İmamoğlu’ndan bir ilk: Temel atmama töreni yapacağım!
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İSO Ekim ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada, İstanbul’un muhtelif noktalarında 100’e yakın durmuş, ihalesi yapılmış, ama hiç başlanmamış projeleri teslim aldıklarının bilgisini verdi. “Bunların hepsine bir çözüm buluruz” diyen İmamoğlu, “Bu projeleri harekete geçirmek, hızlandırmak ve bu konuda yeni finansal düzenlemelerle bu projeleri bitirmek durumundayız. Ne yazık ki bir kısmı gereksiz ve anlamsız, bir kısmı da zamansız yapılan projeler. Böyle de bir sıkıntı var. Bu ülkenin parası kolay kazanılmıyor. Hiçbir iş insanı, 2 bin 300 metrede 7 kat kapalı otopark yapmaz. Ben, 1,5 milyar liralık bir projenin, yapılmama kararını veren teknik adamlarıma teşekkür ettim. Evet, yakında açıklayacağız, sizi de davet edeceğiz, belki de ülke literatürüne ilk defa girecek; ilk defa bu şehirde, bu ülkede ‘Temel Atmama Töreni’ yapacağım! Temel atmama töreni! Kalemlerini tek tek anlatacağım size” şeklinde konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “Ekim Ayı Meclis Toplantısı”na katıldı. “Marka Şehir İstanbul’un Kalkınma ve Gelecek Vizyonunda Sanayimizin Yeri ve Önemi” başlıklı toplantıda ilk konuşmayı İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan yaptı. Bahçıvan’ın ardından kürsüye gelen İmamoğlu, “İBB’nin şirketleri, kurum ve kuruluşları, hesap veren kurumlar olmak zorunda olduğunu, denetlenebilir mekanizmalara dönüşmesi gerektiğini biliyoruz. Bu konuda adımlarımızı attık. Şeffaflık ilkesinin mutlak ve mutlak bütün iştiraklerimize ve belediye kurumumuza yerleştireceğiz. Herkes bilecek ki İBB, sizlere aittir, 16 milyon insana aittir. BU anlamda güvenilir kurumlara denetim mekanizmasını oluşturacağımızı, uluslararası deneyime sahip kurumlarla yol alacağımızı da sizlere duyurmak istiyorum” dedi.
“İNSANLARIN GERİ DÖNÜŞLERİNİ ANLATAMAM”
Kentin sosyal ihtiyaçları olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Mega projeler, her seçimde çok konuşulur. Mega proje denince de devasa yapılar, kanallar vesaireler konuşulur. Bunlar, insan hayatını pek de değiştirmez. İnsan hayatını değiştirecek olan, insana yapılacak hizmettir. Bu manada biz, bu kentin çocuklarını çok önemsiyoruz. Bu şehrin çocuklarını eşitlemek niyetindeyiz. ‘Yuvamız İstanbul projesiyle ilgili davetlerimizi yaptık. Birçok kişi, kurum, kuruluş, vakıf katıldılar. Projenin lansmanını yaptık. Sultanbeyli’den Bağcılar’a, Silivri’ye kadar 11 noktada inşaatlara başladık. 1 yıl içinde 150 kreşi, sizlerin de dayanışmasıyla harekete geçireceğiz” şeklinde konuştu. “Bir başka sosyal projemizi de yaklaşık 10 gün önce hayata geçirdik” diyen İmamoğlu, “Ayda 100 bin çocuğa süt dağıttığımız bu kentte, insanların bize geri dönüşlerini, ifadelerini tarif edemem. Bu aynı zamanda başka üreticilerden elde edeceğimiz bu sistemin, başka gıda oluşumlarına bir model oluşturacağının ben şimdiden görüyorum ve bizi ve bu şehri çok huzurlu, çok daha vicdanlı bir kent haline dönüştüreceğinden de hiç şüphem yok” ifadelerini kullandı. “Deprem meselesi, bana göre bu kentin en önemli meselesidir” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“DEPREMİ HER HAFTA HATIRLATACAĞIZ”
