Hukuk devletinden yanaşma düzenine…

26.05.2019
A+
A-

Hukuk  Devleti, temel insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her eylem ve işlemi hukuka uygun olan, her anlamda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp, yargı denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasa’nın bulunduğunun bilincinde olan devlettir diye tarif edilir.

Devletin hukuka bağlılığının  güvencelerinin sağlanması,  bireysel temel hak ve özgürlüklerin korunması, güçler ayrılığı ilkesi, yasallık ilkesi, hukuk önünde eşitlik, hak arama yollarının açık olması, yönetimi ve kamu görevlilerini (cezai ve hukuki sorumluluk) eylem ve işlemlerinde sorumlu tutmak,  kazanılmış haklara saygı gösterilmesi ve hukukun evrensel ilkelerine itibar edilmesi şeklinde tarif ediliyor.

Açık şefaf denetlenebilir kamu yönetimi, düşünce özgürlüğü teşebbüs hürriyeti mesken dokunulmazlığı ve hukukun üstün olduğu demokratik yapı gerçek anlama hukuk devletidir. Hukukun kişilere hukukî güvenlik sağlayamadığı toplumlarda sosyal, ekonomik ve kültürel gelişme olmaz. Çünkü bu toplumlarda itibar ve servet, hukukî güvenlik olmadığı için, çalışmaya değil, devleti ele geçirmeye bağlı olarak paylaşılır.

Devletin ele geçirilmesi ile itibar ve servet de el değiştirir. İtibar ve servetin yolu çalışmaktan değil, devlete sahip olmaktan geçiyorsa, insanlar mesaisini, sosyal, ekonomik, bilimsel, kültürel, edebî ve sanatsal değerler üretmek için değil, devleti ele geçirmek için veya en azından devleti ele geçirenlere yakın olmak için harcarlar. Böyle toplumlarda en çok üretim yapmış işadamı değil, iktidara en yakın olan işadamı en çok parayı kazanır. Bu toplumlarda bilime en çok katkı yapmış olan bilim adamı değil, iktidara en yakın olan bilim adamı itibar görür. Bu toplumlarda bir üniversitedeki en liyakatli profesör değil, iktidara en yakın olan profesör rektör olur. İnsanların emeğini ve zamanını, ekonomik, bilimsel, kültürel, edebî ve sanatsal değerler üretmek için değil, iktidara yakın olmak için harcadığı bir toplumun kaderi, kaçınılmaz olarak yerinde saymaktır.

Rubil Gökdemir tarafından tanımı yapılan yanaşma düzeni diye tariflendiği sistem ahbap çavuş ilişkisinin kayırmacılığın nepotizmin hakim olduğu sisteme verilmiş bir ad. Bir ülkenin ve milletin sahip olduğu her türlü beşeri ve doğal kaynağını toplumun bütününün yararına kullanabilmesi ve dünyayla rekabet edebilmesi için, hukukun üstünlüğü ve hukuk devletinin güvencesi altında ve tam rekabet şartları içinde verimli çalışan bir ekonominizin bulunması gerekmektedir.

Sivil, milli, demokratik bir anlayışla işleyen bir siyasal sisteminiz ve hukukun üstünlüğüyle güvence altına alınmış sosyal ve ekonomik bir alt yapınız yoksa, o ülkede zenginliğin ve statünün tek kaynağı, çalışmak, üretmek, keşfetmek değilse, “devletin kaynaklarına” yandaşların acımasızca el attığı “yanaşma ve soygun düzeniniz” var demektir. Ehliyet ve liyakatın yerine sadakat kayırma kadrolaşma geçerse öncelikle o ülke geri kalmaya mahkumdur.

Serbest rekabeti ortadan kaldıran bu sistem kokuşmayı dejenrasyonu kaçınılmaz kılar.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.