Akşener’den Erdoğan’a maaş tepkisi: Haram zıkkım olsun!
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Meclis Grubu’nda yaptığı konuşmada, huzur ve adalete susamış aziz milletimizin her ferdini İYİlik hareketine katılmaya davet ederek, “Yepyeni bir modelle, milletimizin huzuruna çıkacağız. Rant ofisine döndürdükleri belediyeleri, ellerinden aldığımızda, milletimiz, bir şeye şahit olacak” dedi.
Akşener yaptığı konuşmada, “Ekonomik Kurtuluş Savaşı” verilen bir dönemde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın maaşını yüzde 26 artırıp, 74 bin liraya çıkardığını söyledi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Meclis Grubu’nda yaptığı konuşması şöyle:
“Ben her gece üşüyeceğim”
“Türk olmak böyle bir şey demek ki. Gün olur, ölmeyi emredersin. Gün olur, mitralyözün üstüne, yalın kılıç at sürersin. Gün olur, tabutlukta tırnağın çekilir gün olur, karda secde edersin. Gün olur, şafakta sehpaya çekilir gün olur, şehrin ortasında, bir kahpe elden, bıçak yersin. Gün olur, mevzide el bombasının üstüne yatar, gün olur, bir boğazda kalleş pusulara düşersin. Ve gün olur, bir dağ başında, Sarıkamış’ın izinde gibi, elin tetikte, donarak şehadet şerbeti içersin. 21 yüzyılda, askerimizin donarak şehit olması, bilin ki yüreklerimizi dağlıyor. Teröristler, Suudi dolarlarıyla ısınıp, Amerikan silahlarıyla donatılırken,, Türk askerinin, üşümesini bile kabul etmiyorum. İki yüz araçlık konvoylarınız, beşyüz milyon dolarlık dev uçaklarınız varken, Mehmedimi donduran soğuktan koruyamıyorsanız, ‘Kalsın benim davam, divana kalsın diyerek susuyorum. Ordumuzun mücadelesi ve şehitlerimize saygı gereği, bu konuyu şimdilik kaydıyla kapatıyorum. Ama bilin ki; Ben, her gece üşüyeceğim.
Rantiyecilerin ekibi şantiyede milletin evlatları birinci mecliste
Dün 1. Meclis’teydik. Türk milletinin, güneyden kuzeye, doğudan batıya, omuz omuza, istiklal şiarının mabedinde toplandık. Ecdadımızı dualarla yad ettik. Ülkenin Cumhurbaşkanı da, biliyorsunuz, dün şantiyedeydi. Rantiyecilerin ekibi şantiyede, milletin evlatları da, birinci mecliste. Türkiye’nin geldiği nokta işte bu. Şunun altını çizelim. Bizim 3. Havalimanı gibi projelere itirazımız yok. Ve hatta; Türkiye’ye daha fazla turist getirmek için, Türkiye’yi kıtalararası bir uçuş noktasına çevirmek için yeni bir havalimanı olması gerektiğine inanıyoruz. Ama her aşa haram katmak hastalığınızı 3. Havalimanında da açıkça görüyoruz. Haram katılmış aş bizim boğazımızdan geçmez, geçemez. Bu inşaat, benzerlerinden çok daha pahalıya yapıldı. Bakın, daha işin başında, ihalenin şartnamesi değişti.
Kot’la oynanarak, müteahhitlere, milyar avro avanta sağlandı. Bir kuruş yatırmadan aldıkları ihalede, teminat bile vermediler. Teminatı, milletin parası üzerinden, devlet verdi. Yıllık 1 milyar avro ödemeleri gerekiyordu. Onu da yapmadılar. Hatta, 3 yıllık ödemeyi de, 25 yıl sonraya ertelediler. Sonra da, “Cumhuriyetin gurur tablosu” diyorlar. Kimse kusura bakmasın; Bizim kitabımızda, HARAMLA GURUR DUYMAK YOKTUR. Şundan emin olun ki; İktidara geldiğimizde: milletin boğazından, rantiyeciye aktardığınız her bir kuruşu, o paranın sahibi Türk milletine, geri vereceğiz.
Milletin adamı mısın, kendine Müslüman mısın?
