Aşıların güvenliği özel algoritma sayesinde anlık takip ediliyor
Aşılama sürecinde Sağlık Bakanlığı bünyesinde 70 bini aşkın personel görev alıyor. Ülke genelindeki 10 binden fazla birimden, yaklaşık 13 bin 500 depo ve dolaptan her 2 dakikada bir gelen anlık veriler Bakanlık sunucularına ulaşıyor.
Aşı Takip Sistemi (ATS) kapsamında aşıların her dozuna kimlik numarası ve karekod tanımlanarak veriler anlık olarak takip ediliyor ve olası bir risk durumunda uygulama yapılmasının önüne geçiliyor.
Aşılama sürecinde Sağlık Bakanlığı bünyesinde 70 bini aşkın personel görev alıyor. Ülke genelindeki 10 binden fazla birimden, yaklaşık 13 bin 500 depo ve dolaptan her 2 dakikada bir gelen anlık veriler Bakanlık sunucularına ulaşıyor.
Herhangi bir sıkıntının tespit edilmesi durumunda, algoritma tarafından otomatik olarak Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü bünyesinde yer alan ATS Çağrı Merkezi’ne “alarm” şeklinde uyarı iletiliyor.
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Aşı ile Önlenebilir Hastalıklar Daire Başkanlığında görevli Dr. Tarkan Mustafa Yamanoğlu, Kovid-19 ile mücadeledeki aşılama sürecine ilişkin, AA muhabirine açıklamada bulundu.
Bağışıklamanın temelinin aşıların güvenliğinin sağlanmasından geçtiğini söyleyen Yamanoğlu, “Aşının uygulanıncaya kadar, ne kadar sağlıklı şekilde taşındığı ve uygulamanın doğru yapılıp yapılmadığı son derece önemlidir.” dedi.
Yamanoğlu, aşıların güvenliğinin sağlanmasında sağlık altyapısının ve nitelikli personelin önemine işaret ederek, Türkiye’nin yıllardır sürdürdüğü aşılama programı sayesinde bu noktada eksiğinin bulunmadığını ve iyi durumda olduğunu bildirdi.
Aşılama sürecinde öncelikle, aşılar depolardan çıkmadan önce gerekli analizlerin yapıldığını belirten Yamanoğlu, “Daha sonra aşıyı uygulama birimine kadar sağlıklı şekilde ulaştırma çabası içerisindeyiz. Bunun için Bakanlığımızın özel tasarlanmış araçları ve ekipmanları, eğitim almış personeli bulunuyor. Her aşı nakline, soğuk zinciri iyi bilen sağlık personeli mutlaka eşlik ediyor.” diye konuştu.
Yamanoğlu, Türkiye’nin 2014 yılından itibaren ATS’yi kullanmaya başladığını hatırlatarak, “Aşı Takip Sistemi, aşının soğuk zincirini canlı olarak sürekli takip ediyor. Olası bir risk durumunda kullanıcıya önlem alması için zaman tanıyor. Yani aşı bozulmadan önce değil, bozulma riski oluşmadan önce, sistem bunu fark edip kullanıcıya zaman kazandırıyor. Bunun yanında son kullanma tarihinden aşının sahte olup olmadığına kadar birçok şey de sistem üzerinden takip ediliyor. Aşı uygulayıcıları, aşının karekodunu okuttuğu zaman bütün bu kontroller yapılıyor. Uygunsa ‘aşı yapılabilir’ izni veriliyor.” ifadelerini kullandı.
