Zülfüyare Dokunmanın Bedeli
Bu son zamanlardaki bazı haberler, devletin ekâbir takımını hayli gücendirmeye, kırmaya başlamış gibi görünüyor.
Demokratik yoldan iktidara gelen seçilmişler ve bu seçilmişlerin atadığı ekâbir takımı, önce devletin halka hizmet için oluşturulmuş kurumlarında onları ele geçirecek tarzda kadrolaşmış, sonra bu kurumları şahsi çıkarlarının birer aracı haline dönüştürmüş bulunmaktadır.
Bu siyasal İslamcı takımın iktidara yürüyüşünde ve yirmi bir yıllık iktidarında, kalemini salt onların söz ve edimleri için oynatan gazeteciler vardı. Bu gazeteciler kalemleriyle iktidara ortak olmakla kalmadı, lütuf dağıtmada hayli cömert olan iktidarın beslemesi haline geldi. Bu değersiz gazeteci ordusu, adeta devlete çöken iktidar kadrolarının en ufak bir eksiğinin, yanlışının, kanunsuzluğunun halk tarafından anlaşılmaması için var gücüyle çalıştı. İktidarın, ülkenin ve halkın aleyhine olan tüm politikalarını ise halkı yanıltarak lehineymiş gibi yansıttı. Bu sayede güç kaybettirilen ülke uçurumun kenarına itildi, uyutulan halk da ne yapacağını bilmeyen kuru bir kalabalığa dönüştürüldü.
Özdemir Asaf “Bütün renkler aynı anda kirlendi, birinciliği beyaza verdiler” diyor ya, aslında kirlenmede birincilik iktidarda olsa da Türkiye’de insanların, kurumların, değerlerin birçoğu bu süreçte birlikte kirlendi. Ama içinde bulunduğu bu kirliliğin etkileşiminden illallah eden İsmail Uçar gibi cumhuriyet savcıları olduğu kadar bu kirlenmeden tümüyle münezzeh kalmayı başaran gazeteciler de oldu. Gündemi belirlediği için burada buna vereceğimiz örnek de Tolga Şardan’dır.
İsmail Uçar’ın dediği gibi rüşvet karşılığında kara paranın ayıklanması, uyuşturucu tacirlerinin, çetelerin serbest bırakılması, hiç gereği yokken kimi davalara erişim yasağının getirilmesi Türkiye’de adaletin yerlerde süründüğünün bir göstergesidir. Böyle durumlarda insanlık değerleri aşınır, yozlaşma başlar. Adaletin olmadığı yerde, insan olmaktan çıkmanın koşulları oluşur ve insanlar birbirinin pisliğini yemenin kavgasına düşmeyi bir erdem sayar.
Tolga Şardan ve kalemini satmayan çok az sayıdaki gazeteci, her alanda yaptıkları gibi Türk yargısındaki bu kirlilik hakkında halkı bilgilendirmeyi kendilerine görev bilmişlerdir. Hukuku ve halkın haber alma hürriyetini hiçe sayan yargıdaki ve siyasetteki muktedirler ne derse desin, Tolga Şardan görevini yapmıştır. Sözde gazeteciler kirli yönetişimin ulufeleri karşılığında halka ihanete devam ededursun, meslekten gazeteci veya bizim gibi yolda bu kervana katılmış olup da kalemini namusu bilenlerin, bedeli ne olursa olsun basın ahlak ve ilkelerinden verecek bir ödünü yoktur.
- Önder Gümüş/5 Kasım 2023