Görünen o ki, sadece millet sıkıntı çekmiyor. Sayın Erdoğan da zorda. Nerden biliyoruz? Maaşına yaptığı zamdan biliyoruz. Geçim sıkıntısı çekiyor olacak ki, kendi deyimiyle, “Ekonomik Kurtuluş Savaşı” verdiğimiz bir dönemde, maaşını yüzde 26 artırıp, 74 bin liraya çıkarıyor. Hem de, devletin, güya tasarruf yaptığı bir zamanda. Buradan muktedire sesleniyorum; Saraya buluyorsun… Şantiyedeki ranta buluyorsun… Milyon dolarlık uçağına buluyorsun… Maaşına zamma da buluyorsun… O halde, buyur, millete de bul… Kendi maaşına yaptığın zam kadar, asgari ücretliye, işçiye, memura, emekliye, dul ve yetime, polise, askere, hakime, savcıya, zam yapmazsan, aldığın her kuruş, haram, zehir, zıkkım olsun…
O zammı yapıncaya kadar hatırlatacağım. Bakalım, milletin adamı mısın yoksa kendine Müslüman mısın? Hodri meydan! “Tasarruf edelim” dediğin bir dönemde, kendine buluyorsan, millete de bulacaksın. İş Milletin cebine gelince, lafı uzattıkça uzatıp, alengirli işlere giriyorlar. Bakın fındık fiyatlarında da aynı şey oldu. Karadeniz iki aydır feryad ediyor, “Fındık fiyatlarını açıklayın artık” diyor. Kimseden ses çıkmadı.. Durdu durdu, 27 Ekim’de açıkladılar. Fiyat, 14 lira olarak, Giresun kalitede de, 14 buçuk lira olarak açıklandı. 15 lira olsun dedik ama bu fiyattan da memnunuz. Açıklandı ama üreticinin elinde fındık kalmadı ki. Fındık üreticisi, ürününü 11 liradan, 12 liradan aracıya sattı. Borç bini aşmış, nasıl beklesin? Evlatlar evlenecek, nasıl beklesin? Peki n’oldu? Kilo başına 3 lira, uyanık tüccarın cebine girdi. Ton başına 3 bin lira eder. El insaf! Yazık değil mi fındık üreticisine? Aradaki zararı kim karşılayacak? Gelecek yıl, hasat zamanında, biz yine bu Mecliste olacağız. Ve tüccar için saklayıp, açıklamadığınız fiyatı, fındık üreticisi mahsulünü satmadan, sizden söke söke alacağız.
Sen, sarayda günde 2 trilyon lira yerken, bize, ‘sabır’ diyemezsin…
Ekonomi, saraydaki bir oyuncak değil.. Bu gerçeği görmeden de, bu darboğazdan çıkmamız, mümkün değil. Muktediri buradan uyarıyorum; Milletin canı burnunda. Herkes, cebine gireni-çıkanı biliyor. Herkes ne olup bittiğinin farkında. Lüks içinde, şatafatla yaşıyorsun.. İsrafta sınır tanımıyorsun.. Sonra da karşımıza geçip, ‘sabredin’ diyorsun. Sen, 3 katrilyonluk uçakla gezerken, bize, ‘sabredin’ diyemezsin. Sen, sarayda günde 2 trilyon lira yerken, bize, ‘sabır’ diyemezsin. Bir gün tebdil-i kıyafet, bir pazara git. Tezgâhların başında neler konuşuluyor, bir dinle. Halk Ekmek kuyruğuna gir. Esnafı gez. Dolmuşa bin, konuşulanları dinle. Bir gününü bu işe ayır da, milletin halini gör. Bakalım, ondan sonra da ‘Kriz yok, Şahlanıyoruz’ diyebilecek misin? Bakalım o zaman da, ‘Bu emekliler, niye Çift Dikiş yapıyor’ diye, dalga geçebilecek misin? Biz tarım diyoruz, üretim diyoruz, çiftçimiz diyoruz ama; 2019 bütçesi de, adeta tarımı öldürmek üzere hazırlanmış. Anayasamıza ve Tarım Kanununa göre, zaten tarıma, Milli Gelirin yüzde 1’i oranında, destek vermek zorundasınız. Geçen yıl, 14 buçuk milyar lira destek verdiniz. Oysa, kanuna göre, 31 milyar lira vermeniz gerekiyordu. Yani çiftçiye vermeniz gereken desteğin, yüzde 40’ını veriyorsunuz. Çiftçiye gitmesi gereken desteğin %60’ını da, yandaş müteahhitlerinize aktarıyorsunuz. Yeni yılın bütçesinde daha fazla kısıyorlar.16 milyar liraya çıkardık diyorlar ama yeni dönem için kanunen 44 milyar lira vermeleri gerekiyor. 28 milyar lira kısıp üstüne de artırdık diye hava atabilen tek iktidar, bunlarınki.
Allah şahidim olsun ki Yetimin hakkına göz dikene, kendi ikbali peşinde koşanlara, dünyayı dar ederim.
