Akciğer kanserinin en büyük sebebi: Sigara

Akciğer kanserinin en büyük sebebi: Sigara
06.02.2019
A+
A-

Kanser; hücrelerin anormal hale gelerek kontrolsüz büyümesi nedeniyle oluşan ve kan, lenf veya komşuluk yoluyla çevre yapılara veya uzak organlara (beyin, karaciğer, iskelet sistemi gibi) yayılabilen, zamanında tanı ve tedavisine başlanmazsa ölümle sonuçlanan bir hastalıktır. Günümüzde kanserden yaklaşık 8 milyon kişi hayatını kaybetmekte, her yıl tanı konan yaklaşık 15 milyon kişi de kansere yakalanmaktadır.

Kanserin erkeklerde yüzde 20 daha fazla görüldüğünü belirten uzmanlar, erkeklerde akciğer kanserinin, kadınlarda ise meme kanserinin en sık görülen kanser tipleri olduğunu söylüyor.

Doruk Sağlık Grubu Yıldırım Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Köksal Yurda Eken, akciğer kanserinin en büyük sebebinin sigara olduğunu ifade ediyor.

Dr. Eken, “Sigaranın için 4000’den fazla kimyasal ve 70’ten fazla da kanser oluşturduğu kesin olarak bilinen madde vardır. Ancak sadece sigarayı değil tüm tütün mamullerini risk faktörleri arasında saymak gerekir. Araştırmalar göstermiştir ki; akciğer kanseri riski puro içenlerde sigara içenlere göre 3, pipo içenlerde 8 kat artmaktadır. Nargile içenlerde de akciğer kanseri riski artış göstermektedir” diyor.

“Pasif içicilik de kanseri tetikliyor”

Op. Dr. Köksal Yurda Eken akciğer kanserinin diğer sebeplerini şöyle sıralıyor; “Evlerin günlük havalandırılmaması sonucu oluşan Radon Gazı. Hava kirliliği, genetik yatkınlık da akciğer kanserine sebebiyet vermektedir. Hastanın daha önce verem, TBC gibi rahatsızlıklar geçirmesi de akciğer dokusu üzerinde kanser gelişmesine neden olmaktadır.”

Pasif içiciliğin de akciğer kanseri riskini arttırdığına değinen Dr. Eken, “Sigara içenler sadece kendilerine değil, çevrelerine de zarar vermektedirler. Bir kişi sigara içmemesine rağmen, çevresinde sigara içiliyorsa, pasif içici olmayan insanlara göre kanser riski yüzde 35 artmaktadır” uyarılarında bulunuyor

“Tanı konmasında şüphe önemli bir husus”

Akciğer kanserinde tanı konulmasına şüphelenmenin önemli bir husus olduğunu söyleyen Dr. Eken, “Bu hastalık kendini sıklıkla tekrar eden, geçmeyen ve şiddetini artıran, çoğunlukla da balgamın eşlik ettiği öksürükle kendini belli eder. Balgamdan kan gelmesi, kilo kaybı, nefes darlığı, halsizlik, düşmeyen ateş, ses kısıklığı, sırt, kol, bel, bacak ağrıları da diğer klinik belirtiler arasındadır. Bu rahatsızlıkla göğüs hastalıkları ve cerrahisi uzmanlarına başvuran bir hastanın, doktorun yapacağı bir fizik muayene sonrası önce akciğer grafisi ve radyolojik işlemlerle tanı süreci başlar. Hastalığın derecesine, yaşa göre de farklı tanı işlemleri uygulanarak, en uygun tedavi yöntemi bulunmaya çalışılınır” dedi

Multidisipliner bir tedavisi var

Akciğer kanseri tedavisinin multidisipliner olduğuna dikkat çeken Doruk Sağlık Grubu Yıldırım Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Köksal Yurda Eken, şöyle konuştu: “Tedavide cerrahi merkezdedir. Kemoterapi (ilaç tedavisi) ve radyoterapi (ışın tedavisi) tedavinin saç ayağını oluşturur. Uygun zamanda, uygun hastane koşullarında yapılacak cerrahi tedavi hastanın yaşam beklentisini arttırdığı gibi hastalıktan tamamen kurtulmayı da sağlayabilir. Bu yöntemlerin üçü ya da ikisi birlikte kullanılabilir. Öncesinde evre düşürmek ya da  cerrahi sonrasında tekrarı önlemek ve mikrometastazları tedavi etmek amacıyla radyoterapi uygulanabilir.”

“Bu savaşta yalnız değilsiniz”

“Akciğer kanserinde çaresiz değiliz” diyen Dr. Eken, “Sigarasız yaşam başta olmak üzere, aktif ve sportif bir yaşam bizi bu hastalığa karşı koruyabilir. Hastalığa yakalanınca da erken tanı, erken cerrahiden korkmamalı ve gerekli tedaviden kaçınmamalıyız. Cerrahi, kemoterapi, radyoterapi, immunoterapinin bu hastalıkla savaşta yanımızda olduğunu unutmamalı ve kendimize inanmalıyız” tavsiyelerinde bulundu.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.