Kahramanoğlu: DEVA Partisi gençlerin yanında…

04.12.2021
A+
A-

Selam tüm okuyuculara, selam olsun yaşanan tüm bu sıkıntılara kayıtsız kalmayan, tarafsız bakabilen ve sadece kendisi için değil, tüm insanlar için endişelenen duyarlı yüreklere…

Zor zamanlardan geçiyoruz. Hele ki son günlerde ülke olarak yaşadığımız ekonomik darboğaz, hepimizi nefes alamayacak duruma getirdi maalesef. İnsanlar bir taraftan günü kurtarma telaşını yaşarken, diğer taraftan yarının kaygısını yaşar hale geldi. O çok sevdiğimiz siyasi sohbetlerimizde dahi, ‘Şu veya bu olsun. İyi olur, düzeltir” cümlelerini kurmaya bile takatimiz yok artık! Çünkü hiç bir şeyden emin olamıyoruz…

Çünkü çok güvendik…

Çünkü çok yanıldık ve halk olarak netice itibariyle, hep yanan biz olduk…

Halbuki tek isteğimiz; vergisini ödeyen, vatanını seven, çalışmaktan gocunmayan bireyler olarak refah içinde yaşamaktı. Çok para pulda gözümüz yok! Ama yarına uyanmaktan korkmayacağımız bir dünyaydı bizim hayalimiz…

Tabii her ne kadar siyaseti de düşünmüyoruz artık desek de yine de ülke insanı olarak her zaman siyasetten umutluyuzdur. Kararsız seçmenin gün geçtikçe arttığı şu günlerde, çiçeği burnunda siyasi partilerimizde de baya bir hareketlilik var. Geneli başka partilerden ayrılarak kurulan bu siyasi partiler, pek tabi ki ayrılma sebepleri veya farklılıklarını da bir taraftan anlatma durumundalar. Ve belki de bunu başarabilirlerse vatandaşında kalbini kazanma ihtimalleri var.

Bu noktada bir çok siyasi partilerle röportaj yaptık, tarafsız ve olduğu gibi… Hatta sonrasında bir çoğu dönüş yaptılar, teşekkür etmek için. Niye ki diye sordum: Yani acaba cımbızlamadan objektif olarak yayınlar mısınız diye endişeliydik diyenler oldu. Yok artık! demek isterdim ama… Neyse… Onlar da haksız sayılmaz.

Bu hafta da kuruluşu henüz bir yıl olan DEVA Partisi Nilüfer İlçe Başkanı Mine Rana Kahramanoğlu’na misafir olduk.

Mine hanım göreve geleli henüz iki ay oluyor. Parti binalarının açılışı iki gün sonra olacağı için bizleri kendi ofisinde ağırladı. Sıcak ve güleryüzlü bir karşılama, orta şekerli kahvelerimizle başlıyoruz sohbetimize…

-Mine Rana Kahramanoğlu kimdir? diye sorarak başlıyorum.

– Aslen Artvinli olup Kükürtlü’de büyüdüm. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdim. Galatasaray Üniversitesi’nde yine hukuk üzerine yüksek lisansımı tamamladım. 21 yıldır da Bursa Barosu’nda avukatlık yapıyorum. Bir çok spor dalıyla ilgilendim ve sonrasında maraton koşusuyla ilgilenmeye başladım. Dünyanın bir çok ülkesinde maraton koşularına katıldım. (Bu arada Mine hanım bir çok madalyaları ve kupaları olan bir sporcu) Bu arada beslenme atölyeleri açtım, hatta o dönem “Mutluluk Reçeteleri” adında bir kitap da yazdım. LÖDER’de yer aldım. Sonrasında çocuklarla yolum kesişti ve aslında çocuklar beni siyasete götürdü.

-Nasıl oldu bu?

– Artvin’de doğduğum köyün etrafı yüksek dağları görürdü. Bazen oturup uzaktaki yüksek dağlara bakıp, acaba arkasında ne var? diye merak ederdim ve göreceğimden emindim. Ben mücadele etmeyi çok severim. Aslında maraton koşmak da öyledir. Kendinizle iradenizle yarışırsınız. İnsan dünyaya mücadele etmek için gelir. İnsanlara çocuklara dokunmayı seviyorum. İlla ki çocukların yaralarını ne kadar sarıp iyileştirirsek geleceğimizi de o kadar teminat altına alabiliriz. DEVA Partisi’yle de yolumuz bu ruhla birleşti. Siyaset aslında bir ikna sanatıdır bence. Önce kendin inanıp, sonra ikna edebilmektir. Bu benim mesleğimle de örtüşen bir durum. Kişilik olarak da ikna gücüm yüksektir. Sayın Babacan’ı da çok önceden beri tanıyorum. Bakanlığı döneminde de ülkeye çokça faydası olmuş biridir. Partinin baktığı pencerede çok güzeldi. Yani merkezde yer alması, kimseyi ötekileştirmeden, bir şekilde insanların yaralarını sarmaya çalışması, geçmişteki hataları görüp ama geleceğe bakması, bende güzel bir duygu yarattı. Ben de bu ülke için bir şeyler yapabilirim dedim. Özellikle bir kadın olarak, kadının adı yok ülkemizde maalesef. Halbuki siyasete kadın eli değmeli. Kadın çok güçlüdür. Tabi bunu farkederse. Ali bey de bu konuda çok duyarlı. Partide %35 kadın kotası koydu mesela…