“Depremi, sallandığımızda hatırlarız. Eğer bir toplumun hafızası bu anlamda yeteri kadar canlı değilse, sıklıkla unuturuz. 99 depremini hep birlikte yaşadık. 20 yılı nasıl geçirdik? Ne yazık ki iyi geçirmedik. Her yerde, ‘Kafamı kuma sokacak bir başkan değilim’ diyorum her yerde. Yüzleşmeden soruna çare bulunmaz. Bu meseleyi, bir milli mesele haline getirmeden bu soruna çare bulunmaz. Hele hele siyasetin bir parçası yaparsanız hiç bulamazsınız. Ben, bu meselenin tam da göbeğindeki bir kurumun başkanıyım. İBB, bu şehrin bu meselede en öncü aktörüdür. Kurduğu afet merkezlerinden, elindeki teknik imkanlardan, bütün bilgileriyle beraber, en merkezdeki kurumdur. Meselenin en merkezinde olan kurumun da alacağı tedbirler önemlidir. Biz, bu şehri bu konuyla yüzleştireceğiz. Geçtiğimiz belediye meclisinde yüzleştirdik. 1 saat anlattık, deprem sunumu yaptık. Hazırlıklarının sonuna geldiğimiz bir ‘Deprem Konseyi’ kuruyoruz. Konseyde herkes olacak. Kasım ayında büyük bir deprem çalıştayı yapıyoruz. Konseyde, yurt dışından çok değerli ve bilgili kimseler de var. Depreme dönük İstanbul’un durumunu, olası bir depreme kadar alınacak olası tedbirler, afet anı ve afet sonrasıyla ilgili süreçleri tarifleyeceğimiz bir çalıştay yapacağız. Elimizde birçok veriler var. Siz, bir şehirde 50 bin yapının çok ağır hasarlı ya da çok hasarlı binaya dönüşeceğini ifade edip, büyük bir depremle 12-13 bin can kaybı derseniz, insanları aldatırsınız. Hem 50 bin yapıya güvenmeyeceksiniz hem de 12-13 bin can kaybı diyeceksiniz. Onun için çok hızlı hareket etmeliyiz. Dönüp, Yaradan’a dua etmeliyiz; ‘Allah’ım bu depremi, bu şehre geç ver’ diyerek, her günümüz aktif bir şekilde, depremi hatırlayarak ve depremle ilgili çözüm bularak hareket etmeliyiz. Bu manada, herkesin konuşması, herkesin fikir yürütmesi ve birlikte hareket etme konusunda da kaygılarını, ön yargılarını bir kenara itip, aynı masada çalışma edebiyle, ahlakıyla, tutarlılığıyla hareket etmek zorundayız. ‘Sadece önümüzdeki yılın bütçesine 1 milyar liranın üzerinde depreme dönük bir bütçe kalemi oluşturun’ dedim. Bu bile düşük bir rakam. Bizden önceki yönetimin, ‘Unutan’ şekliyle hareket ettiği bir anlayışla biz hareket etmeyeceğiz. Her hafta bu işi hatırlatacağız. Bir sabah kalktığınızda, biz bu şehri sözlerimizle bir sallayacağız. Sizi bir kendinize getireceğiz. Ondan sonra tekrar depremi size hatırlatıp, o haftaki sorumluluklarınızın bir parçasına depremi not etmenizi sağlayacağız. Kentsel dönüşümü, rantsal dönüşüme değil, insanları güvenli yapılara sahip olma metoduna bu şehri kavuşturacağız. Bu konuda samimi, kararlı, oy hesabı yapmadan, hiçbir siyasi malzeme yapmadan, kararlı adımlar atacağımızı sizlere duyurmak istiyorum.”
“BU ŞEHRİN AKTÖRLERİNİN ETKİLİ OLMASINI İSTİYORUZ”
İstanbul’un kurumları, kuruluşları ve paydaşlarıyla rahatlıkla yönetileceğini kaydeden İmamoğlu, “Kurumlarıımız içinde bu ülkeyi yönetecek onlarca kadro çıkar. Seçilmiş insanların birtakım kurumlara, kişilere, müdahale değil, yardımcı olma ve bir arada üretebilme, demokrasiyi güçlendirme çabasını göstermek zorunda olduğunu belirtmek isterim. Türkiye’de, şehirlerde yaşayan insanların oranı yüzde 80’i aşmış durumda. Ne yazık ki kırsalda insan kalmamış. Dolayısıyla birçok çözümü şehirlerde üreteceğiz. Bunun tek yolu var: Yerel yönetimi güçlendirmek. Biz, bu şehrin kararlarının alınmasında, bu şehrin aktörlerinin etkili olmasını istiyoruz. Geceden sabaha bu şehre bir plan yönlendirmesi… Bir bakıyorsunuz İBB önüne bir bina dikiliyor. Bu mümkün mü? Mümkün. Niye? İBB’den habersiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin 4 kurumu, İstanbul’un herhangi bir noktasında imar planı yapabilir, hatta bir binaya ruhsat bile verebilir. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Buna son vermek zorundayız. Böyle bir şey olamaz. Kimse buna rıza gelmez. Düşünsenize; Ankara’daki bir bürokrat, oturacak, bazen siyasi, bazen kişisel bir egoyla, bazen mesleki bir egoyla İstanbul’un herhangi bir noktasıyla ilgili karar verecek. Ben, şehrin, sanayi ve üretimle entegre, sanayiyle bir arada üreten ama aynı zamanda yaşayan, çevreci ve duyarlı bir üretim mekanizmasının kurulmasından yana olan birisiyim” şeklinde konuştu.
