Özdağ, Kılıçdaroğlu ile ‘gizli’ mutabakatını açıkladı
Ümit özdağ, seçim kazanılsaydı nereleri alacaktı?
Zafer Partisi lideri Özdağ, ‘Altılı Masadaki ortakları itiraz edeceği için bakanlığımı açıklamama ricasını kabul ettim. Benim içişleri bakanı olacağımı açıklasa seçimi kazanabilirdi’ dedi.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ikinci tur seçimleri öncesinde yaptığı ‘gizli’ mutabakatı açıkladı.
Seçimlerin kazanılması halinde partisinin üç bakanlık ve MİT Başkanlığını alacağını, bu konuda yazılı mutabakat olduğunu belirtti.
T24’ten Cansu Çamlıbel’e konuşan Özdağ, “Altılı Masadaki ortakları itiraz edeceği için bakanlığımı açıklamama ricasını kabul ettim benim içişleri bakanı olacağımı açıklasa seçimi kazanabilirdi” dedi.
SURİYE’YE NEDEN GİDEMEDİ?
Suriye’ye gidişinin iptal olmasının “siyasi” olduğunu belirten Özdağ, parti heyetinden ancak bir kişinin Suriye’ye girebilmesininse “teknik” bir nedeni olduğunu söyledi.
Özdağ, “Türkiye’nin Suriye arasında yeşil pasaportların ve diplomatik pasaportların karşılıklı tanınmaması söz konusuymuş. Daha doğrusu Türkiye, Suriye’nin diplomatik pasaportları ve iş pasaportlarını tanımama yönünde bir karar aldığında Suriye de mütekabiliyet sürecini çalıştırmış. Bizim ekibimizin gidişiyle ilgili çalışmaları yapan kişiler ve kuruluş bu detayı atlamış, yani onların teknik bir hatası. Yoksa iki yetkilimizin ülkeye alınmamasının siyasi bir nedeni yok. Ama benim gidişimin engellenmesinin siyasi olduğunu biliyoruz” diye konuştu.
‘ERDOĞAN BAŞKANLIĞI DEVRETMEYİ DÜŞÜNÜYOR’
“Ben Erdoğan’ın yerel seçimlerden güçlü çıkıp daha sonra başkanlığı devretmeyi düşündüğünü düşünüyorum” diyen Özdağ Erdoğan’ın yeni kabineyi buna göre hazırladığını öne sürdü.
Özdağ, “Kendisinden sonraki süreci, kendisi yaşarken şekillendirip güvence altına almayı hedefleyecek bir yola gireceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
OĞAN’IN ‘ERDOĞAN’ KARARI
Ümit Özdağ, Sinan Oğan’ın Erdoğan’a destek verme kararının gerekçeleriyle ilgili soruya ise şu şekilde yanıt verdi:
“İki kişi arasında yapılmış bir toplantının içeriğini kamuoyuyla paylaşmam. Ama şunu söyleyebilirim; o toplantıyla -yani fotoğraf verdiğimiz toplantıyla- son kararını bana deklare ettiği toplantı aynı toplantı değil. O toplantıda biz birlikte bir fotoğraf verdik çünkü bizim dışımızda bazı dedikodular çıkartılmıştı. Onlara cevap vermiş olduk. O aşamada henüz bir karar alınmamıştı. Sinan Oğan, kararını Erdoğan ile konuştuktan sonra aldı. Ben kendisinin bana anlattığı gerekçelerin ikna edici olmadığını, Zafer Partisi’nin ancak sığınmacıların geri dönüş sürecini yönetmesi durumunda -ki bunun için İçişleri Bakanlığını da alarak- Erdoğan’a destek verebileceğimizi söyledim.
O da Erdoğan’ın kendisine ‘Numan Kurtulmuş’u Ümit Bey ile görüşmek üzere görevlendirdim’ dediğini aktardı. Gerçekten de bir gün sonra Numan Kurtulmuş beni aradı ve Erdoğan için destek istedi. Ben de kendisine ‘Olabilir ama bunun için bizim bir şartımız var. Bu şart Türkiye’deki 13 milyon sığınmacının bir sene içerisinde Anadolu Kalesi projesiyle vatanlarına geri yollanmasıdır. Sizin iktidarınızın, sizin partinizin bunu yapabileceğinize inanmıyoruz. Biz Zafer Partisi olarak Erdoğan’ı desteklemek için İçişleri Bakanlığını ve bu politikamızın kabulünü talep ediyoruz’ dedim. Numan Bey de Erdoğan’ın asla bu tip bir ilişki içerisine girmediğini ifade etti, ‘Siz destekleyin, Erdoğan ilerde bir şey yapar’ dedi.”
‘ÜÇ BAKANLIK VE MİT KONUSUNDA MUTABIK KALDIK’
Özdağ, seçim öncesi Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptıkları mutabakata ilişkin ise “Söz vermek değil, yazılı mutabakatımız var. Biz İçişleri Bakanlığı dahil üç bakanlık ve Milli İstihbarat Teşkilâtı konusunda Kemal Bey’le mutabık kaldık” ifadelerini kullandı.
“Yani kamuoyuna açıkladığınız yol haritası dışında bir de gizli yazılı mutabakat yaptınız. Doğru mu?” sorusuna ise Özdağ “Var tabii, o açıklanmadı. Ben de şimdiye kadar hiç açıklamadım” diye yanıt verdi. Özdağ “MİT Başkanı da Zafer Partisi’nden olacaktı. Doğru mu?” sorusu üzerine “Evet MİT Başkanlığı da. Ama o sözlü anlaşmaydı. Bakanlıklar yazılı mutabakatta vardı” dedi.
