Yargı Reformu – 3
Son 2 haftadır yargıda yapılması planlanan reform girişimlerini yazıyorum. Haftalarca yazılsa bu konu uzar gider. Çünkü yargı sistemi içerisinde o kadar büyük ve karışık sorunlar var ki…
Yargının üç sacayağı olan, tez, antitez ve sentezi oluşturan hakim, savcı ve avukatların farklı farklı sorunları mevcut. Yargı çalışanlarının sorunları da cabası…
Bunların haricinde de asil olan yani vatandaşın yargıya işi düştüğünde karşılaştığı sorunlar bambaşka.
***
Bu yazımda kısmen sorunu vatandaş açısından değerlendirmeye çalışacağım. Ancak öncesinde yargı reformundaki bazı gelişmeleri belirteyim:
2 Ekim 2019 tarihinde yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile “Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar” çıktı. Bu karar ile aile mahkemeleri, tüketici mahkemeleri ve çocuk mahkemelerinin görev alanına giren davalar ve işler, vesayet davaları ve işleri; bu davalara bağlı kanun yolları; iş uyuşmazlıklarında dava şartı olarak arabuluculuk ile bunlara bağlı ilamlı icra takipleri kapsamında verilen avukatlık hizmetlerinde KDV yüzde 18’den yüzde 8’e indirildi.
Bu kararnameyi kısaca değerlendirmek gerekirse, KDV oranı düşürülen yargı hizmetleri, çok az da olsa reform konusunda kararlı olduğunun gösterilmesi bakımından başlangıç için olumlu bir adım. Ancak sadece bununla yetinilir ve başka dava türlerinde de KDV indirimi olmazsa sadece göstermelik olacaktır. Çünkü vatandaşın yargılama gideri yaptığı asıl kalemler diğer davalara ilişkin…
Vatandaşın yargı reformundan en büyük beklentisi ise davaların hızlı bir şekilde sonuca bağlanması olacaktır. Ülkemizdeki sıradan bir dava bile ortalama bir yıldan fazla sürmektedir. Bu durum; en başta insanları hak arama özgürlüğünden caydırmaya sebep olmaktadır. Ayrıca unutulmamalı ki gecikmiş adalet, adalet değildir!
Gerçi arabuluculuk kurumunun tüm propagandası ve reklamları da bu uzun sürelerin arabuluculuk aracılığıyla bitirilmesine ilişkindi. Yani Adalet Bakanlığı’nın kurumları bile davaların uzun süreceğini kabul etmiş, bunu düzeltmek yerine vatandaşa ‘sen en iyisi dava açma, git karşı tarafla anlaş’ demeye getiriyor.
Aslında 2012 yılında çıkan Hukuk Muhakemeleri Kanunu davaların makul ve kısa sürede sonuçlanabilmesi için çıkarılmıştı. Aslında ilk çıktığında bu etkiyi de oluşturmuştu ancak sonrasında kara düzen devam etti. Aslında çok küçük değişikliklerle davaların daha kısa sürede bitirilmesi sağlanabilir.
Ayrıca ceza davalarının uzun sürmesi, insanların uzun süre ceza tehdidi ile karşı karşıya kalmasına sebep olabiliyor. Yargı reformuyla uzun yargılamaların da önüne geçilmesi, çözülmesi elzem olan bir sorundur.