Kendi yalanını yutarken boğulanlar – Siyasetçiler…
Bir araştırma şirketinin yaptığı çalışmada hatırı sayılır bir kesim, “Devlet nedir” sorusuna karşılık olarak “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan” yanıtını vermiş. Yani liderin kişiliğinde vücut bulan otoriteyi lider olarak tanımlamışlar. Tamamen liderin sahiplenildiği, duygusal bir yaklaşım sergilenmiş. Yine aynı araştırmada ‘’Millet nedir?’’ sorusu “Millet biziz, çok karışık bir mozaiğin oluşturduğu, aslında hani Türk olmak değil de, Türk toplumu olmak” diye cevap buluyor.
İktisadi olarak güneşli günlerden geçmediğimiz ve sorunların ivmeyle arttığı bu süreçte, ortak akıl ve sağduyu “siyasetçilerin üzerinde büyük baskı olması gerektiğini” düşündürüyor ve aklı başındaki insanları arayışlarla düşünce fırtınalarına itiyor. Ancak ne tabana yansıtılanlar gerçeklikle bağdaşır nitelikte, ne de temsil yetkisi tanıdıklarımız böyle bir kaygı, rahatsızlık ve huzursuzluk içindeler. Dolayısıyla, ister istemez bu toplumun nasıl siyasi profillerle karşı karşıya bulunduğunu sorgulamadan edemiyor insan.
Dünyada çok farklı kişilik Profilleri-Türleri-Tipleri olmasına rağmen, genel kabul açısından bakışla, siyaset mecrasında hem başarı, hem de ilgi uyandıran ve de siyaset psikolojisinde tanımlanmış 6 farklı kişilik tipi karşımıza çıkıyor. Ve bu profillerin günümüz siyasi hayatında kimlere karşılık geldiğine baktığımızda; şahsen ben de ne kadar zorlu bir denklem ile karşı karşıya olduğumuzu düşünmeden edemedim. Özel insanlar bir yana, her ülkenin, toplumun farklı yapıları ve özgün değerlendirme ölçütleri bulunmakla beraber, bunları alttaki tasnifle belirtmek de mümkün.
1- NARSİST PROFİLLER – KİŞİLİKLER:
Çoğu siyaset figüründe az dahi olsa Narsizim (özseverlik) gözlenmekte. Şişmiş bir ego, kişilere “muhatap konumundaki diğerlerinin hayatları üzerinde” güç sahibi olduğuna inandırmakta, ancak Narsist kişilikle kişisellik işaretlerinden başatlarına bakılınca; ilgi çekmeye çalışma, kendini sergileme teşhir & takdir merakı, ben bilirimcilik ve en önemlisi işler ters gittiğinde günah keçisi eğilimi gösterme olarak biliniyor. Narsistler, temel özellikleri bakımından, ikna kabiliyetleri son derece yüksek yalancılar olup, diğerlerinden yüksek sadakat beklentilerine sahip bulunan ve nadir olarak sadakat gösteren kişiliklerdir. Her daim doğru karar almak gibi bir kapasiteye sahip olmasalar dahi, araştırmalar ve hayatın içindeki tecrübelerle fiilen yaşanmışlıklar gösteriyor ki, bu türler-kişilikler hayli etkileyici ve karizmatik liderler olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Bill Clinton buna müthiş bir örnek mesela. Türkiye’de kim derseniz o bende kalsın ve lafın tamamının kime söyleneceğini de bilmek gerek diye düşünürüm.
2- ENTRİKACI PROFİLLER – KİŞİLİKLER:
Bu kişilikler manipülasyonun ustaları olarak karşımıza çıkıyorlar. Odadan içeri girerler ve ivedilikle odada bulunan insanların ilgi alanlarını tartmaya çalışır ve onların kişisel zayıflık ve zaaflarını kendi kişisel ve politik kazanımları için istismar edebilirler. Entrikacı kişilikler, sonuçlardan öte oyuna odaklanmışlardır. Bu kontrollü ve hesapçı kişilik modelleri etik ahlaki değerlerden etkilenmez veya neticelerden vicdan azabı duymazlar. Mottolarına gelince, ”galibiyet her şeydir”, kendi değerleri dışında diğer kalan her şey pazarlığa tabidir. Örneğin Karl Rove ve “çamur at, izi kalsın” stratejisinin uzmanı, bir strateji dehasıdır ve tipik bir örnek olarak verilebilir. Türkiye’deki karşılığı yine bana kalsın ki, sanırım anlaşılmıştır.
