Binali Yıldırım, İstanbul projelerini anlattı: Esenler Otogarı’nı kaldıracağız
AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, Esenler’deki otogarı kaldıracaklarını anlatarak, “Artık oraya giriş-çıkış zorlaştı. Ciddi anlamda şehir içi trafiğini tıkayan bir hale geldi. Orası kalkacak, uydu dediğimiz, yeni havaalanına yakın 2 tane, Tuzla’da da 1 tane olmak üzere 3 otogar yapılacak” dedi.
Binali Yıldırım, Kanal D canlı yayınında seçim çalışmaları ve İstanbul’a yönelik projelerine ilişkin soruları yanıtladı. İstanbul trafiğini rahatlatmak için projeler ürettiklerini ifade eden Yıldırım, büyük araçlar için deniz taşımacılığı projesi hazırladıklarını belirtti.
Sirkeci’den Harem’e olan hattın benzerini Ambarlı-Pendik arasına kuracaklarını dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu:
“(Büyük araçlar için) Halkalı, Ambarlı tarafından Pendik tarafına deniz hattı kuracağız, ro-ro taşımacılığı. İkincisi TEM’in daha kuzeyinde lojistik merkezler kuracağız. Şehrin içine gelecek her türlü mal lojistik merkezlerde toplanacak, büyük araçlarla Anadolu’dan Avrupa’dan buraya gelecek. Buradan daha küçük araçlarla alıp perakendeye, tüketicilere, İstanbullulara dağıtılacak. Bu lojistik merkezlerle şehir içi trafiğin büyük araçlarla tıkanmasının önüne geçilecek. Ayrıca mesela haller var. Su ürünleri bir yerde, kuru gıda başka bir yerde, sebze meyve bir yerde, et bir yerde. Bunları Anadolu ve Avrupa yakasında birer merkez olarak kuracağız. Hepsi burada olacak. Gelen ihtiyaç sahibi buradan alacağını alacak, bir seferde iş bitecek.”
“Esenler’deki otogarı kaldıracağız”
Yıldırım, Esenler’deki otogarı kaldıracaklarını anlatarak, “Artık oraya giriş-çıkış zorlaştı. Ciddi anlamda şehir içi trafiğini tıkayan bir hale geldi. Orası kalkacak, uydu dediğimiz, yeni havaalanına yakın 2 tane, Tuzla’da da 1 tane olmak üzere 3 otogar yapılacak. Oralara da raylı sistem, toplu taşıma yaptığımız için nasıl bir havaalanına bir insan gidiyorsa otobüs terminaline de gidebilecek. Birbiriyle entegre bir sistemi gerçekleştireceğiz. Bütün bunların amacı şehir içine yolculuk harici akını, lojistik amaçlı trafiği dışardan şehir merkezine değil, şehrin çeperlerinde tutup oradan içeriye ihtiyaç kadar getirmek.” diye konuştu.
Gümrüklerden birisinin Çatalca’ya taşındığını belirten Yıldırım, Erenköy gümrüğünün millet bahçesi olacağını, Haydarpaşa Limanı’nın ise kaldırılarak yerine tasarım merkezi yapılacağını kaydetti. Yıldırım, denizi sadece günlük işe gidiş geliş şeklinde kullanmayacaklarını ifade ederek, “Biz denizin vatandaşlar tarafından eğlence amaçlı kullanımını da teşvik edeceğiz. Bir başka toplu taşıma aracını kullananlar denizden bedava yararlanacak. Yani diyelim ki metrodan inip vapura, motora bindi, bedava. Aktarmayı kastediyorum” diye konuştu.
Trafikle ilgili çok sayıda proje ürettiklerini bildiren Yıldırım, “Trafikle ilgili bütün projeleri yaptığımızda trafik yoğunluğu yüzde 18’e düşüyor. Muazzam bir şey. Bunun parasal bedeli milyarlar. Hava kirliliğinin azalmasına katkısı hesap edilemez. Ayrıca insanların stresini azaltma da işin daha büyük bir katkısı olarak görülebilir.” dedi.
“İstanbul gece de gündüz gibi olacak”
Binali Yıldırım, bisiklet kullanan İstanbullular için de projelerini bulunduğunu belirterek, “Parça parça 179 kilometre olan bisiklet yolunu ilk etapta bin 86 kilometreye çıkarmayı düşünüyoruz. İstanbul tabii Hollanda gibi değil. Bizim 20 yeşil koridorumuz var. Silivri’den başlıyor Tuzla’ya kadar geliyor. Bu koridorlar boyunca bisiklet yolları olacak. Bu yeşil koridor projemiz iddialı ve önemli bir proje. Ankaralılar da heveslenmiş. Ankara’da da Özhaseki yapsın artık. Fikir bizden, para da almıyoruz.” ifadelerini kullandı.
