DEVA Partili Burak Dalgın: İhracatımızın kilosu neden sadece 1,2 dolar?
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın ihracat rakamlarını yorumladı.
İhracat şampiyonlarını kutlayan Dalgın, “Neden hedeflerimizin yarısındayız? İhracatımızın kilosu neden sadece 1,2 dolar? Yüksek teknoloji payı neden düşük? Neden dış ticaret açığında rekor kırdık?” diye sordu. Dalgın, yıllık ihracatın 5 yılda 500 milyar dolara, kilogram değerinin 2 dolara, yüksek teknolojinin payının 2 katına yükselebileceğini savundu.
Türkiye, 2022 yılında 254,2 milyar dolarlık ihracat yaptı. Türk Hava Yolları, 15 milyar 769 milyon dolarlık ihracatıyla 2022 yılının “İhracat Şampiyonu” oldu.
Önceki gün (17 Haziran) düzenlenen Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) 30. Genel Kurulu ve İhracat Şampiyonları Ödül Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “2028 senesi için ihracat hedefimiz 400 milyar dolar ve üstünü yakalamaktır” ifadelerini kullandı.
Bugün (19 Haziran) Dünya Gazetesi’ne demeç veren TİM Başkanı Mustafa Gültepe’nin “Kur 35 TL olsa bile bugünkü koşullarda 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmak zor” açıklaması tartışma yarattı.
Hedefler tutturulabildi mi?
Oysa AK Parti iktidarı, 2023’te 500 milyar dolarlık ihracat hedefi koymuştu. Türkiye’nin ihracat hedeflerini masaya yatıran DEVA Partisi Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın, ihracat büyüklüğünü değerlendirdi.
Dalgın, “İhracat döviz kazanmanın, yatırım ve istihdamı artırmanın, rekabete karşısında her gün kendimizi geliştirmenin anahtarıdır. Büyük Türkiye’nin yolu topyekun bir ‘Kalkınma Seferberliği’nden geçer. Yani üretim, ihracat, istihdam, ihracat ve yenilikçilikten geçer. Şimdi ihracatta gerçek şampiyonluk zamanıdır” dedi.
Dalgın, yaptığı basın açıklamasında “İki on yıllık periyotlar halinde bakalım. 2002’deki ihracatımız 35 milyar dolardı. 2012’de 153 milyar dolara çıktı. Yani ihracatımız bu 10 yılda dört kattan fazla arttı. İkinci on yıllık periyotta ise 254 milyar dolara çıktığını görüyoruz. Yaklaşık bir buçuk katlık bir yükseliş var. İki misli bile artmadığını görüyoruz. Neden hedeflerimizin yarısındayız?” diye sordu.
Kendimizi geliştirmemiz gerek
İhracat ölçeğini de değerlendiren Dalgın, “Örneğin, 100 milyon dolardan fazla ihracat gerçekleştiren şirket sayımız yalnızca 295. Milyar dolar ihracatı aşan firma sayımız ise henüz sadece 21. Bu cirolar dünyada rekabet standartlarını yakalamak için kendimizi geliştirmemiz gerektiğini gösteriyor” yorumunu yaptı.
Dış ticaret açığı 5 ayda 56 milyar dolar
Bu yılın ocak-mayıs aylarını kapsayan ilk 5 ayında ihracatın yüzde 0,2 artarak 102,5 milyar dolara, ithalatın ise yüzde 8,9 artarak 158,6 milyar dolara yükseldiğini söyleyen Dalgın, “Dış ticaret açığı ilk 5 ayda 56 milyar doları geçti. Bu rakam geçtiğimiz yılın aynı döneminde 43 milyar dolarla rekor kurmuştu. Bu yıl olumsuz bir rekor daha tazelendi. Neden bu kadar yüksek dış ticaret açığı verdik?” ifadelerini kullandı.
İhracatın kilosu neden sadece 1,2 dolar?
İhracattaki katma değere de değinen Dalgın, ihracatın kilogram değerini örnek gösterdi. Dalgın, “Bütün ihracatımızın kilosu bir ürün olsaydı, 1,2 dolara satılacaktı. Bu Çin’de 2 dolara, Güney Kore’de 3 dolara, Almanya ve Japonya’da 4 dolara gidiyor. Siz üretim sürecinde içine ham maddeyi, enerjiyi, emek gücünüzü, çevreyi kirletmenin bedelini, kısacası her şeyi koymuşsunuz ve 1,2 dolar kazanmışsınız. İhracatımızın kilosu nede sadece 1,2 dolar?” dedi.
