Bu iktidar da cidden pahalı!
Gerçekten de kamudaki israf, uçuk kaçık yolcu, geçiş, hasta garantili sözleşmeler, yanlış iç ve dış politikalar sonucunda ciddi “maliyetlere” maruz kalıyoruz.
Çözüm sürecine gidilip güçlendirilen PKK ve her imkanın-imtiyazın tanındığı -Meclis bombalayan- FETÖ’yü bir kenara koyalım.
Yalnızca Suriye politikasını çok sade bir şekilde ele alalım;
Amaç; 1974’teki gibi ulusal çıkar sağlamak için uluslararası denge kurup yola devam etmekti.
Yani ülkenin güneyinden gelen tehlikeleri bertaraf edip, kurulmak istenen petrol yolunu kapatmaktı. Ancak arada şöyle çok PAHALI bir fark var.
1974 Kıbrıs Fatihi Ecevit ve sonrası hükümetlerin 24 ABD üssünün 20’sini kapatarak, haşhaş ekerek 0 (sıfır) dolara yaptığını, bu iktidar 100 milyar dolara yaptı. (Sığınmacılar, ÖSO maliyeti, S-400 vs.)
100 milyar dolar harcadı da ne oldu?
Ecevit zaferi elde etti ve Türkiye’nin Batı’ya karşı en büyük kozu olan KKTC’yi kurdu.
AKP iktidarı ise, davul ve zurna ile lahmacun yedirerek, Suriye’ye geçişine izin verdiği YPG’liler ile savaştı.
Haa bir de “türbe kaçırdı.”
Bu devlet 1974’te öyle bir devletti ki, harekat sonrası 36 saat ateşkes isteyen ABD’ye, adeta “İŞİNE BAK CONİ” dedi ve reddetti
Neden?
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti, başladığı işi yarım bırakmak istemedi.
Aynı durumda olan bu hükümet ise Rusya’nın ateşkes davetine koşa koşa tam takım gitti ve ne yazık ki tavizleri vererek döndü.
Demek ki mesele; “LAF” değil. Mesele İCRAAT. İcraattan kastım da ASFALT, BETON icraatı değil, DEVLET GİBİ DEVLET OLABİLME icraatıdır.
Peki bu pahalıya kaçan iktidar, yazdığımız ve yazmadığımız hataların hepsini neden yapıyor biliyor musunuz?
Çünkü hesap soran yok! Çünkü ekonomik olarak kritik noktaları telafi edebiliyor. Telafi noktası ise belli; vatandaş.
Şöyle izah edeyim,
Diyorlar ki; ölsek de bitsek de vatandaşın vergisi 1-2 yılda bizi ayağa kaldırır. Çünkü bu gariban vatandaşın sırtında eşek yükü gibi vergi yükü var. Nedeni ise ülke vergisinin %80’i orta ve alt düzey vatandaşlardan karşılanıyor. Yandaş zenginler ise borç sildiriyor.
Eğer vergide adalet olsa, sıkıntıda canı yananlar büyükler olsa, harcamalar denetlenebilse, işlevli bir Sayıştay ve bağımsız mahkemeler olsa böyle hatalar olur mu?
Elbette olmaz.
Zaten bu nedenle;
– Harcamalar denetlenemiyor,
– Sayıştay yetkisiz hale getiriliyor,
– Hukuk baskı altına alınıyor,
– Meclis asli görevini yapamıyor…
***
Bu sınırsızlık da onlara hata yapma özgürlüğü tanıyor. Keza yapılan hata vatandaşa yüklenen vergilerle telafi ediliyor.
Peki sonuç;
Sıkıntıyı çeken kim?
Vatandaş.
Vergiyi ödeyen kim?
Yoksul.
Borcu sıfırlanan kim?
Yandaş.
Geleceği karartılan kim?
Türk Milleti!
Nihayetinde, geçmiş olsun Türkiye…
***
ÖNEMLİ DİPNOT:
1- Maliyetlere harekatları eklemedim çünkü ikisinde de yapıldı.
2- ‘1974’te petrol kuyruğu oldu’ demeyin, 2019’da DOMATES-SALATALIK kuyruğu bile oldu. (Bakınız, tanzim satış kuyrukları)