Altay: Mafya uzantılarının tehditlerine CHP pabuç bırakmaz
CHP Grup Başkanvekili Altay, Alaattin Çakıcı’nın, Kılıçdaroğlu’nu hedef alan mektubuna ilişkin, “Mafya uzantılarının tehditlerine CHP pabuç bırakmaz. CHP Genel Başkanı’nı tehdit etmek, Türkiye’de milyonları tehdit etmek demektir.” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Kanal İstanbul Projesi’nin, bir devlet politikası değil, “bir şahsım politikası olduğunu” savundu.
Projenin, 2020 ve 2021 yılı bütçelerinde yer almadığını ifade eden Altay, bunun, bir rant ve Lale Devri projesi yapmaya yönelik olduğunu öne sürdü.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, görevini yaparken ne idari ne adli hiçbir soruşturmadan çekinmeyeceğini, İstanbul halkının hak ve menfaatlerini korumaya devam edeceğini belirten Altay, “İmamoğlu’nun görevi, İstanbul’un yeşilini, doğasını, su kaynaklarını korumak, temiz tutmak ve geliştirmektir. Bu görevine devam edecek.” ifadelerini kullandı.
Altay, hiçbir soruşturmanın, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere hiçbir CHP’liyi doğru bildiği yoldan döndüremeyeceğini, projenin olumsuz yönlerini anlatmaya devam edeceklerini söyledi.
“Sağlık Bakanı, Cumhurbaşkanı ile Bilim Kurulu arasına sıkışmış”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, Bilim Kurulu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında kaldığını iddia eden Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bilim Kurulu ne önerdi, önerisi ne kadar kabul gördü? Bilim ne emrediyorsa yürütme, yasama onu yapmıyorlarsa burada 83 milyonun hayatıyla kumar oynanmak vardır. Görünen o ki, Bilim Kurulunun önerileri budanarak hayata geçirilmeye çalışılmış. Kovid-19 nedeniyle yeni sınırlamalar hayata geçirildi. Bilim Kurulu ile Cumhurbaşkanı arasına sıkışmış bir sağlık bakanı görevini doğru yapamaz. Derhal Bilim Kurulunun, hükümete neleri tavsiye ettiğini kamuoyuyla paylaşma zorunluluğu vardır.”
Maalesef Bilim Kurulunun dinlenmemesi; sağlık çalışanlarının çığlığına kulak verilmemesi; maske, aşı, ilaç ve test dağıtımındaki beceriksizlikler, karantina süreçlerinin doğru yönetilememesi bugün karşımıza çıkan vahim tabloyu doğurdu. Amacımız üzüm yemek, bağcı dövmek değil. Sayın Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum: Sen bu işleri bilmezsin, bu işleri bilenlere, Bilim Kuruluna ve Sağlık Bakanı’na bırak. İş adamlarıyla toplantı yapıp da Bilim Kurulu kararlarını tırpanlama. Ne gerekiyorsa o yapılsın, gerekirse kesintisiz 14 gün karantina yapılsın, bu arada büyük devlet olma özelliğini de göstererek kimseyi de aç açık bırakma.”
“Titanik buz dağına çarptı, Erdoğan dümen kırıyor”
CHP’li Altay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “acı reçete”den bahsettiğini anımsatarak, “Acı reçete için Sayın Erdoğan’a bir tavsiyem var; iğneyi kendine batır, çuvaldızı başkasına. Orta yere bir acı reçete koyacaksan, zam, kıyım, kazanılmış hakları geri alma, faize yöneleceksen önce iğneyi kendine batıracaksın.” diye konuştu.
Erdoğan’ın, “varlıkla sınanma konusunda iyi bir sınav vermediğini, KKTC’nin kuruluş yıl dönümüne 7 uçak ve bir orduyla gitmenin varlıkta iyi sınanmamak” olduğunu savunan Altay, Erdoğan’a yapmasını önerdiği tasarrufların hayata geçirilmesi halinde acı reçeteyi kabul edeceklerini dile getirdi.
Altay, tasarruf önerilerini, Türkiye Varlık Fonunun kapatılması, kamu-özel iş birliği projeleri üzerindeki garantilerin durdurulması, kamu kurumlarınca kiralanan binaların boşaltılması ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin günlük harcama tutarının yarı yarıya azaltılması şeklinde sıralayarak, hayata geçmesi halinde tasarruf edilecek tutarı anlattı.
Tavsiyelerin yerine getirilmesi halinde gelecek yıl 84 milyar 890 milyon lira tasarruf edilebileceğini belirten Altay, “Millete yeni yükler, yeni vergi ve zamlar yüklemek zorunda kalmayacaksın. Sen tasarruf et, millet rahat etsin. Acı reçeteye gerek kalmaz. Ama geldiğimiz noktada Titanik buz dağına çarptı, damat gemiden atladı, Erdoğan dümen kırıyor. Fakat o buz dağındaki sıkışmadan dümen kırarak, ‘Hukuk reformu yapacağım’ diyerek çıkamazsın. Ekonomideki çöküşe demokrasi makyajı yetmez.” ifadelerini kullandı.
Altay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün, “Suçtan zarar gören kişiyi yargısal mekanizmalar içerisinde kendi derdiyle baş başa bırakmak hukuk devletinde mümkün değildir.” dediğini aktararak, “Bu cümleyi sarf ettikten sonra örneğin Enis Berberoğlu’nu arayıp, ‘Bu kabul edilemez’ demeliydin Adalet Bakanı, bu altına imza atacağım sözün gereği olarak bir somut adım atacaksa, HSK ile derhal Berberoğlu meselesini görüşüp, anayasa suçu işleyen 14. Ağır Ceza Mahkemesi yargıçlarıyla ilgili işlem başlatması lazım. O zaman insanı kendi derdiyle baş başa bırakmamış olursun.” görüşünü savundu.
“Cumhur İttifakı’nın yeni bir sözcüsü var”
Bir gazetecinin, “Alaattin Çakıcı’nın Sayın Kılıçdaroğlu’na mektubu var. Değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?” sorusuna Engin Altay, şu yanıtı verdi:
“Öyle yeraltı suç şebekesinin liderliğini yapan mafya uzantılarının tehditlerine, CHP pabuç bırakmaz. Ama bu sorunun muhatabının, o mektupta övgüler düzülen Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli olması gerekir. Bu konuda kendileri ne düşünür, ne yapar onu bilmem ama akla gelen de şu olur; Cumhur İttifakı’nın yeni bir sözcüsü var. Devletin, hukukun dışına çıkmasından kaynaklı olarak karanlık güçler de artık siyasette rol üstleniyor demektir. Bu demokrasimiz adına utanç ve ibret verici bir tablodur. CHP Genel Başkanı’nı tehdit etmek, Türkiye’de milyonları tehdit etmek demektir. CHP tehdide pabuç bırakmaz. Elbette hukuk zemininde gereken yapılacaktır. Ama gelinen tablo Türk siyasetinde bir ilktir. Bu tablo, Susurluk tablosundan daha ağır ve vahim bir tablodur. Bunlar bize vız gelir tırıs gider.”
(AA)