Cennet cennet dedikleri…

’70 huri’ diye söze başlıyor yobaz.

Bir heyecan dalgası titretiyor tüm bedenini.

Ağzının suyu akıyor konuşurken.

Siyah sakalını sıvazlarken ‘100 erkek gücü’ diye devam ediyor.

Yana kaymış takkesini şöyle bir düzeltip, ‘hiç yumuşamayan tenasül organı’ diye sürdürüyor sözlerini.

Gözlerini kapatıyor ve bir süre öylece kalıyor.

Eminim o anlarda kendini 70 huri ile çevrilmiş, altından ırmaklar akan bir köşkte hayal ediyor.

***

Yüzyıllar öncesinden sesleniyor Yunus…

“Cennet cennet dedikleri,

Birkaç köşkle, bir kaç huri.

İsteyene ver onları.

Bana seni gerek seni…”

***

Ama duymuyor yobaz.

Ya da işine gelmiyor duymak .

O nedenle duymamış gibi yapıyor.

Onun aklı halen 70 huride.

***

Yüzyıllar öncesinden Yunus’un edebi bir dille söylediği şeyi biraz açalım mı?

Cennete giden bir erkeğin günlüğünü okuma fırsatımız olsa, “Grinin Elli Tonu” isimli beş para etmez erotik romandan bir farkı olmazdı herhalde.

Size de tuhaf  gelmiyor mu?

Kutsal bir dinin cennet ile müjdelenen erkeklerine vadettiği en kıymetli şeyin sınırsız cinsellik olması.

Bir gün, üç gün, beş gün tamam…

Ya sonra?

Bal yiyen baldan usanır be kardeşim…

Yani uğruna bu dünyanın sayısız nimetlerinden vazgeçtiğimiz cennet topu topu bu mu?

Örneğin, cennette 70 huri ile ödüllendirilen bu yobaz, Thomas Edison’un daha bu dünyada iken ampulü keşfettikten sonra duyduğu  hazzı tadabilecek mi?

Hiç sanmam…

Ya da Mimar Sinan’ın Selimiye Camii’nin bitmiş haline bakarken yaşadığı hazzı?

Sana ait olan bir şiirin yüzyıllar boyunca, kuşaktan kuşağa okunacak  olması kaç huriye karşılık gelir?

Ya da keşfettiğin bir aşının milyonlarca çocuğun hayatını kurtaracak olması kaç huri eder?

Düşünüyorum da;

70 huri yerine, 70 farklı dili konuşabilme kabiliyeti;

100 erkek gücü yerine, dünyanın ünlü ressamlarının 100 katı kabiliyet;

Ya da dünyanın yazılmış tüm kitaplarını okuyabilme imkanı çok mu elitist vaatler olurdu acaba?

Veya bu vaatler bizim yobazı ne kadar cezbederdi?

***

Şimdi bir başka yobaz çıkmış, bir tuğlaya cennette bir ev vadediyor.

İktidarımızın betona dayalı kalkınma politikalarına çok uygun bir vaat aslında.

Ülkedeki konut stoğu bir türlü eritilemeyince,

Suriyeliler için güvenli bölgede yapılacak, çevresinde 100-150 metrekare bahçesi olan, 250-300 metrekare evler de gündemden düşünce, “cennette ev” vaadi çok mantıklı değil mi sizce de?