Siyaset dilinde kullanılan terörist kavramlar…
Geliştirilen son siyaset diline kulak verdiğimizde, terörist diye nitelendirilen siyasal oluşumları şöyle sıralayabiliriz:
CHP, İYİ Parti, Sadet Partisi…
Başka terörist grupları mevcut mudur?
Onları da sıralayalım.
Asya Bank’a elektrik faturasını ve birikimini yatıranlar.
FETÖ’ye destek veren siyasetçilerin araştırılmasını isteyenler.
Maaşlarımız yetmiyor diyen işçi, memur, asgari ücretliler.
3600 ek gösterge isteyen işçi ve memurlar.
Enflasyon nedeniyle maaşları eriyen emekliler.
EYT için gösteri yapanlar.
Kadro isteyen taşeron işçiler.
‘Mazot pahalı’ diyen köylü, çiftçi ve üreticiler.
İthal et getirilmesini protesto eden hayvancı ve besiciler.
Vergilerimiz çok diyen aracılar, ticaretle uğraşan esnaf ve zanaatkarlar.
‘Köprü ve yol geçiş ücretleri canımıza tak etti’ diyen kamyoncular.
Maliyetlerin sürekli arttığından şikayet eden manav, bakkal ve marketler.
Üniversitelerin bölünmesine karşı çıkan öğrenciler.
Bu grupları sıralamakla bitmez. Hepsini yazmaya kalksak sayfalar dolusu metin eder herhalde. O nedenle burada son vererek, terörle hiç bir araya gelmemiş, yerli ve milli olan AK Parti’nin şu kısa dönemde terörle nasıl mücadele ettiğini sıralayalım:
FETÖ ile aynı menzile yürüdüler.
FETÖ’cüleri başta yargı olmak üzere bütün önemli önemsiz kurum ve kuruluşlara yerleştirdiler.
FETÖ’yü “Bitsin bu hasret” diyerek yurda çağırdılar.
FETÖ’ye “Ne istediniz de vermedik” diyerek onore ettiler.
Vatansever, Atatürkçü askerleri çeşitli kumpas davalarla zindanlara attılar.
“Ben bu davaların savcısıyım” dediler.
İstiklal Marşımızın bestesinin değişmesini istediler.
Okullardan andımızı, tabelalardan TC ibaresini, madalyalardan Atatürk silüetini kaldırdılar.
Milli mücadele kahramanlarına “iki ayyaş” dediler.
Atatürk’e ve ailesine hakaret edenleri en üst makamlara getirerek, adeta Atatürk’e hakaret edilmesinin yolunu açtılar.
Açılım süreci diyerek Habur’da teröristleri davul zurna ile karşıladılar.
Habur’da çadır mahkemeleri kurarak teröristleri serbest bıraktılar.
Çadır mahkemelerinden Türk Bayrağını indirdiler.
Oslo’da teröristlerle müzakere görüşmeleri yaptılar.
İmralı’ya heyetler göndererek, eli kanlı bebek katili ile görüşmeler yaptılar.
Eli kanlı bebek katilinin mektubunu gururla okuttular.
Türkiye’yi katil ilan eden Şivan Perver’i, Türkiye’ye davet ederek kol kola megri megri türküsünü söylediler.
Mesut Barzani’yi paçavra bayraklarıyla karşılayıp, “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganlarıyla ayakta alkışladılar.
YPG lideri Salih Müslimi’yi kırmızı halılarla karşıladılar.
Valiliklere emir göndererek teröristlerin bütün yurtta serbestçe gezip dolaşmasını sağladılar.
Teröristlerin hendek ve tünel kazmalarına göz yumdular.
Suriye’nin parçalanmasına katkı sağlayarak güney sınırlarımızı büyük bir tehlikeye soktular.
Peşmergelere yurt topraklarını kullandırıp, lahmacun ısmarlayarak, Suriye’ye geçmelerini sağladılar.
Almanya’ya heyetler gönderip, eyalet sistemlerinin nasıl çalıştığını öğrendiler.
Oslo’ya tekrar heyetler gönderip, yeniden açılım sürecini getirmeye çaba harcadılar.
Partileri ve çeşitli grupları terörist ilan eden AK Parti’nin milli duruşu saymakla bitmez. Bunların da hepsini yazsak sayfalar dolusu metin eder. Boştan yere sayfa harcamamak için burada bitiriyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kuruldu kurulalı hiç bu kadar beka sorunu yaşamadı.
Ülkenin bu hale gelmesinde, terörist ilan edilen siyasal yapılar ve ya gruplar mı sorumludur?
Yoksa aklımızla alay eden, 16 yıldan beri ülkeyi yöneten zihniyet mi sorumludur?
Artık siz karar verin.