Çamlıbel’in “Peki siz hangi görevde olacaktınız?” sorusuna “Ben İçişleri Bakanı olacaktım” diyerek yanıt veren Özdağ, diğer iki bakanlığın hangileri olduğunu ise “Şu anda artık önemli değil” diyerek açıklamadı.
‘KILIÇDAROĞLU, ‘BUNU ÇOK VURGULAMAYIN’ DEDİ’
Özdağ diğer bakanlıklardan birinin Göç Bakanlığı olup olmadığının sorulması üzerine “Süreci İçişleri Bakanlığı yönetecekti. Fakat Kemal Bey, zerre kadar oy faydası olmayan altılı masadaki ortaklarının İçişleri Bakanlığı’nın Zafer Partisi’ne verilmesine tepki göstereceğini bildiği için benim bu konuda anlayışlı davranmamı rica etti. ‘Bunu çok vurgulamayın’ dedi. Ben de kabul ettim. Ama ortakları tarafından Kılıçdaroğlu’ndan istenen şey yanlıştı” diye konuştu.
Çamlıbel’in “Yani şunu iddia ediyorsunuz; Kemal Bey sizin kazanırsa kuracağı hükümetin İçişleri Bakanı olacağınızı açıklasaydı 28 Mayıs’ta seçimin sonucu değişebilirdi?” sorusuna yanıt veren Özdağ “Olabilirdi. 1 milyon 300 bin oy farkını kapatmak çok zor değildi” dedi.
‘Küresel aktörler adına görev yapan etki ajanı’ nitelemesine yanıt
“Size neden eski partiniz MHP’den zaman zaman ‘küresel aktörler adına görev yapan etki ajanı’ türünde suçlamalar yöneltiyor?” sorusuna “Böyle bir formülasyon duymadım açıkçası hiç bana yönelik olarak” diye yanıt veren Özdağ “Küresel aktörler adına konuştuğunuzu ima eden birtakım açıklamalar oldu geçmişte” sözleri üzerine şu yanıtı verdi:
“Olmuştur. (Gülüyor) Şöyle sormak lazım aslında; Devlet Bahçeli, acaba bu tür insanları Genel Başkan Yardımcısı ve milletvekili yapmak konusunda bir uzman mı ki hep yabancı servislere çalışan kişileri buluyor? Başkalarına da bu tür şeyler söylediler de ondan. Bunlar MHP’de kolay söylenen şeylerdir.”
‘NATO’ YORUMU
“Sizin genel olarak yani akademisyen olarak çalışmalarınızda Türkiye’nin NATO içerisinde olması gerektiğini savunan bir çizginiz vardır. Bu mudur acaba sizin hakkınızda bu tür iddialar ortaya atılmasına gerekçe?” sorusuna ise Özdağ’ın yanıtı “Ben öyle düşünmüyorum. Bahçeli NATO’ya karşı mı ki?” oldu.
‘NATO YANDAŞI DEĞİLİM AMA…’
Özdağ, “Ben NATO yandaşı değilim ama Türkiye’nin bugün NATO’dan çıkmasının objektif koşulların olmadığını düşünüyorum. Bugün Türkiye NATO’dan çıktığı anda NATO’nun hedefi haline gelir. Türkiye NATO’nun içinde kalarak kendisini NATO dışındaki güçlerden korumuyor, NATO’dan koruyor. Türkiye NATO’dan çıksa, Ege’de Yunan işgalindeki adaları geri alma şansımız ortadan kalkar. Bu NATO’yla savaş anlamına gelir. Türkiye NATO’dan çıksa, Kıbrıs’ta işgalci konumuna düşer, Rum Kesimi NATO’ya girer. Özetle şu anda NATO’da kalmak Türkiye için bir güvenlik stratejisidir. Benim söylediğim de budur. Objektif şartlarda köklü değişmeler olmadan ‘NATO’dan çıkalım’ demek aslında siyasi goygoyculuktur, başka bir şey değildir. Stratejiden silahlanmadan silahlanmanın türlerinden haberi olmayanların… haberi olsa bile ihanet içinde olanların, belirli bir yere eklemlendiği için orası adına konuşanların yapacağı bir goygoyculuktur” diye konuştu.
‘TÜRKİYE 3. DÜNYA SAVAŞINI CİDDİYE ALMALI’
NATO Zirvesi’ni yorumlayan Özdağ, röportajın bir bölümünde şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye her halükârda üçüncü dünya savaşını artık ciddiye alarak siyasetle ve silahlı kuvvetlerle Türkiye’nin güvenliğini sağlayacak önlemleri hızla çalışmaya başlamalı.
Onun için biz Zafer Partisi olarak diyoruz ki; hızlı bir şekilde silahlı kuvvetlerde emir komuta birliği sağlanmalı. Emir komuta birliği çerçevesinde Genelkurmay Başkanına kuvvet komutanlıkları bağlanmalı, o da Milli Savunma Bakanına bağlı olur. İkincisi, askeri hastaneler hızla açılmalı. Üçüncüsü, askeri mahkemeler kıtada birliğin sağlanması açısından yeniden açılmalı. Cemaatçi ve tarikatçı örgütlenmeler Türk ordusunu İsrail ordusu karşısındaki Mısır, Lübnan, Ürdün orduları durumuna düşür. Tekrar ediyorum, altını çizerek tarikatçı ve cemaatçi yapılanmalar, Türk ordusunu İsrail ordusu karşısındaki Arap ordularını konumuna iter. Çünkü orduda emir komutanın birlikte hareket etme disiplini ancak orduya sadakatle olur. İsrail ordusunda o vardır. Amerikan ordusunda vardır, Alman ordusunda vardır. Ama Arap ordularında sadakat aşiretleredir, aileleridir.”