Tarihten bir ders
Bugünkü Almanya birliğinin kurucusu, 360 prens ve derebeylikleri milli devlet haline getirmiş olan ve Büyük Frederik’ten söz etmek istedim.
Babası Prusya Kralı Birinci Frederik Giyyom, oğlunu askeri okula verir.
Fakat babasına mektup yazarak okuldan kaçar. 14 yaşında mektubunda der ki,
“Evvela kafamın içini siyaset, edebiyat, tarih, güzel sanatlar ile doldurayım.
Çünkü savaş ilahı Mars bile bunlarsız zafer olmaz demiştir.’’
Yirmi sekiz yaşında babasının yerine geçer.
Fransız bilginlerini sarayına davet eder.
Volter ve Jan Jak Russo’yu sarayının daimi misafiri yapmıştır.
***
Ülkesinde adaleti tesis ettiği için, Büyük Frederik olarak tarihe geçmiştir. Vatandaşlarının kalbini öylesine kazanmıştır ki, 45 yıl süren saltanatının sonunda öldüğü zaman bir köylü mezarı başında söyle bağırmış:
“Peki, söyle bakalım; bizi yalnız bırakacaktın da neden dünyaya geldin.”
Frederik, bir vatandaşın bahçesinin bir kısmını yol genişletmek için almaya karar verir. Parası da verilir, ‘kralın kararı’ derler. Adam, ‘’Siz krala söyleyiniz. O’nun kararlarının üzerinde adalet ve bu adaleti tatbik edecek Berlin’de hakimler var.” diyebilmiş.
İhtiyarlığı zamanında kıyafetini değiştirmeden halkın arasında gezer, oturur, sohbet eder, alacağı kararları halka söyler ve beraber karar verirmiş.
Bu hareketlerini beğenmeyen Bavyera Kralı Lui’ye yazdığı mektupta; “…İcap ettiği zaman kanlarını istediğimiz bu insanların muhtaç olduğumuz asıl varlıkları, kalpleridir. Bunu düşünmek hem vefa, hem akıl icabıdır.” der.
Büyük Frederik’in, büyük işler yapmaya karar veren krallara tavsiyesini, ben de günümüzün muktedirlerine duyurmayı bir görev bildim:
“Dini inanışlara saygı,
Adil mahkemeler,
Dengeli vergi,
Söz ve matbuat hürriyeti,
Halk için kültür seferberliği,
Çalışma sahaları ve özgürlük,
Asayiş ve mümkün olduğu kadar barış,
Kral, bu beşeri hakların adil mizanıdır.’’
***
Kralının hayatını derinden incelemiş olan Goethe, tarihin kendisine Büyük Frederik’ten ilham alarak milletinden şu dilekte bulunur:
“Yurdumun anaları, vatan ve dünya için böyle evlatlar yetiştirmeye gayret edin. Bunlar ötekilerin kefaretidir.
Yoksa cihan uzun, devirler böylelerinden mahrum kalırsa yıkılır.’’
***
Merhum Cemal Kutay’ın 1969 tarihli sohbetler eserinden özetledim.
Almanya’nın, Avrupa’nın en güçlü devleti olarak nasıl yükseldiğini ve gücünün bugün de artarak devam ettiğini anlayabilirsek, inanıyorum ki, millet olarak dilde, fikirde, iş yaşamında düsturuyla da dünyanın süper güçlü bir devleti olarak insanlığın hamisi oluruz. Bunu başarabilecek insan ve tarih kültürüne sahibiz. Yeter ki, bizler Büyük Frederek’i değil, Atatürk’ü anlayalım ve anlatmasını bilelim.