Dalgın bu rakamları “Bu tablo bize üretimde bilgi ve teknoloji yoğunluğunu yükseltmek, daha yüksek katma değerli sektörlerin payını artırmak ve ülkemizden markalar çıkarmak gerektiğini gösteriyor. Yüksek teknolojinin payı neden düşük, yüzde 3-4 seviyesinde?” sözleriyle değerlendirdi.
500 milyar dolar ihracat hayal değil
Dalgın, ayrıca Türkiye’nin yıllık ihracatının 5 yıl içinde 500 milyar dolara, kilogram değerinin 2 dolara, yüksek teknolojinin payının 2 katına yükselebileceğini savundu.
“Bu hedeflere ulaşmak için çok çalışmak, fırsatları değerlendirmek ve atılımcı bir ruha sahip olmak gerekiyor” diyen Dalgın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Değer zincirleri dünyada yeniden şekilleniyor. Rusya-Ukrayna savaşı ve ABD-Çin gerginliği sonrası hızlanan ‘yakından satın alma’, e-ticaret ile değişen tedarik yaklaşımı ve Yeşil Dönüşüm’ün getirdiği sertifikasyon ihtiyacı bu konuda önemli basamaklar. Mesela dost ülkelerden satın alma (friendshoring), yakından satın alma (nearshoring) ve tedarik zincirini çeşitlendirme eğilimlerinden yararlanmak gerekiyor. Bunun için uluslararası şirketlerin ülkemizde satın alma ofisleri açması teşvik edilmelidir.”
Teknolojik dönüşüm
“Teknolojik dönüşüme uyum sağlamadan başarı sağlayamayız. Sanayimizde dijital dönüşümün hızlanması, savunma, yüksek teknoloji üreten platform sektörlerin gelişimi ve mevzuat sadeleşmesiyle e-ihracatın önünün açılması somut adımlar olabilir. En basitinden, uluslararası ödeme sistemleri üzerindeki yasakların kaldırılması bile mühim bir adım olacaktır.”
Diplomaside kıpırdanma
“İhracat konusunun önemli bir ayağının da dış politika olduğunu unutmayalım. Dünyadaki en büyük partnerimiz hâlen Avrupa Birliği ülkeleridir. Bu alanda yapılacak önemli diplomatik hamleler ülkemize yüksek düzeyde fayda sağlayacaktır. Diplomasimizin ekonomik çıkarlarımız doğrultusunda kıpırdanırsa; Gümrük Birliği, serbest dolaşım ve tek dijital pazar gibi konuların buzdolabından çıkartılması gündeme gelebilir. Bu, kuşkusuz milletimizin hayrına olacaktır.”
Tarım ve hizmet sektörü reformu
“Bir diğer husus, sektörel hamledir. Tarım ve hizmet sektörlerinin ihracat hamlesine katılmasını muhakkak sağlamamız gerekiyor. Yazılım, diziler, danışmanlık gibi alanların hepsini hizmet sektörünün bir parçası olarak düşünebilirsiniz. Bu hamle; tüketici için seçenekleri çoğaltmakla kalmayacak, aynı zamanda sektörde verimlilik ve rekabetçiliği artıran, iş ve istihdam imkanları oluşturan bir sonuç verecektir. KOBİ’lerimize önce iç, tedricen dış pazar yaratmak, sanayicilerimizin tedarikçilerinin kalitesini artırmak da böylesi bir hamlenin çıktıları olacaktır.”
Altyapı hamlesi
“500 milyar dolarlık yüksek katma değerli ihracat hedefimizin olmazsa olmaz bir koşulu da fiziki ve kurumsal altyapımızın mutlak suretle geliştirilmesidir. Sanayi bölgelerinin demiryolu, liman ve uluslararası havalimanı bağlantısından gümrüklemenin kolaylaştırılmasına kadar geniş bir yelpazede harekete geçmek gerekir. Organize sanayi bölgelerimiz pekala entegre ve yeni nesil hale getirilebilir. Gümrükleme işlemleri komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurarak, veri paylaşımını artırarak, mükerrer işlemleri ortadan kaldırarak ve dijital süreçleri aktif kullanarak kolaylaştırılabilir. TIR ve demiryolu geçişlerindeki Tek Durakta Kontrol ve Ortak Kapı sistemleri derinleştirilebilir.”