ARİF’çe AŞK…
Terk etmedi sevdan beni
Aç kaldım susuz kaldım
Hayın karanlık gece
Can garip, can suskun
Can paramparça…
Ve ellerim kelepçede
Tütünsünüz uykusuz kaldım
Terketmedi sevdan beni…
***
Selam, tüm şiir dostlarına…
Konumuz Ahmed Arif madem, üstadın en bilinen şiirlerinden olan ”Hasretinden prangalar eskittim”den, birkaç mısrayla başlamak istedim.
***
21 Nisan 1927’de Diyarbakır’da, bölgeye özgü acemi ellerde ufalanan ama usta ellerin dilinden anlayıp şekil verdiği dayanıklılığıyla ünlü ‘bazalt taşı’ndan yapma bir evde dünyaya açar gözlerini… ‘Arif Hikmet’in oğlu Ahmet Önal’ diye fısıldarlar ezanla kulağına.
Ama o büyüyünce ismindeki (t) harfini (d) yapar, ‘orijinali bu’ der. Yanına da çok sevdiği babasının ismini koyar gururla… Henüz nazlanmayı öğrenemeden, 2 yaşında annesi Sayre’yi kaybeder.
Ona bakan üvey annesi Arife Hanım’ı ise ömrü boyunca minnetle anarken; ‘O benim anamdı’ der, hatta ismindeki Arif ismini ona hürmetinden ithaf ettiği bile söylenir…
Çok bilinmese de paşa torunudur kendisi. Osmanlı zamanında Rumeli’den Kerkük’e atanmıştır dedesi. Sonradan Diyarbakır’da yerleşik düzene geçince oralı olmuştur. Kimse bilmez dedik ya; aslında bu Ahmed Arif’ten kaynaklıdır. Çünkü bir defasında bununla ilgili bir sohbette; ”Bunları anlatmaktan hoşlanmıyorum. Ben soyumla değil, halkımla övünebilirim. Halkımdan gayrısını da övgüye layık görmem’ demişti tüm alçak gönüllülüğüyle…
Kaymakam ve nahiye müdürlüklerinde bulunmuş babası, o bölgenin en aydın kişilerindendi. Tüm çocuklarını okutmak için çabalıyordu.
Okumayı okula gitmeden öğrenen, ilk ve ortaokulu başarılı bir şekilde bitiren şair, o zamanın çalkantılı ve tehlikeli ortamından uzaklaşmasını isteyen babasının teşvikiyle, liseyi Afyon Lisesi’nde yatılı okumak için memleketinden ayrılır.
***
Bölge okulu ve yatılı olması sebebiyle, okuma imkanı olmayan zeki öğrencilerin sınavla girdiği bir okuldur. Kaldı ki Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer ve daha onlarca yakın tarihimize imza atan isim, bu lisede başarılarının temelini atmıştır. Zaten Ahmed Arif de şair olmaya bu lisede karar verdiğini itiraf eder.
***
Üniversiteye Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Felsefe Bölümü’nde başlar. Fakat severek başladığı üniversite hayatının işkencelerle ve gözaltılarla geçeceğini nasıl tahmin edebilirdi ki… Daha ikinci sınıftayken müsvedde karaladığı “Palmiro“ adlı şiiri cebinden çalınarak ihbar edilir. Günlerce gözaltında işkenceye uğrar. Sonrasında aklanarak serbest kalsa da mimlenmiştir artık. Her defasında bir şeyler bahane edilir suçlamak için.
***
Birkaç yıl sonra “Özalp katliamı” ile ilgili yazdığı “33 kurşun” şiiri sebebiyle yıllarca tabutluk ve hücrede işkenceler içinde hapis yatan şair, Türk siyasi tarihinde, en çok işkence gören şair ünvanını alır. Ama o, asla vatanını sevmekten ve Leyla’sına aşkından vazgeçmez.
Ne alnımızda bir ayıp
Ne koltuk altında
Saklı haçımız,
Biz bu halkı sevdik
Ve bu ülkeyi.
İşte bağışlanmaz
Kutsal suçumuz…
***
Yaşantısı, onuru, vatanseverliği, aşkı ile Ahmed Arif, evrenselliği otoriteler tarafından da kabul edilmiş bir şairimizdir. Biyografi kitabını yazmaktan onur duyduğum bir ozanımızdır ve o ülkemize mal olmuş önemli bir şahsiyettir…
Saygıyla…
ÇAĞLA Arkadaşım… hayırlı olsun…. Edebi yazılarınızı zevkle ve metakla okuyacağız….
Çok teşekkür ediyorum. İnşallah Tansel bey?
Son haberin beklenen köşe yazısı ve yazarına teşekkür ederim zevkle okuduk değerli yazarımızı genç kalem Çağla Şahin den
Teşekkür ederim değerli okuyucum Pınar hanım…bundan sonra son haberde sizlerle olacağım. Sevgiler
Hale Aşkın
Teşekkür ederim.Sizler gibi edebiyat sever okuyucularla olmak benide çok mutlu ediyor. Herzaman sizlerle olmak dileğiyle…
Yazarı yeni keşfettim, bu çalışma Özgün bir yazı olmuş – birbirini tekrar eden çalışmalar gerçekten sıkıcı olabiliyor, yazarı kutlarım.
Teşekkür ediyorum. Amacım siz gibi bilinçli okuyucularla beraber sohbet formunda yazılar…tabii bu bağlamda bazen nacizane aktarımlar bazen de fikir alış verişi… en nihayetinde biz olabilmek…sevgiler