Aşılara verilen karekod sayesinde tüm süreç takip ediliyor
ATS’nin temelinin, aşının her dozuna verilen kimlik numarasıyla yürütüldüğüne değinen Yamanoğlu, şu bilgileri paylaştı:
“Her doza verilen kimlik numarasına ayrıca bir karekod tanımlıyoruz. Bu karekod yapısıyla da bütün izlemleri gerçekleştiriyoruz. Karekod yapısı tamamen Sağlık Bakanlığına özel, farklı bir kılavuzla hazırlanıyor. Bu yapı, diğer karekod yapılardan farklı olduğu, öncesi ve sonrasını takip ettiğini için kesinlikle araya farklı bir karekodun girmesine izin vermeyecek yapıdadır. Bu karekod sayesinde aşının nerede olduğunu, kimin ne zaman nereye taşıdığını, soğuk zincir durumunu, Bakanlığın aşısı olup olmadığı gibi verileri de takip edebiliyoruz. Bu kontroller yapıldığı için sakıncalı bir aşının vatandaşımıza uygulanması mümkün değildir. Sistem buna izin vermeyecektir.”
“Bir risk söz konusu olursa aşı imha edilir”
Yamanoğlu, aşı uygulanmadan önce herhangi bir sıkıntı yaşandığı takdirde bundan anlık olarak haberdar olduklarının altını çizerek, şöyle devam etti:
“Genellikle risk, taşıma ve depolama sırasında sıcaklıkla ilgilidir. Sıcaklık 2 derecenin altına düşme ve 8 derecenin üstüne çıkma meyline girdiğinde, sistem farklı algoritmalar ile bunun olabileceğini öngörüyor ve kullanıcıya bunu düzeltmesi için 1 saat kadar süre tanıyor. Ola ki bu 1 saat içinde kullanıcıya ulaşılamadı veya kullanıcı ilgili birime ulaşmakta zorluk çekti, örneğin kış olduğu için yol kapandı, böyle bir durum söz konusu oldu. Böyle bir durumda sistem, o birimde bulunan aşıları ‘kullanılamaz, şüpheli’ forma getirir. Daha sonra üst birimdeki komisyon aracılığıyla detaylı inceleme yapılır. Diğer kayıt cihazlarından aşının kaç saat, nerede kaldığı gibi veriler toplanır, tutanak altına alınır. Bu veriler değerlendirildikten sonra gerekiyorsa aşı imha edilir. Güvenmediğimiz, şüphe duyduğumuz bir aşıyı asla sağlıklı bir insana uygulamayız. Şüphemiz varsa o aşıyı kesinlikle imha edilmesi için ayırırız.”
Türkiye’de bu zamana kadar yapılan yatırımlarla oluşturulan mevcut sağlık alt yapısının, Kovid-19 aşılarının uygulanması için de uygun olduğunu ifade eden Yamanoğlu, evinde aşılanacaklar için de aşıların, gezici sağlık hizmeti veren aile hekimleri tarafından aşı nakil kapları ile taşındığını kaydetti.
Yamanoğlu, aşı nakil kaplarının da aşıları en az 8 saat boyunca bozulmaktan koruduğuna dikkati çekerek, “Gezici sağlık hizmetlerinde, aile hekimlerimiz aşıları dolaptan karekodu okutarak bu aşı nakil kaplarına aktarıyor. Daha sonra ilgili yere giderek uygulamayı yapabiliyor. Eğer aşı, aşı nakil kabında unutulursa sistem otomatik olarak 8 saat sonra bu aşıyı kullanılamaz duruma getiriyor.” bilgisini paylaştı.
Türkiye’nin aşılamayı daha hızlı yapacak alt yapısının bulunduğuna işaret eden Yamanoğlu, “Unutmamamız gereken bir durum var. Şu anda pandemi dönemindeyiz, bu dönemde dikkate almamız gereken sağlığı korumak adına maske ve mesafe kuralına riayet etmek. Bu nedenle yığılmaları engellemek için randevulu sistem oluşturuldu. Randevu kapasitesini dilersek artırabiliriz fakat önceliğimiz kesinlikle insanların önce hastalanmaması, zarar görmemesi üzerine kurulu. Yoksa aşı kapasitesi olarak, sayı olarak çok daha yüksek seviyelere ulaşabilecek durumdayız.” değerlendirmesinde bulundu.
(AA)