Arınma mı, yalnızlaşma mı?
Bakanlık müşaviri bir arkadaşım,
15 Temmuz kalkışmasından hemen sonra; sosyal medya hesabından paylaşımda bulunmuş;
“Feto’cuların aptalları yakalandı. Akıllıları halen aramızda gizleniyor…” diye…
Altına yorum yaptım;
“Allah’a çok şükür, hiçbir zaman bizim aramızda olmadılar. Yamukluk sizde demek ki…”
Dedim… Beni arkadaş listesinden sildi.
*** ***
Bir diğer arkadaşım.
İletişim fakültesi dekanı…
Bir internet gazetesinde yazdığı, iktidarı yere göğe sığdıramayan köşe yazılarından birinde; Türkiye’deki demiryolu taşımacılığını konu almış. Açılmış ve açılacak olan yüksek hızlı tren hatlarını anlatıp, Cumhuriyetin ilk 10 yılındaki başarıyı küçümseyen yazısının altına yorum yaptım; (Bu yorumdan sonra yazısını güncelleyip bu kıyaslamayı kaldırmak zorunda kaldı.)
“Yüz yıllık Cumhuriyetin mevcut iktidarı, yaptıklarını ilk on yıl ile kıyaslama ihtiyacı duyuyor ise ortada büyük bir sıkıntı var demektir. Bu kıyaslamayı yapana ancak el insaf denir…
Türkiyedeki demir yolu taşımacılığı ile ilgili bir yazı kaleme alıp, parası yüklenici firmaya ödendiği halde yerine monte edilmemiş sinyalizasyon sistemi ile ilgili, “Sinyalizasyon, demir yolu işletmeciliği için olmaz ise olmaz bir şey değildir” diyebilen, üstelik de bu açıklamayı 9 kişinin hayatını kaybettiği bir kazadan hemen sonra yapabilen bir Ulaştırma Bakanı’nı eleştiremiyorsanız yazdıklarınızın hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur.
Yazınızı okumaya başladığımda; Diyarbakır-Mardin Demiryolu’nda 53 kilometrelik yeni hat yapımı için, 384 milyon 733 bin lira muhammen bedelle çıkılan ihalede en düşük teklif 380 milyon 615 bin lira olmasına rağmen, ihalenin neden 489 milyon 637 bin liraya Cengiz İnşaat’a verildiğini de irdelersiniz diye umut etmiştim. Bunun boş bir umut olduğunu yazının sonunda anladım…”
Dedim… Beni arkadaş listesinden sildi.
Ve artık yazdığı sitede, diğer köşe yazarlarının aksine bu arkadaşın yazılarının altına yorum yapabilme imkanı da kaldırıldı…
*** ***
Bir başka sosyal medya arkadaşım.
Bakanlık müşaviri, kısa bir dönem Personel Genel Müdürlüğü de yaptı.
Dini referanslar verdiğim bir yorumuma cevaben, “Arkaik (çağ dışı) bir Kemalist’ten din iman kaygısı duymak şaşırtıcı…” demiş…
Cevap yazdım…
“Biz Kemalistler hiç bir şeyi reklam olsun diye yapmayız. Sabah din-iman deyip, gece 5 yıldızlı otellerde zil zurna sarhoş olup, otel güvenliği tarafından sürüklenerek odamıza götürülmüşlüğümüz de yoktur çok şükür…”
Dedim… Beni arkadaş listesinden sildi.
*** ***
Kimya mühendisi bir arkadaşım.
Samimi bir Türk Milliyetçisi.
Bilge (!) lider ile ilgili getirdiğim eleştirilere, MHP’de olup bitenler ile ilgili sorduğum sorulara mantıklı cevaplar bulamadı.
Çareyi beni arkadaş listesinden çıkarmakta buldu.
*** ***
1987’den beri tanıdığım, mühendis olarak meslektaşım, her şeyimi emanet edebilecek kadar güvendiğim ve sevdiğim bir başka arkadaşım.
Sayfasında; Mısır’da yargılandığı sırada kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Mısır’ın devrik Devlet Başkanı Mursi ile ilgili bir paylaşımda bulunmuş…
Mursi’nin fotoğrafının üzerinde “Hücreme Kuran-ı Kerim sokmamı engellediler… 30 yıldan beri onu ezbere bildiğimi ve içimde sakladığımı unuttular… Sadece elime alıp dokunmak istedim… Şehit Lider Muhammet Mursi.” yazıyor…
Altına yorum yaptım: “Önemli olanın Kur’anı ezberlemek değil, anlamak olduğunu anlayamamış… Yazık… Yaptıkları ve yapmadıkları ile insanları dinden uzaklaştıran bir diğer lider(!) Allah hakettiği üzere muamele eylesin.”
Dedim… Beni arkadaş listesinden sildi.
*** ***
Geldiğim noktada, ‘arınıyor muyum, yalnızlaşıyor muyum’ karar veremedim.
Ne dersiniz?