3- TOTALİTER PROFİLLER – KİŞİLİKLER:
Seçim sistemi olan yapılarda son derece nadir rastlanan kişiliklerdir. Zira astlarından kesin itaat beklemekle beraber hatasız ve yanılmazlıklarına öylesine inanırlar ki, korku, terör ve destekçilerinin saflığı birleşimini ustalıkla kullanırlar, şüpheyi ve edebi sorgulamayı dışlarlar. Baskıcıdırlar, Totalitarizmi ve Totaliter tipleri genellikle diktatörlükle – diktatörlerle karıştırmamak gerekir, hayli farklıdırlar. Totaliter türler, hayatı en ince ayrıntısına kadar düzenleyen demektir. Örnekler isek, Adolf Hitler, Kim Jong-İl derim ben. Türkiye’deki karşılığı yine ben de kalsın, keza, sanırım anlaşılmaktadır.
4- PARANOYAK PROFİLLER – KİŞİLİKLER:
Kapalı kutu ve şüphecidirler. Farklı sebeplerle bir şüphe geliştirirler ve dışarıya bu şüphelerini anlattıklarında bu şüphelerini belirli bir mantık çerçevesinde anlatabilme kabiliyetine sahiptirler. Ego enflasyonu yaşarlar. Richard Nixon mesela ve o Nixon ki, iktidar hırsı başını yakan bir paranoyak iken, Sultan II. Abdülhamit’e benzerliği de şaşırtıcıdır.
5– OBESESİF KOMPULSİF PROFİLLER – KİŞİLİKLER:
Teorik ve bilimsel açıdan tanımla “Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) bir anksiyete (endişe) bozukluğu” iken ve hayattaki yerleri açısından “OKB kişinin istemediği ve tekrarlanan düşünceler, hisler, fikirler, takıntılar veya bir davranışı yapmaya doğru sürülmek. Sıklıkla kişi, obsesif (saplantılı) düşüncelerinden kurtulmak için bir kompulsif (zorlayıcı) davranışı uygulamak durumundadır” şeklinde değerlendirilirken, bu kişiliklerle profiller esasen çalışkan, insaflı, vicdan sahibi ve etik kişilikler, doğruluk ihtiyacı itici güçler olarak kabul edilmektedirler. Biyografileri ve profesyonel kapasiteleri ise kişilik özelliklerini gölgede bırakmaktadırlar. Muğlak ve kısıtlı bilgi ile hızlı karar alma gerekliliği olduğu zamanlarda ve/veya kriz yönetiminde korkunç başarısızlık sergileme eğilimi gösterirler. Bunun yanında tedbirli hareket etmeleri dolayısıyla fevkalade iyi politika üretebilirler, hareket tarzları ile sorun çıkarmaz veya mevcut durumu korumaya çalışırlar. Hillary Clinton örnek verilebilir.
6- OTORİTER PROFİLLER – KİŞİLİKLER:
Otorite kişilikler tabiatının gerektirdiği gibi hiyerarşik yapıyı savunurlar. Otoriterler üstlerine dalkavukça, maiyetindekilere baskıcı, seviyedaşlarına karşı ise rekabetçidirler. Merhameti küçümserler, muhafazakardırlar, gücü önemserler, kural odaklı ve önyargılı olmaya eğilimlidirler. Amerikan figürü ve Siyasetçisi Dick Cheney bence tam burada konumlanabilir.
***
Bu altı farklı siyasi kişilik modeli çok sempatik özelliklere sahip olmasalar/olamasalar da, siyasetin bir gerçeği olarak karşımızdalar ve temsil hakkına fiilen veya potansiyel olarak sahip konumdadırlar. Ancak, ben denklemimi sadeleştirmek adına, Türkiye ve toplumu, herkesi, tüm katmanlarla toplumsal parçaları, yığınları kucaklayabilecek profili alttaki nitelikler üzerinden özetlemek isterim.
