Adalet, Yukarı Marmaracık’tan yana… Peki BUSKİ?
Selam tüm okuyuculara, adaletin sözde değil, özde olması gerektiğine inanan tüm vicdanlı yüreklere…
Temmuz ayından beri her gelişmesini birebir takip ettiğimiz ve yayınladığımız bir haber var ki, artık yazı dizisi hatta bu gidişle yıllarca devam eden TV dizilerine dönecek gibi görünen Yukarı Marmaracık haberi…
İlk yayınımızdan kısa bir hatırlatma yapalım:
Yenişehir’e bağlı binlerce yıl geçmişe sahip bu köyümüz 1970’lerde Köykent Projesi kapsamında ve heyelan olasılığı sebebiyle 3 kilometre aşağıya yerleştiriliyor. Köy sakinlerinin bir kısmı yeni yerlerinde ikamet etmeye başlarken, büyük bir kısmı ise eski köylerindeki yerlerini yurtlarını bırakarak çalışmak için şehre göç ediyor. Eski köy dediğimiz Yukarı Marmaracık köyü ise mera alanı olarak kullanılıyor. 20 yıl sonra bu köydeki araziler satışa çıkarılıyor. Geneli emekli olan insanlarımız tarafından tüm resmî prosedürler dahilinde satın alınıyor. Bunun yanında bir kısmı ise hala tapusu kendilerine ait olan, yıllar önce göç eden köyün eski ahalisi… Bu insanlarımızda babadan kalma evlerine gelerek tamir edip yerleşiyor. Bahçeler tekrar ekiliyor, ağaçlar dikiliyor ve köy; kimisi doktor, kimisi işçi, kimisi öğretmen, kimi ise esnaf olan ama emekli olmuş vatandaşlarımızdan oluşan küçük bir emekliler köyü haline geliyor.
Köye ilk gittiğimizde kendimi yüzyıllar öncesinde bir zaman diliminde hissetmiştim. Tarihi camisi karşısında kilise kalıntıları eski değirmen ve yüzyıllık belki daha önce yapılmış evler ve tarihi çeşme…
Hah işte meselenin özü de aslında bu çeşmeden başlıyor. 20-25 yıldan beri buraya yerleşen bu insanların tek su kaynağı bu çeşme… Köye elektrik yıllardır tüm çabalarına rağmen verilmemiş. Neyse demişler, güneş enerjisinden kısıtlı imkanlarla bir şekilde elde etmeye çalışmışlar. Köy yolu deseniz hala yüzyıl öncesinden kalma toprak yol, köye gittiğinizde tozu toprağa katarak ancak varabiliyorsunuz. Bunun için de çok çabalamışlar, ricada bulunmuşlar ama yine oralı olan olmamış yine de eyvallah demişler.
Hatta su, evet yaşam kaynağı olan suyu bağlayın bari demişler, ama maalesef… Yine tamam deyip köyün tek su kaynağı olan köy çeşmesinden taşıma su ile hayatlarını idame etmişler. Fakat geçen yıl bir gece geç saatlerde, üstelik bayram arefesinde BUSKİ ekiplerinden geldiğini söyleyen bir kaç kişi bu çeşmeyi de mühürlemiş…
Yani Yukarı Marmaracık’ı haber yapan; yıllardır çektikleri mağduriyet ve mahrumiyet değil kabullendikleri ve razı oldukları tek dalları, köyün tek çeşmesinin de ellerinden alınmasıydı.
Köylüler bunun sebebini Aşağı Marmaracık köyünün muhtarının siyasi tepkisi olarak görüyordu. Çünkü son seçimlerde Yukarı Marmaracık köyünden gelen oyların CHP olduğunu düşünerek bu köye bir tepkiydi, çoğuna göre… Fakat şunu da ilave ediyorlardı. ‘Halbuki farklı siyasi düşünceden oluşan bir karmayız biz’ diyorlardı, kaldı ki öyle olsa dahi, ”Biz yıllardır tüm vatandaşlık görevlerimizi yapmış, vergimizi veren insanlarız ve sadece hak ettiğimiz hizmetleri almak istiyoruz o kadar” diyorlardı.