-Peki neden %50 değil de %35?

-Yani bu bir başlangıç. %50 şu an için toplumda ütopik bir şey olabilir. Daha hazır olmayabilir. Kadın siyasete bile çok sıcak bakmazken, ki son yıllarda bu daha da geriledi. Ali bey de bu düşüncelerle sanırım, toplum hazır olana kadar % 35 demiştir.

-Peki konu hazır buraya gelmişken, geçen yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde CHP Eşit Temsil Hakkı için bir öneri vermişti. Bu yılda yine kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilişi yıldönümünde bu öneriyi verecek. Destekliyor musunuz? Sizin düşünceleriniz bu konuda nedir?

– Tabi ki bu tür projeler, öneriler çok kıymetli. Ama önemli olan bunların hayata geçirilmesi. Böyle bir önerinin sunulması bu konuda bir sorunun olduğunu gösterir. Bu noktada kişisel olarak ve partimizin kadın politikalarına hassasiyeti göz önüne alındığında tabi ki destekliyoruz.

-Peki böyle bir öneriyi sizce iktidar destekler mi veya onaylar mı?

– Pek sanmıyorum. Mesele aslında iyiyi güzeli desteklemektir. Böyle oldukça doğru yol bulunur. Fakat şu anda hükümetin böyle bir konuyla ilgileneceğini sanmam. Çünkü daha önemli sorunları var. Başta ekonomi ve daha temelinde özgürlükler, hak, adalet sarsıldığı için ekonomiyi düzeltmesi de çok zor. Sayın Genel Başkanımızın da bu konuyla ilgili şöyle bir ifadesi var: İsterse tüm Nobel ödüllü iktisatçılarını getirelim, şu anki ekonomiyi düzeltemezler. Çünkü hukuk, adalet özgürlükler… Bunları düzeltmeden, güveni tesis etmeden siz ekonomiyi düzeltemezsiniz.

-Bu durumda şunu merak ediyorum. Ola ki siz iktidara gelirseniz, o zaman işe adaletle mi başlayacaksınız?

– Tabi ki öncelikle adalet nasıl tamir olur? Hak hukuk nasıl tamir olur? Düzgün bir sistemle… Bizim zaten “yarına atılım planlarımız” var. Tarımla ilgili, kadınlarla ilgili, hak ve hukukla ilgili açıklama yapmadık ama parti tüzüğü ve planlarında mevcut. Öncelikle adaletin tesisi için sayın Ali Babacan diyor ki, ”Hakimlerin telefonunu sileceksiniz cep telefonlarınızdan.” Bakın bu çok önemli bir cümle. Hakimler tarafsız olacak. Aslına bakarsanız bizim kanunlarımız güzel, hiçbir sıkıntı yok. Önemli olan uygulama. Tabi ki bu iktidar döneminde bazı kanunlarda sıkıntı yaşadık. Özellikle İstanbul sözleşmesinin reddi. Bizim partimizde bu duruma çok tepki gösterdi, tekrar girmemiz gerektiğini düşünüyor.

-İstanbul Sözleşmesiyle ilgili aile kavramına veya ahlaki yapımıza aykırı maddeler olduğu söylendi. Hatta bazı siyasi partilerde bu maddeler çıkarılarak tekrar incelenebilir dendi. Sizin görüşleriniz nedir bu söylemlere karşı?