Politikacılar bulundukları ülkedeki bireylerin umutlarını, amaçlarını ve çıkarlarını korumak üzere seçilmiş temsilciler olsalar dahi, nitelikleri ve politikacılık yanlarını aşan “Devlet Adamı” yanlarıyla öne çıkmak, bunu hayata geçirerek ülkeyi ve devleti olumlu istikamette sürükleyip yönlendirebilme becerileriyle potansiyeli taşımak durumunda olan, temsil hakkını elde ettikleri kesimle birlikte toplumun bütününün gelişimiyle yararına olacak her türlü konsantre – çoklu sesin temsilcileri olmak zorundadırlar. Konu özellikle Türkiye gibi, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra büyük ölçüde gerçekleştirilen homojenlikten tekrar heterojenliğe evriltilmeye çalışılan bir ülke olunca ve bu ülkenin etnik, siyasi, sosyal, …pek çok sorunu giderek büyüyüp karmaşıklaşırken, bu sorunların aşılabilmesi ve halen yaşanan savrulmalarla pekçok alandaki çöküntüler göz önüne alındığında, “önder odaklı bir toplum yapısı gösteren bir ülkenin bireyleri olduğumuz değerlendirildiğinde, konu şahsımızın dilek ve beklentilerini çok aşan bir beka sorunu olarak karşımıza çıkmakta.’’ Sorunun bu yönleriyle de ele alınarak doğru bir lider-devlet adamı dayatması ile yüz yüze olduğumuzu görmek gerekmektedir.
***
Nihayette ve sonuç olarak; büyük bir politikacı veya devlet adamı olmak kendi beceri ve yeteneklerini, tecrübelerini dürüstlük, bağlılık, doğruluk ilkeleri ile birleştirerek pozitif anlamda insanların hayatlarına dokunabilme becerisini gösterebilmeyi başarabilen, sadece bireysel değerler ve erdemlerle sınırlı kalmayıp devleti ve tüm toplumu ileriye taşıyabilme, selamete kavuşturma yetisine sahip bir lider türü ve özellikleri daha fazla önem taşımaktadır.
Bu çerçevede, bu liderin en önemli özelliklerinden bir başkası olarak belirtmek gerekirse,
Eleştirilerden yararlanan ve kötü tecrübelerden ders alıp bunların tekrarlanmaması için tedbir alan,
Maliyetlerini asgariye indirebilip hatta ortadan kaldırmaya odaklanan bir kişi olması yanında,
Hayatı ileriye taşıyan en önemli etmenlerden olan farklı görüş ve tecrübelere saygı duyan bir kişiliği içselleştirebilmesi gerekmekte,
Farklı görüşleri tekelleştirme eğiliminde bulunmaması elbet arzulanmaktadır. Bu lider türünün başka bir özelliği olarak ise, seçmenine ayna olabilmesi, yansımayı okuyabilmesi, toplumun ve bireylerin çığlıklarını-feryatlarını, sevinçlerini, başarılarını duyabilen, seçim çevresine, seçmenine ve/veya liderlik ettiği toplumun sorunlarını anlayabilen, özeleştiri yapabilen, analitik düşünebilen, ilkesizlik sınırına düşmeyen pragmatik anlayışla çözümler üretebilecek kadrolaşmayı sağlayabilen kişi olmasıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi olabilmesini, gerçekçi düşünürsek, elbette beklemesek de, mevcut koşullarda en üst düzeyde beceri-erdemler-yetenekler, donanım ve hatta “Kadife eldivende mahfuz ve gerektiğinde vuracağı sıkı bir yumruk sahibi” olması da koşullara atfen haklı beklentimiz olsa gerektir.
***
Elbette, Türkiye özelinde ve sorunlarımızın çokluğu yanında girift olması karşısında çok fazla ve üst düzeyde beklentimiz olsa da, böyle bir ülke ve topluma gerekli olan lider/önder de üstün pek çok nitelik sahibi olmalıdır diye düşünmekteyiz ve bu lider; tüm yanları itibarıyla temsil ettiği gücün hakkını verecek zekaya, dürüstlüğe, doğruluğa, sezgilere, kararlılığa, diplomasi yeteneğine, dinleme becerisine, ahlak ve erdemlere, açık fikirliliğe, sadakate, vefaya, başarı ve topluma hizmet hırsına, sabıra, cesarete, karizmaya, zarafete, tecrübeye, optimistlik-iyimserliğe, güvenilirliğe sahip olmalıdır ki, ülkemizin-devletin-genel anlamda toplumun, hali ortada olan ve giderek süflileşen, iç-dış odaklı toplum mühendisliği ve algı operasyonlarıyla giderek bozulup çözülen ve değerlerini yitiren yığınların aydınlanmasıyla selameti yolunda bizlere ışık tutabilsin. Evet, tüm bunların bir kişide toplanmasının zorluğu ortada ama böyle siyasetçiye-siyasetçilere, siyasetçiliği çok çok aşan devlet adamlarıyla onların çevresinde ona katkı verebilecek erdemli-dolu-donanımlı insanlara ihtiyacımız var.
Dileklerimizin kabulü ve gerçekleşmesi arzusuyla, sevgiler…