu acaba?”
Bu cümleler kırk yaşlarındaki oldukça kilolu bir erkek hastamın sözleri. Bu anlatılanlarla akla gelecek ilk hastalık gut olmalıydı. Muayene ve tetkikler sonucunda ön tanı doğrulandı.
Gut hastalığı pek de seyrek rastlanan bir hastalık değil. Toplumda her yüz kişiden bir ya da iki kişi günün birinde bu hastalıkla tanışabilir. Çoğunlukla 30- 45 yaş arasındaki erkeklerde görülebilen bu hastalığa menopoz sonrasında kadınlarda da rastlanabilmekte.
Hastalığın tipik başlangıç yeri ayak başparmağıdır. Ayak bileğinde veya dizde başlaması seyrek de olsa mümkündür. İlk gün çok şiddetli olan ağrı git gide azalarak üç beş gün sürebilir. Tamamen düzelme bir kaç haftayı bulabilir. Hastaların çoğunda bu ilk atak aynı zamanda son atak olur. Bazı kişiler o kadar şanslı olmayabilir, ataklar bir kaç yıl sonra tekrarlayabilir.
Daha da şanssız olanlarda pek çok ataktan sonra hastalık kalıcı bir hal alabilir. Bu kişilerde eklem yapıları bozulabilir, böbreklerde taş oluşabilir, hatta böbrek fonksiyonları bozulabilir…
Gut hastalığının nedenine gelince…
Protein metabolizmasının bir ürünü olan ve ürik asit adı verilen bir maddenin kanda yükselmesi ve sonra da eklem boşluğunda veya böbreklerde kristaller şeklinde birikmesi gut hastalığının esasını oluşturur.
Kanında ürik asit yüksekliği olan herkeste değil, sadece genetik yatkınlığı olanlarda bu hastalık görülür.
Gut hastalığı yüz yıllardan beri, yakın yıllara kadar zengin hastalığı olarak kabul edilirdi. ”Kırmızı eti çok yiyenlerin kanında yükselen ürik asit, gut hastalığına neden olmakta.” cevabını veren Tıp öğrencisi doğru cevabı vermiş sayılırdı.
”Başka neler gut hastalığına neden olur?” sorusuna da, ”Baklagiller, sakatat, deniz ürünleri, mantar, şarap ve bira da sebep olabilir.” diyen öğrenciye ayrıca ”Bravo!…” bile denebilirdi.
Son yıllarda, ”Hastaların yüzde 10’unda aşırı beslenme, geri kalan yüzde 90’ında ise genetik nedenle ürik asitin böbreklerden yeterince atılamaması…” cevabının doğru cevap olduğu anlaşıldı. Genetik yatkınlığı olan kişilerde hatalı beslenmenin tetiklemesi ile gut hastalığı görülebilir.
Gut hastalığına veya böbrek taşına neden olsun olmasın, kanda ürik asit yüksekliği ile şişmanlık, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp damar hastalıkları ve kronik böbrek yetmezliği gibi birçok hastalık arasında bağlantı olduğunu gösteren bilimsel çalışmalar kafaları biraz karıştırdı.
Operasyon veya büyük bir travma geçirenlerde gut atağı geçirme riskinin arttığına dair çalışmalar da var.
Ürik asit yüksekliğinin bu hastalıkların nedeni mi yoksa sonucu mu olduğu henüz tam anlaşılamadı. Bu konuda bir de iyi haber var. Ürik asit, tedavi ile düşürüldüğünde bu hastalıklardaki ilerleme de yavaşlıyor.
Kanda ürik asit yüksekliğine yol açabilecek diğer nedenler arasında idrar söktürücü olarak bilinen ilaçların ve aspirinin yan etkilerini sayabiliriz. İlginçtir, tiroid bezinin hem az çalışması hem de çok çalışması farklı yollarla kanda ürik asit yükselmesine neden olabilir.
Özet olarak belirtmek isterim ki kanda ürik asit yüksekliği sadece gut hastalığı ile değil, birçok kronik hastalıkla da ilişkili ürik asit düzeyinin düşürülmesi bu hastalıkların düzeltilmesine de yardım edebilir.
Sağlıklı ve mutlu kalmanız dileğiyle…