“İSTANBUL’UN 1/100.000’LİK PLANI BİR OFİSTE ÇALIŞILIYOR”
İmamoğlu, konuşmasında bazı sorulara yer vererek, İstanbul’la ilgili ilginç bilgiler paylaştı:
“Sanayiyle ilgili bir şehrin çevre planını oluştururken ve bu mekanizmanın varlığını ortaya koyarken, kiminle karar alırsınız? Elbette ki sanayicilerle konuşacaksınız. Ne düşünüyorlar? Ne istiyorlar? Nasıl bir şey hayal ediyorlar? Bunu sizinle kolaylaştırmak aslında neyi sağlıyor? Bir yöneticinin aslında o kenti yönetmekte bir nevi işini kolaylaştırıyor. İstanbul’da 1/100.000’lin plan, yaklaşık 2-2,5 yıldır bir ofiste çalışılıyor. Sanayicinin bundan haberi var mı? 100.000’lik plan bitmek üzere. Bu konuda bir ofis çalışıyor ve bir kenti yöneten Ekrem İmamoğlu olarak benim bundan haberim yok! Bu şehir, planları kamuya açık çizer. Şehir bilecek. Bir şirketle bu tasarlanmaz. Bu işi, İBB’nin mekanizması tasarlar. Bu şehir, 20 yıl önce de 100.000’lik plan çalıştı. Çöpe gitti. Şehri alabora eden mekanizmaları sayabilirim size. Biz, bu talihsizliği bu kente yaşattırmamak için elimizden gelen gayreti gösterip, demokratik ve hukuki mücadelemizi vereceğiz. Kararlıyız. Her noktayı insanlarımıza anlatacağız. Bir kişini karar verdiği, bir kişinin iradesine taktirde bulunduğu bir kent değil, bu şehrin 16 milyon insanının iradesinin karşılık bulduğu bir kenti var etmek istiyoruz. Ben, bu şehrin zeki, çevik ve ahlaklı 16 milyon insanına güveniyorum. Tek başına hiç kimsenin bir ifade etmediğini de hepimiz biliyoruz.”
“BU ÜLKENİN PARASI KOLAY KAZANILMIYOR”
İmamoğlu, yaklaşık 40 dakika süren konuşmasının sonunda, Türkiye’de ve İstanbul’da bir ilki gerçekleştireceğini, şu sözlerle dile getirdi:
“İstanbul’un muhtelif noktalarında 100’e yakın durmuş, ihalesi yapılmış ama hiç başlanmamış projeleri teslim aldık. Bunların hepsine bir çözüm buluruz. Bu projeleri harekete geçirmek, hızlandırmak ve bu konuda yeni finansal düzenlemelerle bu projeleri bitirmek durumundayız. Ne yazık ki bir kısmı gereksiz ve anlamsız, bir kısmı da zamansız yapılan projeler. Böyle de bir sıkıntı var. Bu ülkenin parası kolay kazanılmıyor. Hiçbir iş insanı, 2 bin 300 metrede 7 kat kapalı otopark yapmaz. Ben, 1,5 milyar liralık bir projenin, yapılmama kararını veren teknik adamlarıma teşekkür ettim. Evet, yakında açıklayacağız, sizi de davet edeceğiz, belki de ülke literatürüne ilk defa girecek; ilk defa bu şehirde, bu ülkede ‘Temel Atmama Töreni’ yapacağım! Temel atmama töreni! Kalemlerini tek tek anlatacağım size. Üzülüyorum. Tasarrufla, israfı engelleyerek, bu şehrin gerçek ihtiyaçlarını karşılayarak, çok güzel şeyler yapılacağını bu kente ispat edeceğiz.”