Yepyeni bir modelle, milletimizin huzuruna çıkacağız. Rant ofisine döndürdükleri belediyeleri, ellerinden aldığımızda, milletimiz, bir şeye şahit olacak. Milletimize söz veriyorum; Bunlar bir lira verip, ikisini cebine atıyor ya, Biz, o üçün üstüne, iki daha katıp, milletimize vereceğiz. Bunlar bir yapıyorsa, biz beş yapacağız. Millet, İYİ belediyelere baktığında diyecek ki; Keşke Türkiye’nin başında, İYİ Parti olsa. Keşke İYİ Parti, on yıl önce kurulsaydı. Bunu dedirtmeyi başaracağız ve genel seçimlere, milletimizin duasıyla gireceğiz. Eğer aramızda, bizi bu yoldan alıkoyacak, ayak bağlarımız varsa… Eğer aramızda, milletin parasına, yetimin hakkına göz dikmeyi, akılının ucundan bile geçirecek, tek bir Allah’ın kulu varsa buyursun yoluna gitsin. Olmadığını biliyorum. Allah şahidim olsun ki yetimin hakkına göz dikene, kendi ikbali peşinde koşanlara, dünyayı dar ederim. Sizler, milletimizin her bir kuruş hakkının neferi olacaksınız. Siz çalışacaksınız. Bunlar gibi, çalmayacaksınız.
Milleti yük sayamazsın, devletin de milletin de sırtındaki en ağır yük sensin…
İYİ Parti, hangi meseleye çözüm önerse iktidarın cevabı hazır; yük olur. Emeklilikte yaşa takılanların mağduriyetini giderelim diyoruz, yük olur diyor. Çalışanlara kriz zammı yap diyoruz, yük olur diyor. Çiftçinin sırtından, şu ÖTV belasını kaldır diyoruz, yük olur diyor. Sanayicinin, üreticinin, esnafın yakasını bırak diyoruz, bunlar, yük diyor. Aslında iş nereye varacak, ben size söyleyeyim; Yarın bir gün; ‘Şu Millet olmasa, şu Devleti ne güzel idare edecektim’ diyecek. Anlayış bu. Zihniyet bu. Devleti, kendi malı zannediyor. Onun için de, vatandaşı yük gibi görüyor. Ey muktedir; Milleti yük sayamazsın. Devletin de, milletin de, sırtındaki en ağır yük, sensin…
Sen devleti topyekün FETÖ’ye teslim ettin
Bu iktidar, Türk Milleti’ni, niye yük görüyor biliyor musunuz? Çünkü bunlar Türk’ten rahatsız. Doğruluk, çalışkanlık, bunlara ağır geliyor. Sıkışınca “Milliyiz’ derler, ama her fırsatta, Türk’e öfke kusarlar. Andımız meselesinin özü budur. 29 Ekim Resepsiyonu’nun, İstanbul’da, şantiyede yapılmasının özü de budur. Dara düştüklerinde, milliyetçilere sığınırlar. Rahata erince de asıllarına rücu edip Türk düşmanı olurlar. Geçen hafta yaşananlar da, bunun ispatı oldu. İki-üç yıl, dişlerini sıkıp, millilik pozu verdiler. Atı çalıp, Üsküdar’ı geçtiler. Sonra da kürsüye çıkıp, “Türk milliyetçiliğiyle PKK aynı şeydir” dedi. Sözlerinin anlamı budur. Bakın, mecburen milli göründükleri 3 yıl boyunca, dilleri öyle şişmiş ki, öyle biriktirmişler ki, borazan medya bir haftadır, nefes almadan milliyetçilere kin kusuyor. Konuşmasında katıldığım bir nokta var. Dedi ki; ‘Ben milliyetçi değilim.’ Doğru konuşunca diyecek bir şey yok. Sen kim milliyetçilik kim? Biz senin cemaziyel-evvelini de biliriz. Sen devleti topyekün fetö’ye teslim ettin. Senden milliyetçi olmaz! Sen, PKK’yla pazarlık masaları kurdun. Senden milliyetçi olmaz! Sen, milliyetçiliği ayaklar altına almaya kalkışan kişisin. Senden, tabii ki milliyetçi olmaz! Sen, Amerika’ya diz çöküp, papazı uçuran kişisin.. Senden milliyetçi Olmaz! Sen, Türk devletini yönetmeye değil, ele geçirmeye çalışan kişisin. Senden milliyetçi olmaz, o-la-maz!
Tek devlet değil, Türk devleti!
Bunaldık, yorulduk, usandık. Huzur ve adalete susamış, aziz milletimizin her ferdini, iyilik hareketine katılmaya davet ediyorum. Ezan-ı Muhammedi’den, Türk bayrağından ve Türkiye Cumhuriyeti’nden rahatsızlık duymayan kim varsa, buyursun gelsin. Kim varsa, çağırsın gidelim. Ezan-ı Muhammedi’den, Türk bayrağından ve Türkiye Cumhuriyeti’nden rahatsızlık duymayan kim varsa, buyursun gelsin. Kim varsa, çağırsın gidelim. Her sözünü tartacaksın. Ettiğin lafın nereye gittiğini bileceksin. Milliyetçiliğe dil uzatıyorsan, milliyetçilerin cevabını da suratına suratına yiyeceksin.
Yeter artık,
Tek devlet değil, Türk devleti!
Tek vatan değil, Türk vatanı!
Tek bayrak değil, Türk bayrağı!
Tek millet değil, Türk milleti!”