Anayasa Tangır Tungur

15.11.2023
A+
A-

1971 muhtırası Türkiye’yi geri iten girişimlerdendi. Askeri mahkemelerinde Uğur Alacakaptan, Uğur Mumcu gibi devrimcilerle birlikte Şeyho Bildik adında bir Anadolu köylüsü de yargılanır. Uğur Mumcu “Sakıncalı Piyade” adlı kitabında anlatır: Mahkeme başkanı köylüye, “İddia makamı, senin Anayasayı tağyir, tebdil, ilga ettiğini söylüyor, ne diyorsun?” diye sorar. Köylü, “Ne dediğinizi anlayamadım efendim” der. Mahkeme başkanı biraz da kızarak bu kez “Evladım, savcı diyor ki Anayasayı tağyir, tebdil, ilga etmişsin; ettin mi etmedin mi?”  deyince, Köylü “O dediğinizden hiç yapmadım komutanım. Biz köylüyüz, ne anlarız Anayasayı tangır tungur etmekten, etmişse şehirliler etmiştir” diye cevap verir.

Bir olgu, gerçekleşene kadar bazı eşiklerden geçer. Türkiye’nin neoliberal mafya ekonomisinin peygamberi eski başbakan ve cumhurbaşkanı Turgut Özal, “Anayasayı bir kez delmekle bir şey olmaz” demişti. Eski başbakan Necmettin Erbakan, “Türkiye’de herkes kendi inancının hukukuna göre yaşayabilmeli” demiş, çoklu hukuk sistemini savunmuştu. AKP’nin kendisi de bir anne olan aile bakanı, sözde anayasanın güvencesindeki öğrenci yurtlarında kalan korumasız masum çocukların ırzına geçildiğinde, “Bir kerecikten bir şey olmaz” demişti. Yurttaşlarımızın hayatını cehenneme çeviren bugünkü antidemokratik, anti laik, hukuksuz, çağdışı yönetim anlayışının temsili Sn. Cumhurbaşkanı da muhalif iki gazetecinin tahliye edilmesi sonucu, “Anayasa Mahkemesinin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum” diye kestirip atmıştı.

Türk halkı tarafından önemsenmeyip önüne geçilmeyen bu söylemlerin her biri ayrı ayrı bugün yaşanan yargı ve devlet krizine o günlerden gebeydi. Bu olguların doğuracağı sonucun, kökten hukuk tanımazlık olacağı da başından belliydi.

Oysa Sümer’den beri insanların toplumsallaşarak medenice bir arada yaşayabilmesinin güvencesi yasalardır. O yüzden aydın veya cahil, yöneten veya yönetilen herkes bilir ki yasalar iyi ya da kötü, eksik veya yanlış olabilir ve bu sebeplerden dolayı eleştirilebilir de. Ancak değişene kadar yürürlükteki yasalara uymakla yükümlüdür herkes.

Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız da bilir ona bu kritik eşikte patrominyal sultanizmin yolunu açmayı kendilerine görev bilmiş Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Sayın Hâkimleri de. Öyleyse yürütmenin ve yargının başı olarak ilk elden yasaları uygulamakla yükümlü bu kişilerin yasalara ve özellikle de anayasaya bağlılıkta herkesten daha duyarlı olması gerekmez mi?

Zira Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak kurulmuştur. Herkesin uymakla yükümlü olduğu bir anayasası var. Peki, ekonomik sınıfı, sosyal statüsü ne olursa olsun herkes yasalara uyarken, anayasaya sadakatten ayrılmayacağına namusu ve şerefi üzerine yemin etmiş bu yönetici zevat neden uymuyor?

Türkiye neden bu durumda?

Türkiye, batı emperyalizminin kaba gücü NATO’ya alındıktan sonra onun patronu Amerikan’ın güdümüne girdi. Ardından ekonomik ve siyasi bağımsızlığını büyük ölçüde yitirdi. O günden itibaren kurulan ve iktidara gelen partilerin oluşumunda, kuruluşunda Amerika’nın parmağı var. Gün geldi Büyük Türk Devriminin siyasi lokomotifi Cumhuriyet Halk Partisi bile aynı yönde ve önemli ölçüde dönüştürüldü. Sadece siyasi partiler mi? Terör örgütleri, tarikatlar, darbeler, muhtıralar…

Bütün bu yasal veya yasadışı işleyişin tek amacı var; gelişmiş dünya medeniyetine ulaşmayı hedefine koyan Atatürk Türkiye’sinin, enerji yatakları üzerindeki geri kalmış Ortadoğu ülkelerine de örnek olacağı ihtimalinin önüne geçmek! Bunun için Türkiye Cumhuriyetinin güçlenmesini durdurup, ulusal yapısını ve bütünlüğünü bu gibi oluşumlarla önce sarsmak, bozmak, sonunda ortadan kaldırmak!

Dolayısıyla Türkiye’nin varlığının, birliğinin, dirliğinin güvencesi ve hak arayanların son ümit kapısı Anayasa Mahkemesinin yine bir seçim arifesinde ve bu kez Yargıtay tarafından tangır tungur edilmesi, bu kurgusal oyunun ne yazık ki son perdesidir. Bu oyun bozulmazsa, Cumhur İttifakı Türkiye’yi hukuk ülkesi olmaktan çıkarıp keyfi bir sultanlığa geçirecek yeni bir anayasa hazırlığı sürecini başlatabilir. Bu da Türkiye’nin sonu demektir.

  • Önder Gümüş/15 Kasım 2023
YORUMLAR

  1. Bünyamin aydın dedi ki:

    Kalemine sağlık kardeşim .Bu gidişe dur denilmemesi halinde Filistinden beter olacağımız aşikar iken SESSİZLİĞİN sonucu Allah korusun ÜRKÜTÜCÜ