– Yani bizim ahlaki yapımızı bozan bu maddeler mi yoksa ekonomik ve sosyal açıdan yaşadığımız sıkıntılar mı? Ben bu söylemlere asla katılmıyorum kesinlikle sakıncalı maddeler içermiyor. Ayrıca ahlak kökten gelir, temelden gelir. Ben mesleğim gereği ve çocuk istismarıyla ilgili üyesi olduğum dernek çalışmalarında da öyle şeylere rastladım ki, ”asla ummadığınız, yapmaz” dediğiniz kişilerin neler yaptığına şahit oldum maalesef. Mesele eğitime önem vermek, iyi eğitime tabi ki. Şu an özel üniversitelerden mezun bir çok avukat var. Verilen eğitim yeterli mi? Asla! O yüzden biz en çok eğitime önem veriyoruz. Çünkü iyi eğitim almış bir insan vicdanlıdır ve adaletin tesisinde bu çok mühimdir.

-Sayın Ali Babacan’ın kadınlara yönelik haklarla ilgili planları nelerdir?

– Kadın girişimciliğine oldukça önem veriyor. Ekonomik anlamda destek. Ayrıca kadınlara yönelik şiddette de koruma tedbirlerinin daha sıkı tutulması mesela; elektronik kelepçenin uygulanması, mahkum kadınların çocuklarıyla olan iletişimlerinin düzene sokulması… Bu konuda benim düşüncemde kanunlarımız çok güzel fakat maalesef uygulanmıyor oluşu. KADES uygulaması aslında güzel bir uygulama fakat tam olarak uygulanmasında ciddi eksikleri var maalesef.

-Bu konuda DEVA Partisi’nin planları?

– Partimizin bu noktada hukukun uygulanması temel prensibi. Yani hakimlerin telefonlarını silerken bunun uygulanabilirliği, 90 gün ve 360 gün planları. Sayın Babacan, ‘bugün alırsak 90 günde toparlayabilirim. Ama bu süreç sürerse daha da zorlaşabilir’ diyor. Sonuç olarak deneyimi, birikimi, liyakatı olan bir insan. O nedenle ülkenin bir an önce toparlanması gerekiyor. Yollar sarp ve zor görünebilir. Ama bunun mücadelesini canla başla vermek isteyen bir çok insan var partimizde. İnanıyorum ki halkımızın desteğiyle de bu zorlukları beraber aşacağız.

-Partinizde gençlerin yeri veya gençlerimiz hakkında planlarınız?

– Tabi ki belli bir yaş üstü insanların tecrübesi mühim. Ama gençlerin önemi göz ardı edilemez. Onların dünyaya bakış açısı bizlerden çok farklı. Onlarla oturup siyaset, eğitim, kültür, sanat ve her türlü alanda çok farklı bakış açılarıyla sohbet edebiliyoruz. Bizim çok ilerimizdeler, bir çok şey öğrenebiliyoruz onlardan.

-Peki gençlerin siyasetteki yerleri diye sorsam?

– Tabi ki şu an gençler çok tedirgin. Bizim gibi değiller. Çünkü onlar tek bir iktidar partisi gördüler. 20 yıldır aynı insanı gördüler. Halbuki farklı fikirleri, farklı hayalleri var. Korktukları ve umutsuzlukları da var ayrıca. Yani “mezun olucaz ama sonrası… Bu ülkede hak adalet özgürlük yok” diyorlar. Şöyle bir durum da var; Belki bazı yönleriyle zaman zaman eleştirsek de çok fazla üniversitenin olmasını veya herkesin üniversite mezunu olmasını, ama iyi tarafı; üniversite farkındalığı artırır. Sen bu kadar farkındalığı yüksek bir nesili yetiştirip imkan sağlamıyorsan bu çocuklar ne yapacak o zaman? Mecburen farklı arayışlara hatta yurt dışına gitmek öncelikleri olacaktır.

-Gençlerden konuşuyoruz madem. Şunu da merak ediyorum. Özellikle Bursa’nın doğu tarafında ilçelerdeki gençler, sosyal imkanlar veya eğitim, meslek anlamında biraz daha yoksun olduklarını söyleyebiliriz. Buradaki gençlerle ilgili de yaptığınız veya uygulamaya koyduğunuz projeleriniz var mı?

– Evet partimizin DEVA Akademi adında gençlere yönelik yürüttüğümüz bir uygulamamız var. Madem eğitim sistemimizde problem var, madem gençler işsizlikle mücadele etmek zorundalar. O zaman biz onların bu sorunlarına çözüm bulmamız gerekir diye düşündük. Burada mesleki anlamda, eğitim anlamında hatta psikolojik anlamda gönüllü uzmanlarımız tarafından yardımcı olmaya çalışıyoruz.

-Mine hanım, bildiğim kadarıyla çocuk istismarıyla mücadele derneğinde de yine koordinatör olarak çalışmaktasınız. Son yıllarda sıkça haberlerine şahit olduğumuz bu üzücü durumlarla ilgili ne söylemek istersiniz?

