Size güzel bir şey söyleyeyim mi?

28.11.2023
A+
A-

Kuvvetle muhtemel ki; başlığı görünce,

”Hadi canım sen de; güzel bir şey mi var ki söyleyeceksin.”

diyenleriniz demeyenlerinizden çok olacaktır da, ben inat ettim bir kere; söyleyeceğim işte…

Şey dediysem lafın gelişi elbette; sözünü ettiğim bir sağlık kurumu.

Güzel dediğim de, bu sağlık kurumunun hem mimarisi hem de içerisindeki görevlilerin naiflikleri ve zarafetleri ve tabi ki işlerine olan hakimiyetleri.

Muradiye Mahallesi, Prof. Dr. Halil İnalcık Sok No:12’de mukim ve 15 Ekim 2012’de hizmet vermeye başlayan Muradiye Aile Sağlığı Merkezi’nden söz ediyorum…

Gerçi sağlık merkezinin geçmişi  çok daha önceki yıllarda hizmet verdiği yeni yerine de çok yakın başka yerdeymiş de, bendenizin bu birimden henüz haberi oldu.

Geç meç son tahlilde oldu ya…

Yıllarca sayılarını asla bilemediğim makalelere imzamı attıktan sonra bayağı bir evrildim; artık kendimi bir avcı gibi hissediyorum.

Yok öyle teammüden cinayetle eş tuttuğum sözüm ona spor sayılan, canlı katli değil benim ki; son derece masumca.

Yaşam alanımın her bir metrekaresinde gittikçe soyu tükenen güzellik ve güzellikleri avlamaya çalışıyorum.

Bulunca da oturup onları klavyemde pişiriyorum, lezzet testini de okura bırakıyorum.

Kimler fark ediyor, kimler es geçiyor, kimler okuyor ya da okumuyor  hiç bilmesem de ben büyük keyif alıyorum yaptığımdan.

Bazen kendime ”Acaba normali mi alkışlıyorum?” diye sormuyor da değilim ama şimdi kendi soruma ne yanıt verdiğimi uzun uzun yazmayayım.

Yaşadığım ve içimde bir yerlerde hala benim ile birlikte yaşayan nedenlerden dolayı hastanelere karşı mesafeliyimdir; hatta sağlık ocaklarını da hastane kategorisine sokacak kadar da ketum.

Eğer teveccüh gösterir de, yukarı da paragrafı bir de geçmiş zaman kipi ile okursanız bu yazıyı neden yazdığımı çok daha rahat anlayacaksınız.

Evet mesafeliydim, ketumdum.

Muradiye Aile Sağlığı Merkezi’ni ve sağlık emekçilerini tanıyınca hissiyatım tamamen değişti ki, bu konu da tanıdığım pek çok insanın birim hakkında kurdukları olumlu cümlelerin de tetiklemesi vardı.

Bu Sağlık Ocağın da (insan yaş alınca eski terimleri kolay kolay silemiyor zihninden benim için hala sağlık ocağı orası) her şeyden önce insana artık gittikçe yabancılaştığı insanca yaklaşım var.

Tanığım tüm personel kendilerine başvuranların rahatsızlıklarından kaynaklanan haleti ruhiyelerinin fakındalar.

Yani insanlar onlar için mesai gereği katlandıkları  değil, sağlıklarına olumlu  katkılarda bulunmaları gereken vatandaşlar.

Bunu kapıdan girdiğiniz an hissediyorsunuz ki, insanın önemsenmesi ve kıymet görmesinin verdiği moral motivasyon bile tedavinin bir parçası bence.

Bana bunca yıl sonra hanıma ”Sağlık Ocağı’na ne zaman gidiyoruz?” sorusunu sorduran,

Hekimler; Oğuz Kaşıkaralar’a, Mehmet Davut Okumuş’a, Hasan Bostankolu’a, Vildan Akar’a, Hemşireler; Büşra Ece Kösem ve Merve Kabak’a, Ebeler; Sevgi İşçi, Selma Nalbant, Gülçin Eldem Alıcı, Acil Tıp Teknisyeni aynı zamanda da kurumun yüzü Yaren Kurtul ile Yardımcı Hizmet Emekçisi; Belma Çetin’e

Ne kadar teşekkür etsem azdır.

Ne diyeyim; İyi ki varlar, var olsunlar…

(Dedim ama güzel bir şey söyleyeceğim diye; Ha; bir de hep onlar mı bize reçete yazacaklar? Ben de onları yazdım işte…)

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.