Hasta ve İktidarda – II

27.12.2019
A+
A-

Dünya yaşanabilir bir ortamda iken bile “kibir” kavramı tüm toplumun başına sorun yumağı olmuştur. İnsanoğlu günümüze dek bu sorunu aşamamıştır, aşamaz gibi de görünmektedir. Kibir kavramı Antik Yunan’da gurur ve kendine güvenle dolu, iktidar sahibi bir kişinin başkalarını aşağılaması sonucu ortaya çıkmasıdır. Bu durum ihtiras hükümranlığına kadar varmıştır. O, çağın kibirli davranışlar sergileyen kahramanları kendilerini hep üstün görerek halk nezdinde tanrısal bir değer elde ederek sömürmenin yollarını kısa yoldan elde etmişlerdir.

İngiltere eski Sağlık ve Dışişleri Bakanı David Owen’e göre kibirlilik bir irade kaybıdır. Başarıları neticesinde kendine aşırı güven geliştiren, inandıklarının aksini savunan, her türlü tavsiyeyi görmezden gelen hatta hiçbir tavsiyeyi dikkate almayacak kadar ileri giden ve gerçekleri çarpıtarak yorumlamaya başlayan liderlerin kariyerlerinde bu yaygın bir şekilde görülür. Devletin başında kalma süresi uzadıkça kibirsel davranışlar da artar…

Kısaca bu davranışlardan bazıları;

1) Dünyayı hükmedebilecekleri ve zafer peşinde koşacakları bir yer olarak görmeleri.

2) Yaptıkları işi ilahi bir işle aynı kefeye koyma ve üstün görme eğilimi.

3) Kendi hükümlerinin doğruluğuna olan aşırı güven ve başkalarının tavsiye ve eleştirilerine değer vermemeleri, hesap verme zorunluluğundan muaf olduğuna inanma.

4) Huzursuzluk, umursamaz ve fevri olmaları.

5) Gerçekle bağlarının kopması, giderek yalnızlaşma.

6)  Dayatma eğilimi ve fikir değiştirmedeki geri kafalılık.

7) İradesizlik belirtileri.

Liderin kendine olan aşırı güveni yüzünden uygulanması gereken politikanın saçma ve tutarsız yönlerini görmezden gelmesiyle birlikte işler ters gitmeye başlar. Kibir Sendromu hastalığı, tarih boyunca iktidarda uzun süre kalan liderlerde çok sık görülmüştür. İlginç olan konu, bu liderlerin iktidardan düştükten sonra bu hastalıktan kurtulmuş olmalarıdır. Ama geçmişteki yaptığı uygulamalarla ülkelerine ve de tüm insanlığa verdiği hasarların çok olması düşündürücüdür. Hitler, Blair, Thatcher, W.Bush,  Wilson, Musollini gibi liderlerin tüm insanlığa verdiği acılar, hüsranlar düşünüldüğünde o liderlere oy veren insanların sorumluluğu kat be kat artmaktadır. Bu hastalığın yenilmesinde demokrasinin tüm unsurlarının (Adalet, Hukuk, İnsan Hakları vb.) geçerli ve uygulanabilir olmasına bağlıdır. Demokrasinin sadece kâğıt üzerinde geçerli olduğu ülkelerde Kibir Sendromunun tehlikeli ve yıkıcı sonuçları kaçınılmazdır.

Kısaca özetlendiğinde Kibir Sendromu felaketinin belli başlı en önemli verileri; aşırı kendine güven + tatminsizlik + ayrıntılara dikkat etmemedir. Bu belirtilere sahip liderler halkının gözünde kahraman olabilir ama iktidarda kalma sürelerinin kanunlar çerçevesinde uzun olmaması gereklidir. ABD başkanlarının görev süresi maksimum 8 yıldır. Bu tüm bilgiler ışığı altında şu sonucu bilimsel açıdan çıkarabiliriz. Liderler ne kadar çok süre iktidarda kalır iseler, Kibir Sendromunun tuzağına da o kadar çok düşebilirler. İktidarda olmanın nimetlerinden sınırsızca ve sorumsuzca kendileri, yakınları ve ona bağlı belli bir kesimin nemalanması onların iktidarda uzun süre kalabilmek adına yasal yolları zorlayarak demokratik tüm kurum ve kurallarını yıkarak kullanmaları masumane ve ahlaki değildir. Liderler, zaman içerisinde “İKTİDAR ve KİBİR SARHOŞLUĞU” ikilemi içerisinde kendi seçmenlerini bile hayrete düşürecek örnekler sergilerler. İşte burada bu seçmenler akıl ve de vicdanlarını kullanabilme erdemine sahip iseler, ülke ve insanlık adına kötü gidişe son verebilirler.

Kibirli ve beceriksiz liderler, muhalif ve kendi seçmenlerine verdiği zararın farkında iseler bile sırf kişisel çıkarları uğruna tüm halka bir maliyet çıkaracakları aşikârdır. Bu liderler hasta olduklarını kabul etmedikleri gibi çevreleri de aynı duygu çemberi içerisindedir. Ama bir gerçek vardır ki Kibir Sendromuna sahip liderlerin iktidardan düşüşleri de geldikleri yöntem gibi ani ve sert olmuştur. Savaşlar, göçler ve ekonomik krizler Kibir Sendromuna yakalanan ve bunu kullanan liderlerin doğurduğu sonuçlardan bazılarıdır.

Yazımı Ankara Gazi Lisesi’nden kadim arkadaşım, Semra Nuzumlaer Gürel’in güzel bir bilgi paylaşımı “Tek Akıldan Yönetilmek”  ile noktalamak istiyorum; Dünyamızın daha refah, huzur ve barış içinde yaşaması; için elbette tek akıldan yönetilmemektir…

YORUMLAR

  1. LEVENT KARAOĞULLARI dedi ki:

    Tebrikler, elinize sağlık..

  2. Tansel Saylı dedi ki:

    Levent Kardeşim. .. teşekkürler. ..

  3. İdris SEVER dedi ki:

    Elinize sağlık. Harika bir yazı!

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      İdris Kardesim; Kibir sendromuna kapılmamış bir toplum düzeninde yaşamak isterim…

  4. Tansel Saylı dedi ki:

    İdris Kardesim; Kibir sendromuna kapılmamış bir toplum düzeninde yaşamak isterim…

  5. Metin dedi ki:

    Tşk elinize sağlık..