Meme kanserinde en büyük riski obezite oluşturuyor
Uludağ Üniversitesi ve Pittsburgh Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen 6. Uludağ Tıbbi Onkoloji Sempozyumu tamamlandı. Merinos Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sempozyumda farklı ülkelerden ve farklı üniversitelerden yaklaşık 50 akademisyen bildiri sunumunda bulundu.
Sempozyum kapsamında düzenlenen ‘Meme Kanserinde Risk Faktörleri ve Erken Tanı’ oturumuna Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Koordinatörü Prof. Dr. Gökhan Demir, Bursa İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Dr. Esma Kuzhan ve Pittsburgh Üniversitesi’nden Genetik Kanser Danışmanı Dr. Shenin A. Dettwyler konuşmacı olarak katıldı.
ÇEVRESEL FAKTÖRLERİ DÜZENLEYEREK RİSKLERİ AZALTMAK MÜMKÜN
Oturumda konuşan Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Koordinatörü Prof. Dr. Gökhan Demir, Meme kanserinin Türkiye için çok önemli bir sağlık problemi olduğunu dile getirdi.
Problemin her geçen gün giderek büyüdüğüne işaret eden Prof. Dr. Gökhan Demir; “Çünkü meme kanseri sıklığı Türkiye’de artıyor. Biliyoruz ki meme kanserlerinde yüzde 20-25 oranında meme kanseri oluşumunu çevresel faktörleri düzenleyerek riski azaltabiliriz. Düzenleyebileceğimiz çevresel faktörler içinde Türkiye’nin sağlık sorunu haline gelen obezite var. Eğer biz aşırı kilodan uzak durursak, gençlerimizi aşırı kilodan uzak tutarsak, menopozal dönemde hanımların aşırı kilo almamasını sağlayabilirsek özellikle Body Mass Endeks (BMI) dediğimiz vücudun yağ oranını 30’un altına indirebilirsek kanser oluşum riskini yüzde 20-25 oranında azaltabiliyoruz. Düzenli egzersiz yapmak meme kanseri riskini azaltıyor. Meme kanserli hastalarda da hastalığın tekrarlama riskini azaltıyor. Onun için düzenli egzersiz yapılmalı. Buradaki kasıt her gün 30-40 dakika tempolu yürüyüş, haftada 2 gün daha yoğun bir spor aktivitesi yapmaktır. Sigara ve alkolden uzak durursak meme kanseri riskini azaltabiliriz. Özellikle kadınlarda günde 2 duble ve daha fazla alkol tüketiminin meme kanseri riskini arttırdığı yönünde araştırmalar var. Kimyasallardan uzak durursak, doğum kontrol haplarını uzun yıllar kullanmazsak meme kanseri riskini azaltabiliyoruz” dedi.
MEME KANSERİ TÜRKİYE’DE BİR NUMARA
Türkiye’de kadınlarda birinci sırada görülen kanser türünün meme kanseri olduğunun altını çizen Prof. Dr. Demir, kilo kontrolü ve egzersiz dışında diyet yapılmasının kanserle mücadele konusunda ciddi bir önem taşıdığını kaydetti. Akdeniz diyeti önerisinde bulunan Demir; “Bol bol sebze, meyve, salata, zeytinyağlı yiyecekler ve balık yersek yağı ve tuzu az tüketirsek meme kanseri riskini azaltıyoruz. Ama bir takım şehir efsaneleri de var ki bizim aşırı derecede korkmamıza yol açıyor. Örneğin elektromanyetik alan meme kanseri riskini arttırmıyor. Yüksek gerilim hattının çevresinde oturan hastalar yada baz istasyonlarının çevresinde oturanlar meme kanseri olduklarında bunları suçlarlar. Böyle bir bilgi yok elimizde. Saç boyaları meme kanseri riskini çok sık uygulanmadıkları sürece arttırmıyor. Özellikle kodekse uygun boyalar bu riski arttırmıyor. Ayrıca yapılan düşükler, yapılan jinekolojik operasyonlarda meme kanseri riskini arttırmıyor. Bütün bunları altını çizerek söylemek gerek” diye konuştu.
40 YAŞ ÜZERİ KADINLAR TEHLİKE TAŞIMASALAR BİLE TARAMA YAPTIRSIN
Meme kanserinin hanımlarda menopoz sonrası her yaşta olabileceği uyarısında bulunan Prof. Dr. Gökhan Demir; “Bu sıklığın arttığı yaşlar Avrupa ülkelerinde 60-70 yaş üzeridir. Türkiye’de ise bu 10 yıl daha erkendir. Türkiye menopoz öncesi meme kanseri sıklığı açısından da batıdan yüzde 10 daha sık görülen bir ülkedir. Türkiye’de de yurt dışında da erkek meme kanseri tüm meme kanserlerinin yüzde 1’ini oluşturur. Ve genellikle genetik birtakım sendromlarla alakalıdır. BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları gibi örnek verilebilir. Ama bunlar da etkin olarak tedavi edilebilen hastalıklar. Erkek meme kanserinde Türkiye’deki sıklıkla batı sıklığı arasında bir fark yok. Erken tanı meme kanserinde çok önemli. Erken tanının ilk unsuru da gerekli taramaların yapılması. Meme kanseri tarama programlarıyla erken yakalandığı takdirde tam olarak şifa bulunabilen bir hastalıktır. Onun için ailesinde hiç meme kanseri olmayan, kendinde hiç risk olmayan kadınlarında 40 yaşından itibaren düzenli mamografik taramalarını yaptırmaları lazım ki hiçbir şikâyete yol açmadan meme kanseri erken dönemde teşhis edilebilsin” şeklinde konuştu.