Dermatoloji Uzmanı Dr. Yeliz Başaran: ‘Egzamaya soğuk havayı sever!’
Medicana Bahçelievler Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Yeliz Karakoca Başaran, havaların soğumasıyla birlikte cilt kuruluğu ile karşılaşıldığını ve bunun sonucunda egzama adı verilen cilt probleminin ortaya çıktığını bildirdi.
Başaran, yaptığı yazılı açıklamada, cilt sağlığının özellikle mevsim dönüşlerinden çok etkilendiğini ve bu durumun birtakım sorunlara yol açtığını belirtti.
Havaların soğumasıyla birlikte cilt kuruluğu ile karşılaşıldığını ve sonucunda egzama adı verilen cilt probleminin ortaya çıktığını aktaran Başaran, “Egzama, derinin çeşitli iç ve dış etkenlere karşı bir iltihaplanma olayıdır. Genellikle bağışıklık sisteminin tahriş edici maddeye karşı anormal tepkisidir; kızarıklık, kaşıntı ve çatlağa neden olur. Kesinlikle bulaşıcı bir hastalık değildir. Egzamada asıl tedavi hastalığa neden olan ajanslardan uzaklaşmakla başlar. Vücuda zararı olan, tahriş edici maddeden uzaklaşıldığında tedavi süreci başlamış olmaktadır ve aynı maddeyle temasa kadar bir problem yaşanmaz.” ifadelerini kullandı.
“Kış aylarında el egzamaları 3 kat daha fazla görülüyor”
Yeliz Karakoca Başaran, havanın soğumasıyla cildin açıkta kalan yerlerinin kuruduğunu, soğuk, kuru ve rüzgarlı havanın deride kaşıntı, kızarıklık ve şişme şeklinde görülen egzamayı arttırdığını, kış aylarında el egzamalarının 3 kat daha fazla görüldüğünü bildirdi.
Kış aylarında sıcaklıkların düşmesiyle birlikte cildin tampon bölgesi olan deride birtakım çatlaklar oluştuğunu kaydeden Başaran, “Tahriş edici deterjan, sabun veya başka kimyasallar, bu çatlaklar yoluyla vücuda girerek kserotik egzamalar denilen kuruluk ya da kış egzamalarını ortaya çıkarmaktadır. Egzamanın haricinde çeşitli cilt enfeksiyonlarının da ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bebek ve çocukluk çağında sık görülen atopik egzama da özellikle yüzde ve diz ve dirseklerinin iç yüzünde kızarıklık, pullanma ve kaşıntı belirtileriyle kış aylarında atak yapabilmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu konuda gerçekleştirilen iki ayrı bilimsel çalışmayla hava sıcaklığındaki düşüşlerin “hitamin” isimli kimyasal bileşiğin salınımını artırarak egzamayı tetiklediğini belirten Başaran, kış aylarında özellikle soba ve kaloriferlerin neden olduğu hava kirliliği ile egzoz dumanının da derideki çatlaklardan sızdığını kaydetti.
Başaran, “Soğuğa karşı korumanın ilk adımı eldiven giyme alışkanlığı kazanmaktır. Özellikle dışarıda çalışan kişiler mutlaka eldiven giymeliler. Nemlendirici kremler kullanmak, cildi temiz tutmak ve fazla makyaj yapmaktan kaçınmak da önemlidir.” ifadelerini kullandı.
“Kese, lif uygulamaları cilt kuruluğunu arttırıyor”
Kış aylarında yapılan kese, lif uygulamaları gibi banyo alışkanlıklarının deride kurumaya yol açabileceğini, bu nedenle egzamaya yatkın kişilerin bu aylarda önlem alması gerektiğini vurgulayan Başaran, kaşıntı ve kuruluk şikayeti olanların banyoda aşırı sıcak sudan, kese ve lif uygulamalarından uzak durması, kurutucu duş jelleri ve sabun yerine nemlendirici içerikli ürünleri tercih etmesi gerektiğine işaret etti.
“Banyoda aşırı sıcak sudan kaçınmalısınız”
Yeliz Karakoca Başaran, egzamayı engelleyici faktörlere değinirken, şunları kaydetti:
“Güzel ve sağlıklı bir cilt için su ve nem çok önemlidir. Bu yüzden sık yoğun içerikli nemlendiricileri kullanmak gerekmektedir. Günlük kullanımda hafif sabunları, duş jelleri ve şampuanları seçebilirsiniz (Ph 5.5 veya nötr olanlar tercih edilmeli). Banyoda aşırı sıcak sudan kaçınmalısınız. Ellerinizi daha az yıkamalı, gün içinde tekrar tekrar el nemlendiricisi kullanarak nem kaybını önlemelisiniz.
Odanızın nem ve sıcaklık oranını iyi ayarlamalısınız. Çok sıcak, nemsiz veya çok soğuk ortamlar şikayetlerinizi arttıracaktır. Nemlendirici kullanmanın yanı sıra günde en az 2-3 litre su tüketmeyi de unutmamak gerekmektedir. Bu önlemler işe yaramazsa tedavi sürecini hızlandırmak adına tıbbi tedaviye başlanması için bir dermatoloğa başvurmalısınız.”
(AA)