– Akıllı trafik yönetim sistemi projesi Akıllı trafik yöntemi sistemiyle ilgili de açıklamalarda bulunan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Bu, seyahat eden İstanbulluların işini kolaylaştıracak bir sistem. Seyahate çıkmadan nereden, nasıl gideceği konusunda karar vermesini kolaylaştıran bir sistem. Bu, aynı zamanda İstanbul’da trafik yönetiminin akıllı şekilde yapılmasını da içeriyor. Bir merkez var ve 7/24 burada çalışmalar yapılacak. Bunu İstanbul’un gençleriyle yapacağız. Onlar dijital çağın insanları. Onların bu avantajını biz İstanbul’da hizmete dönüştürmek istiyoruz. Elimizde milyonlarca veri var. Bu verilerin işlenip, analiz edilmesi lazım. Bu verilere uygun küçük küçük programlar yazılması lazım. Trafik asistanı dediğimiz şey bu. Dünyada bunun örnekleri var. Akıllı şehir yönetimlerinin bir parçası bu ama bizimki kadar entegre bir sistem var mı bilmiyorum.” İstanbul’un umum aydınlatmalarının yarısını karşılayacak kadar enerji üretmeyi hedeflediklerini söyleyen Yıldırım, “İstanbul esasında gece çok aydınlık bir şehir değil. İstanbul gece de gündüz gibi olacak. Neden şimdi değil, çünkü pahalı. Aydınlatma bedeli 4-5 milyar gibi ciddi bir bedel tutuyor. Onu aşağı çekmenin yolu atıkları enerjiye dönüştürmekten veya güneş panelleri kullanmaktan geçiyor.” diye konuştu. Yıldırım, Cumhur İttifakı’nın çok iyi gittiğini ve tabanda çok iyi bir kaynaşma olduğunu vurgulayarak, seçimlerin İstanbul için yerel düzeyde kalmasını isteyerek kampanyanın merkezi siyasetin keskin mücadelesine dönüşmesi halinde üzüntü duyacağını kaydetti.
“Bu tehdit bitti diye rehavete kapılamayız”
Beka tartışmasına değinen Yıldırım, “Beka meselesi şudur; biz 15 Temmuz’u yaşadık. Aslında Cumhur İttifakı’nın doğmasının en büyük sebebi de budur. O gece doğmuştur Cumhur İttifakı. Beni ilk arayan Devlet Bahçeli oldu. ‘Sonuna kadar arkanızdayız. Mesele memleket meselesi, gerisi teferruattır’ dedi. Bu çok kıymetli benim için. Sonra Yenikapı ruhu, Anayasa değişikliği, referandum, 24 Haziran seçimleri ve şimdi de 31 Mart yine aynı şekilde birlikte gidiyoruz.” dedi.
Bayrak, toprak, millet ve devletin vazgeçilmez değerler olduğunu ifade eden Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: “Bunlara karşı tehdit varsa ki oldu. 1950’den sonra 1960 ihtilaliyle, o veya bu formatta her 10 yılda bununla karşılaştık ama son 40 yıldır da bir bölücü terör problemimiz var. Şimdilerde bunu büyük oranda kontrol altına almış olmakla beraber ‘bu tehdit bitti’ diye rehavete kapılamayız. Aslında bölücü terör örgütü PKK’nın, burada açık konuşayım Kürtlerle, Kürt vatandaşlarla ilgili bir sorunu yok. Kürtlerin PKK diye bir sorunu var. Kürtlerin geleceğini, Türklerin de geleceğini, bütün vatandaşlarımızın kalkınma, refah hedeflerini, ülkenin güvenlik algısını bozmak için dış güçlerin de desteğiyle sürekli başımızı ağrıtan bir örgüt. Bunu yok etmek, hepimizin görevi. Beka meselesi deyince bunu anlamamız lazım. Demokrasiye, hukuk devletine, ülkemizin dışarıdaki algısını bozmaya yönelik her türlü oluşum, her türlü illegal örgütlenmeler beka meselesidir. Buna karşı da uyanık olmamız lazım.”
“10,5 milyon seçmenin tamamının oyuna talibim”
Yıldırım, “Kürt seçmenle ilgili özel bir çalışmanız olacak mı?” sorusu üzerine, İstanbul’daki 10,5 milyon seçmenin tamamının oyuna talip olduğunu, çünkü İstanbul’un her semtinin, bu şehirde yaşayan herkesin başkanı olacağını söyledi.
“Hizmette siyaset olmaz” anlayışını benimsediğini dile getiren Yıldırım, “Siyasete bakışım çok nettir. Vatandaşa bir fayda sağlamıyorsa, hizmet yoksa ben o siyasette yokum. 15 yıldır yaptıklarıma bakın, bunu göreceksiniz. Fikirleri ne olursa olsun İstanbul aidiyetinde, İstanbul’un geleceğinde bütün hemşehrilerimi birleşmeye çağırıyorum ve herkesten destek istiyorum. Farklı fikirlerde olabiliriz ama İstanbul için bence birlikte hareket etmek, gücümüzü birleştirme ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Kürtler için ayrı bir çalışma yapmaya ihtiyaç olmadığını, onların İstanbul’un yerlisi haline geldiğini belirten Yıldırım, “Kimse ‘ben Kürtlerin oyuna hükmediyorum, şuraya verin’ deme hakkına sahip değil. Herkes, kimin ne iş yapacağını, kimin neyi yapamayacağını biliyor. Ben bütün kesimlerden oy alacağımı düşünüyorum. Ben meseleye parti kalıpları içinde bakmıyorum, daha büyük fotoğrafa bakıyorum. Büyük fotoğraf İstanbul.” ifadelerini kullandı.
“Kanal İstanbul, milli güvenliğimizi ilgilendiren bir proje” Kanal İstanbul Projesi’ne ilişkin soruya karşılık Yıldırım, bu projenin milli güvenliği ilgilendiren bir proje olduğunu dile getirerek, “Bunu bazen çarpıtıyorlar, ‘rant projesi’ diyorlar. Boğazdan her yıl 140 milyon ton petrol taşıması yapılıyor. 12 bin gemi. Bir tanesinin başına bir çarpışma olsa, oluşacak felaketin boyutlarını görebiliyor musunuz? Kanal İstanbul, bir çözümdür, ikinci bir su yoludur ve Türkiye’nin ulusal güvenlik meselesidir. O bakımdan bu proje hayati öneme sahip ve mutlaka gerçekleşecektir.”
(Cumhuriyet)