NİLÜFER Çayının, Hazin Sonu… (II)
Bursa/Nilüfer ilçemizin ismi, Nilüfer Çayı’ndan, Nilüfer Çayı da adını Orhan Gazi’nin eşi, Nilüfer Hatun’dan almıştır.
Tarihi yapısı ile birçok medeniyete su kaynağı olarak yaşam veren Nilüfer çayı, Evliya Çelebi Seyahatname’sinde, “Velhasıl, Bursa sudan ibarettir” sözüne önderlik etmiş ama aradan geçen 170 yılı aşkın süreçte neler yaşamış.
Maalesef dereler, çaylar, nehirler kurumuş, akanları da fabrika atıkları sebebiyle, balıklar dahil hiçbir canlının yaşamadığı, kokusu sebebiyle de yanından bile geçilemediği ve denize döküldüğü yerlerde de müsilaj ve benzeri kirliliklere sebep olarak, ekolojik düzeni yok etmektedir.
Elbette, bu kirli sisteme karşı dik duruş sergilemek, etrafımızı sağlıklı yaşanabilir bir doğal çevreye dönüştürmek bizlerin en büyük isteği ve hakkıdır.
Yaşanacak temiz bir dünya düzeni kurmazsak, gittikçe çölleşen, doğal afetlere karşı korumasız, gıdasal ihtiyaçlarımızı karşılayamaz hale gelen bir ekositem, insanlığın sonunu hazırlar.
Elbette, bir şeyler yapmalı ve toplumun tüm dinamiklerini, bizlere tanınmış anayasal haklarını kullanır hale getirebilmenin yollarını mutlaka bulmalıyız.
Bizlere, bu konuda bilimsel açıklamalar ve sunumlar yapan değerli bilim insanlarının bu süreç ile ilgili görüş ve önerileri çok çok önemli. Onlar iyi ki varlar ve bizleri yönlendirmekteler, teşekkür ediyoruz.
***
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilaj tehlikesinin önüne geçmek için öncelikli olarak Nilüfer Çayı’nın temizlenmesi gerektiğini belirtir.
“Nilüfer Çayı, Uludağ’ın eteklerinden doğan çok sayıda küçük akarsuyun bir araya gelmesiyle oluşmuş yan kollarla birlikte ise 200 kilometre uzunluğa sahip, Susurluk Havzası’nın alt havzası niteliğinde bir akarsudur. Uludağ’ın eteklerinde içme suyu olarak kullanılan Nilüfer Çayı’nın Çapraz Çay’a karıştığı yerde esasında suyla ilgisi olmayan bir atık karışımı haline geldiği görülmektedir.’’ (www.olay.com.tr › marmaradaki-buyuk-tehlikenin-sebebi-bursadan-cikti-1404879)
‘’Marmara Denizi çevresinde yaşayan 25 milyon kişinin yarısının atıklarının arıtılmadan denize akıtıldığını söyledi. Bursa’daki Nilüfer Çayı ile ilgili de konuşan Sarı, Nilüfer Çayı çok korkunç örnek teşkil ediyor. Bu çayın ve Marmara Denizi’nin kurtarılması için için eylem planına ihtiyaç var. Acilen yapmamız gereken debiye bağlı akarsuyun yatağında deşarj limitlerinin tekrar belirlenmesi lazım”
Her 2 kişiden birinin atığı Marmara Denizi’ne akıyor. Türkiye’nin yarısından fazlasına hizmet sunan sanayinin atığının yüzde 70’i Marmara Denizi’ne boca ediliyor. Nilüfer Çayı doğduğu yerde tertemiz iken Marmara Denizi’ne ulaşana kadar atıklardan simsiyah oluyor. Marmara Denizi’ne aktığı noktadaki ölçümlere bakıldığında oksijen sıfır seviyelerinde. Çay bir atık kanalı haline gelmiş. 3 birim suyun 1 birimi su 2 birimi atıktan ibaret.” (www.olay.com.tr › bursadaki-nilufer-cayi-ile-ilgili-uzman-isimden-aciklama)
Prof. Dr. Mustafa Sarı Hocamızın analizleri çok önemli, teşekkürler.
***
Mudanya Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi ve gazeteci Dostum, Efraim Pala’nın bu süreç ile ilgili görüşleri;
‘’Marmara Denizi’ne akan başta Nilüfer deresi başta olmak üzere diğer akarsuların kesin ıslah edilmesi şarttır. Bunun için akarsuları kirleten tesis ve fabrikalara uygulanacak yaptırım caydırıcı olmalıdır.
Bu nedenle işletmelerin mantığı ‘’1 milyon 337 bin 447 TL idari cezayı öderim, kirletmeye devam ederim’’ şeklinde olmamalıdır.’’ (https://mudanyagazetesi.com/yazar/efraim-pala/marmara-denizindeki-musilaja-mudanyanin-etkisi-2/)
***
Yıllardır, sebebini bildiğimiz halde bir türlü temizlemeyi başaramadığımız, Marmara Denizi’nde ortaya çıkan müsilajın, temel kaynaklarından en önemlisi Nilüfer Çayı’dır.
Halbuki bu deremiz, yüzülebilir ve balıkçılık yapmaya uygun bir halde iken, son 35 – 40 yılda aşırı göç politikası ve sonuçta plansız ve programsız sanayileşme, rant, denetimsizlik, hesap verilemezlik, adam kayırmaca, torpil vb. adına ne derseniz deyin tüm anayasal yaptırımlar olduğu halde, halk sağlığını tehdit eden bir felakete dönüşmüştür.
Maalesef Nilüfer Çayı, kokusundan yanında oturulamayacak kadar pis bir hale getirilmiştir. NOKTA…!
Nilüfer Çayı’na yapılan deşarjların, bilimsel anlamda dünya ölçeğinde sıkı denetimi, yöre halkının doğa ve çevre bilinci konusunda ‘Kent Konseyleri’ birlikteliği ve örgütlenmesi, yerel ve merkezi idareler, üniversiteler, stk’lar, dernek ve vakıflar, baro ve diğer kuruluşlar ile işbirlikleri çerçevesinde bir ”Çevre Koruma/Kollama Planı” oluşturulması çok önemlidir.
“Velhasıl, Bursa sudan ibarettir’’ sözü geçmişte kalmış olup, ‘’Yeşil Bursa’’, maalesef gittikçe grileşen, akarsuları/nehirlerinin rengi de kirlilikten siyaha dönüşmüş durumdadır.
Çok yazık…!
Yazımı, Ugo Betti’nin şu özel ve anlamlı sözü ile bitirmek isterim; ‘’Doğada bağışlama yoktur.’’
Bağışlamanın olduğu yerde, başıbozukluk, düzensizlik ve kaos hüküm sürer.
Sağlık, sevgi ve hoşgörü ile kalınız…
(Not : fotoğraflar Efraim Pala)