Çocuğunuz televizyonu yakından ve yüksek sesle izliyorsa…
Çocukluk döneminde en sık görülen rahatsızlıkların başında kulak enfeksiyonları geliyor. Genellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonra yaşanan kulak enfeksiyonları, gerekli şekilde tedavi edilmediğinde işitme kaybı dahil çok ciddi sorunlara yol açabiliyor.
Çocukların televizyonu yakından ve yüksek sesle izlemesi, konuşmaları tekrarlatması veya içine kapanık davranışları kulak enfeksiyonu sonrası işitme kayıplarından kaynaklanabiliyor.
Memorial Ataşehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Prof. Dr. Erol Selimoğlu, kulak enfeksiyonları ve tedavileri hakkında bilgi verdi.
Çocuklarda işitme kayıpları kalıcı olabilir
Akut orta kulak iltihaplanmaları daha çok 6 ay-2 yaş arası çocuklarda yaşanmaktadır. Çocuklarda östaki tüpünün daha kısa, daha yatay ve daha geniş olması bunda önemli rol oynamaktadır. Akut orta kulak enfeksiyonu yani “otitis media” kendi kendine düzelebilirken, çok ciddi sağlık sorunlarına da yol açabilmektedir.
Çocuklarda östaki tüpü fonksiyonlarının yetersizliğinin yanında prematüre doğum, düşük doğum ağırlığı, yarık damak, sık geçirilen üst solunum yolu enfeksiyonları, pasif sigara içimi, kreş, anne sütünün az alınması, biberonla beslenme gibi faktörler de hastalığın risk faktörleri arasında bulunmaktadır.
Çocuğunuzun davranışlarını gözlemleyin
Kulak enfeksiyonları, soğuk algınlığı sonrası ani başlayan kulak ağrısı ve ateş ile kendini belli etmektedir. Bebeklerde; huzursuzluk, ateş, kulağını yastığa sürtme veya elini kulağına götürme gibi hareketlerle belirti verebilir.
Hastalığın ilerlediği durumlarda kulak zarı delinebilmektedir. Bazen yüz felci, menenjit, apseler, kulak arkasında şişlik ve kızarıklıklar oluşabilmektedir. Effüzyonlu orta kulak iltihabı yani orta kulakta sıvı bulunması ise daha önce geçirilmiş akut orta kulak iltihaplanmalarından sonra olabilmektedir. Daha çok okul öncesi dönemdeki çocuklarda yaşanan efüzyonlu orta kulak iltihabının belirtileri bazen gözden kaçabilmektedir.
En sık işitme kaybı olarak ortaya çıktığı için;
- Çocuk televizyonu yakından ve yüksek sesle dinleyebilir.
- Çocukta davranış bozukluğu ve içine kapanıklık gibi psikolojik problemler yaşanabilir.
- Çocuk, konuşmaları tekrarlatabilir.
- Okulda başarısızlık gösterebilir.
Ailelerin bu belirtilere dikkat etmesi gerekmektedir. Bu hastalıkta başta geniz eti büyümesi gibi altta yatan risk faktörlerini düzeltmek ve östaki tüpünün fonksiyonlarını normale döndürmek önemlidir. Genellikle 3 aylık takip sonrası düzelme olmayan ve işitme kaybı yaşayan hastalarda cerrahi seçenekler ve kulağa tüp yerleştirilmesi gündeme gelebilmektedir.
Çocuğunuzun kulak akıntısını ihmal etmeyin
Kronik kulak enfeksiyonunda kulak akıntısı tipik bir belirti olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra kulak zarı delinmesi ve genellikle iletim tipi işitme kaybı görülmektedir. Kronik kulak enfeksiyonunda hastalık orta kulağı döşeyen mukozanın ilerisine doğru ilerleyerek komşu dokularda harabiyete ve daha ciddi problemlere neden olabilmektedir. Antibiyotiklerin kullanıldığı ilaç tedavisi, kulak yolunun temizlenmesi ve kulağa uygulanan tedavilerden sonuç alınamazsa cerrahi tedaviler gündeme gelmektedir.
Cerrahi tedavide hastalığın derecesine göre çeşitli ameliyatlar uygulanabilir. Kulak zarında delik olup başka bir rahatsızlığı olmayan hastalarda kulak zarı tamiri ameliyatları yapılmaktadır. Kulak mikroskopunun kullanıldığı bu ameliyatlar genellikle kulak arkası kesi yapılarak gerçekleştirilmektedir.
Normalde kulak içinde bulunmaması gereken derinin orta kulak içinde olması yani kolesteatom varlığında ise cerrahi tedavinin geciktirilmemesi gerekmektedir. Kolesteatom giderek büyüyerek etrafında bulunan tüm komşu dokulara hasar vererek yüz felcinden beyinde hasarlara kadar değişen komplikasyonlara neden olabilmektedir. Dış kulak yolu uygun hastalarda endoskopik yöntemlerle gerçekleştirilebilen operasyonlarda kulak arkası ya da önünden kesi yapılmasına ve hastalığı tedavi etmek için fazla kemik dokusu çıkarılmasına gerek kalmamaktadır.
Endoskopik kulak cerrahisi ile yapılan ameliyatlarda dışardan kesi olmadığı için hastalar daha çabuk iyileşebilir, ağrıları klasik ameliyata göre daha az olur ve herhangi bir yara izi kalmamaktadır.