Kılıçdaroğlu: Çiftçinin borçları yapılandırılmalı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Çiftçilerin borçları acilen yapılandırmaya tabi tutulmalı ve yapılandırma faiz eklenerek yapılmamalı.” dedi.
Babaeski Ziraat Odasınca ilçedeki bir düğün salonunda düzenlenen “Trakya’da Tarım Buluşması” programına katılmak üzere geldiği Babaeski’de Kılıçdaroğlu’nun üzerine “bereket getirmesi” ritüeliyle buğday serpildi.
Hangi partiye oy vermiş olursa olsun CHP’nin hiçbir çiftçiyi yalnız bırakmayacağını, alın terinin kutsal olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, çiftçinin borçlarının acilen yapılandırmaya tabi tutulması ve yapılandırmaların üzerine faiz eklenmemesi gerektiğini söyledi.
Çiftçinin toprağını sattığını savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Trakya’nın topraklarının büyük bir kısmı belirli çevreler tarafından, bilinçli olarak satın alınıyor. Ne olacak bu çiftçiler? Büyük kentlerin varoşlarında, taşeron işçisi olacak. Çiftçi ‘karnımız doysun’ diyor. Elbette sadece karnı doymayacak. Karnı doyacak ve hayat standartları yükselecek. Herkesin hayat standardı yükselirken çiftçinin hayat standardı yükselmezse iki sınıflı bir toplum yaratmış oluruz. Bir ezenler, bir de ezilenler.”
Çiftçinin emeğiyle ülkeye katma değer kattığını bu yüzden Cumhuriyetin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çiftçileri “milletin efendisi” olarak nitelediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, çiftçinin anayasal haklarını bilmediğini kaydetti.
Tarım Kanunu’nun 21. maddesinde ”Çiftçilere her yıl an az milli gelirin yüzde 1 oranında destek verilmesi gerektiğinin” yer aldığı bilgisini paylaşan Kılıçdaroğlu, “Normalde kanun uygulansa yapılacak destek 188 milyar lira. Kanun öyle diyor. Peki yapılan destek ne kadar? 88 milyar lira. Çiftçinin bu AK Parti hükumetlerinden alacağı tam 100 milyar lira. Yasa uygulanmadı, Anayasa uygulanmadı ve 100 milyar alacağınızı vermediler. Gidin dava açın, alacağınız bu. Dünyanın bütün ülkelerinde tarım stratejik bir sektördür.” değerlendirmesini yaptı.
Hibe uçağa eleştiri
Katar Emiri’nin uçak hibe etmesini de eleştiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Şimdi Katar Emiri kalksa Türkiye aleyhine bir şey söylese ne diyecek bu beyefendi? Ne diyecek? ‘Yanlış yaptın’ dese ‘otur oturduğun yerde bak sana uçak verdim’ diyecek. ‘Uçağı da ben sana verdim yarın da istiyorsan bir başka şey vereceğim’ diyecek. Türkiye’yi temsil eden bir kişi, onurunu bir uçağa veremez. Haysiyetini bir uçağa veremez. Uçak istiyorsan biz sana uçak alalım. 10 tane uçağın var zaten. Yeni uçak istiyorsan biz alalım. Boğazımızdan keselim alalım sana. Elin uçağında ne işin var senin. Ne işin var?”
Katar Emiri’nin uçak hibe etmek yerine,Türkiye’ye öğrenci yurdu yapmasını öneren Kılıçdaroğlu, “Binlerce öğrenci yurt arıyor. 100 tane, 300 tane yurt yapılır. 500 tane yurt yapılır. Yurt yap, niye yurt yapmıyorsun? Madem Türkiye’yi çok seviyorsun öğrencilere yurt yap üzerine de senin adını yazalım. Türkiye’yi sevmiyor. Dikkatinizi çekerim. Bir kişiyi seviyor, niye sevdiğini de henüz anlamış değiliz.” diye konuştu.
Var olan sorunlara rağmen hala iktidarın politikalarına destek verenlerin de en az iktidar kadar sorumlu olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Bütün bu sıkıntıları görüp hala destek verenler de sorumludur. Kimi kast ettiğimi gayet iyi biliyorsunuz herhalde. Bütün bu rezaletler yaşanırken ‘biz hala destek vereceğiz’ diye meydan meydan gezip ‘gel beraber oturalım ittifak yapalım’ diyenler de sorumludur. Milliyetçilik lafı sıradan bir laf değildir. Milliyetçilik vatanseverliktir. Vatanın haysiyetini ve onurunu korumaktır milliyetçilik. Siz uçağı alan kişinin arkasına dizilip katar katar destek verirseniz ben her şeyden önce sizin milliyetçiliğinizi tartışırım. Kimse kusura bakmasın. Milliyetçiliği en iyi anlatan bize rahmetli Ecevit’tir. Onun milliyetçiliğini sorguladıklarında, ‘ben Akdeniz’in dalgalarına Kıbrıs’ın Beş Parmak Dağları’na milliyetçiliği yazdım’ diyor. Sen hangi milliyetçilikten bahsediyorsun? Biz hep beraber güçlüyüz. Asla ve asla umutsuzluk yoktur. 16 Mayıs 1919’da Bandırma’ya gidip, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Gazi’nin yanında çok az sayıda kişi vardır. Bugün milyonlarız, güçlüyüz biz. Yeter ki onurumuzu ve haysiyetimizi korumak için dik durmaya devam edelim. Hiçbir gün bizi alt edemez, ne mahkemeleri, ne savcıları, ne polisleri… Hiçkimse bizi alt edemez çünkü biz haklıyız. Biz haklı olduğumuz için sonuna kadar davamızı savunacağız. Bu dava bağımsız, gelişmiş, kalkınmış herkesin karnının doyduğu bir Türkiye Cumhuriyeti davasıdır.”
(AA)