Aylarca süren mahkemeler, bilirkişi raporları vs. sonucu şubat ayında mahkemenin verdiği kararla köylümüzün yüzü gülmüştü, tabi bizim de…
Kararda:
Köylünün Avukatı Güner Aklan; 3. İdare Mahkemesi 2020/721 Esas No’lu kararla suyun tamamının Yukarı Marmaracık’a verildiğini belirterek, ”Alınan Karar ile; içme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyaçlarının her türlü yeraltı ve yer üstü kaynaklarından sağlanması ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için kaynaklardan abonelere ulaşıncaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak ve bu kaynaklarda suların kaybına veya azalmasına yol açacak tesis kurulmasını ve bu tür faaliyetlerde bulunulmasını önlemek, bu konuda her türlü teknik, idari ve hukuki tedbiri almak davalı idarenin görev ve yetkileri arasında yer almakta olup içme suyu kapıtajına müdahale edilmemesi için kapıtaj kapağının kilit altına alınması ve kapağın açılmaması amacıyla kaynak yapılması, kanun ile kendisine verilen bu görev ve yetkilerin ifası kapsamında davalı idarece yapılan görevlendirme ve talimatlar çerçevesinde gerçekleştirilmiş olduğundan, idari işlem olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.Buna göre davalı idarenin; içme, kullanma suyu ihtiyaçlarının her türlü yeraltı ve yer üstü kaynaklarından sağlanması ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması görev ve yetkisi kapsamında davacıların içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarını yeraltı ve yer üstü kaynaklarından sağlanması ve dağıtılması yönünde gerekli tesis ve projesini yapması gerekirken, davacıların su ihtiyaçlarını karşıladıkları içme suyu kapıtajına müdahale edilmemesi için kapıtaj kapağının kilit altına alınması, kapağın açılmaması amacıyla kaynak yapılması şeklinde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”
Evet bu kararla köyümüz suyuna kavuşacaktı artık… 24 Şubat’taki köşe yazımda, ”Yukarı Marmaracıkta adalet ve sevindiren karar” başlığıyla verilen bu adil kararın detaylarını yazmış ve takipçisi olacağımızı da belirtmiştik.
Fakat…
Yukarı Marmaracık’ta mahkemenin, “Su’ya Dokunamazsın” kararına rağmen BUSKİ bir operasyon yaptı. Mahkeme şubat ayında “Su kaynağının kesilmesini ve bu kaynaktan farklı bir yere su götürülmesini” kesin bir dil kullanarak durdurmuş olmasına rağmen; 30 Mart akşamı ile 2 Nisan akşamı tarihleri arasında BUSKİ yetkilileri köye ekip göndererek tarihi köy çeşmesi civarında kazı işlemlerinin startını verdi.
Toplam 2 kepçe ile 8 resmi araçla birlikte 22 teknik elemanını bölgeye gönderen BUSKİ; mahkeme kararına rağmen suyu 2,6 kilometre uzaklıktaki Yenişehir-Bursa Karayolu üzerinde 420 hanelik Marmaracık köyüne kadastro yolu üzerinden tahliyesi için çalışma başlattı.
Mahkeme kararını “İstinaf Mahkemesi”ne taşıyan BUSKİ’nin üst mahkeme kararını beklemeden yaptığı bu işlem tamamen usulsüz ve akıl alır gibi değildi. 2 Nisan öğleden sonra bölgeye ulaşan Yukarı Marmaracık Köyü Avukatı Güner Aklan’ın müdahalesi ile yapılan işlemler durduruldu.
Aklan’ın gelen ekibe, “yazılı görev kağıdınız var mı?” sorusuna teknik ekip “talimat aldık, geldik” demeleri üzerine BUSKİ Genel Müdürlüğü ile görüşme sağlayan Aklan yapılan işlemin durdurulmasını sağladı.
Aklan; “Köyün suyu ile ilgili mahkemenin aldığı net bir karar var. Suya dokunulmamasını belirten bu karar çiğnenemez. Üst mahkeme henüz açılmamış, sadece başvuru var. Gelişmeleri takip edeceğiz. Mahkeme bu gerekçeler ile lehimize karar vermiştir. Yukarı Marmaracık’ın diğer sorunlarının çözümü içinde siyasi ve idari anlamda gayret gösterilmesi gerekmektedir. Umarız ki; güzel sonuçlar yakın gelecekte alınır.” dedi.
Peki de BUSKİ’nin mahkeme kararına rağmen Yukarı Marmaracık köyünün tek su kaynağı olan çeşmesine ekiplerle gelip suyu aşağı köye bağlama girişiminin sebebi ne?
Devletin tüm yasal işlemleri uygulanarak yıllar sonra tekrar canlandırılan bu köyle dertleri ne?
Tüm vatandaşlık görevlerini yapan yıllardır bu ülkeye emek vermiş ve emekliliklerini yaşamak için tüm tasarruflarını bu köye harcamış bu insanlar neden mağdur edilmek isteniyor?
20 bin ağaç ve birçok evcil hayvan ve börtü böcekte mi düşünülmüyor?
Yoksa 500 yıllık tarihiyle yakın zamanda doğa-dağ turizmine açılması beklenilen bu saklı köye mi tüm bu tepkiler, yaşananlar ve yaşatılanlar…
Her şeye pes etmeleri mi, vazgeçmeleri mi isteniyor?
Malum su olmayan bir yerde kimse uzun süre yaşayamaz…
Belki de asıl düşünmemiz gereken tüm bu anlaşılmazlıkların içindeki asıl amaç…
Sebep ne?
***
DAHA ÖNCE DE YUKARI MARMARACIK KÖYÜNÜN SU SORUNUNU GÜNDEME GETİRMİŞTİK:
https://www.sonhaber16.com/yukari-marmaracikta-adalet-ve-sevindiren-karar/
https://www.sonhaber16.com/susuz-koy-yukari-marmaracik-2/
https://www.sonhaber16.com/bursanin-susuz-koyu-yukari-marmaracik/