– Bu davalarla hukuki kimliğimle de yakından ilgileniyorum. Çokça duyduğumuz Elmalı davasında mağdur çocukların avukatıydım.

-Verilen karar hepimizi şok etti. Burada çocuklara inanılmadı. 

– Maalesef öyle. Biz bir üst mahkemeye başvurduk. Gerekçeli kararda yazıldı. Baya da uzun. Onlara istinad dilekçesi vereceğiz ama bir davanın bu kadar popüler oluşu bu kadar gündem olup sonucun böyle olması gerçekten çok sarsıcı. Kaldı ki gerekçeli kararda geçen cümlede bile ”çocukların yaşlarının üzerinde cinsel deneyimleri var” yazıyor. Bu noktada düşünün; çocukların yaşlarının üstünde böyle bir deneyim nasıl olabilir? Bunu nerde öğrenmiş olabilir? Bir kere mahkeme bunun cevabını vermeden istediği gerekçeli kararı versin. Benim için nokta budur. Üstelik 6. İhtisas Kurulunun Raporu, “çocuklar istismara uğramıştır” yönündedir ve adli tıp konusunda onların verdiği bu karar çok mühimdir. Fakat çocukların çelişkili cevaplarının olduğu söylenerek bu karar verilmemeliydi. Kaldı ki bu kadar delil ve rapor varken. Ama biz bu davadan vazgeçmiş değiliz. Hukuki olarak elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.

-Peki bu dava bu şekilde kesin olarak sonuçlanırsa çocuklar yine ebeveynlerine mi verilecek?

– Maalesef öyle. Bunun yanında davanın gündem olması sebebiyle herkes tanıdı ve bu çocuklar bu şekilde de bir mağduriyet yaşamış olacak. Yani bu olayda beraat vererek aslında bir çok çocuk içinde, ”Sessiz kal. Konuşsan da farketmez” mesajı verilmiş oldu ne yazık ki.

-Genel anlamda çocuk istismarıyla mücadele derneğinde başka ne gibi çalışmalarınız var?

– Bizim hukuki ve psikolojik olarak iki ayağımız var. 67 ilde yapılanmamız, 17 ilde de önleme merkezimiz var. Bu merkezlerde hukuki ve psikolojik yönden destek olurken, eğitimlerle de bilinçlendirmeye çalışıyoruz.

Evet biz yine siyasete dönersek, doğal olarak yeni bir parti kurmak veya içinde olmak kolay değil. Kaldı ki başka bir partiden istifa ettikten sonra yeni bir siyasi parti oluşturmak daha da zor. Çünkü bir çok cevap istenir. Acaba devamı mı veya farklılığı ne olabilir gibi daha bir çok soru… Sizin bu konudaki yanıtınız ne olur?

– Ben açıkça Nilüfer İlçe olarak konuşacak olursam; bilirsiniz o bölgenin oturmuş bir kitlesi vardır. Onların genelde duyduğum ve şahit olduğum yorumları ‘Ali Babacan çok beyefendi ve dürüst biri.’ Tabi ki korku ve endişeler olabilir. Ama Ali bey de; ‘Ben yanlışları gördüm daha önce bırakacaktım aslında’ diyor. Sanırım ki biraz vefa duygusuyla beklemiş. Ama neticede yanlışlar sebebiyle partiden ayrılmış bir insan. Mesele; bunları anlatabilmek. Ben kendi adıma bu soruları yanıtlayabileceğimize ifade edebileceğimize inanıyorum ve bu tedirginlikleri rahat bir şekilde de aşacağız. 90 ve 360 gün planlarımızı ve tüm projelerimizi anlatabileceğimize ve bu güveni sağlayacağımıza da inanıyorum. Tabi ki bu güven boşa çıkmayacak…

***

Evet, DEVA Partisi Nilüfer İlçe Başkanı Mine Rana Kahramanoğlu ile görüştük bugün. Gerçekten azimli, eğitimli, sporcu, sosyal duyarlılığı ve çok yönlülüğüyle bence harika bir insan. Tabi ki siyaset bir maratoncu için bile çok zor bir yarış. Çünkü kuralsız bir yarıştır genellikle. Bazen yanındaki iteler, bazen arkandaki, bazense kuralıyla geçtiğin kişi… Mesele; yarıştığın kişilerin sportmenliği, seni alkışlayanlara adilce yenebildiğini gösterme veya yenildiğinde dahi rakibini samimiyetle tebrik edebilmektir…

Ve salt kendi hırsların için değil tüm insanlara sorumlu hissederek dürüstçe yarışmak, örnek olabilmektir.

Sevgiyle ve umutla…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.