Bizi affedin ülkemin güzel yüzlü gençleri…
Selam tüm okuyuculara, selam her ne olursa olsun 19 Mayıs ruhunu yüreğinden eksik etmeyenlere ve ülkemin güzel yüzlü gençlerine…
19 Mayıs 1919…
Türk milletinin tam bağımsızlık ve özgürlük umutlarını inanca dönüştürecek kurtuluş ateşinin yakılıp Milli Mücadele’nin başlatıldığı gündür.
Ve biz her ne kadar şartlar gereği hakkıyla kutlayamasak da, ebedi olan bu duyguyu yüreğimizde hissettik… Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a çıktığı günü, “Ben, 1919 senesi Mayıs’ı içinde Samsun’a çıktığım gün elimde, maddi hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım. Ben Türk ufuklarından birgün kesinlikle bir güneş doğacağına, bunun hararet ve kuvvetinin bizi ısıtacağına, bundan bize bir güç çıkacağına o kadar emindim ki bunu âdeta gözlerimle görüyordum.” diyerek büyük özverilerle yürütülen Millî Mücadele sonrasında kurulan cumhuriyeti hürriyetin, bağımsızlığın, egemenliğin yılmaz bekçileri olarak gördüğü Türk gençliğine emanet etmiştir.
“Rica ile, merhamet dilenmekle bir millet ve devletin şeref ve istiklali kurtarılmaz. Türk milleti, gelecek nesiller için bunu unutmamalıdır. 19 Mayıs güven, sevinç, hareket günüdür.” demiştir büyük önder.
Ahh benim cennet ülkemin güzel yüzlü gençleri…
Bunu istiyor sizden atamız. Ama size biz bunu yaşatabildik mi? Önceden ihraç ettiklerimizi, ithal etmeye başlarken, tüm doğayı talan edip yerli yabancı demeden tek dişi kalmış canavarlara peşkeş çekip beton yığınlarına dönüştürürken, tarımı, üretimi bitirerek rica minnet, borçla harçla dışarıya katbekat borçlanarak daha doğrusu size sormadan sizi borçlandırırken, aldığın eğitimi canımız sıkıldıkça değiştirerek seni allak bullak ederken, bir taraftan okumayana ekmek yok algısını sana dayatarak bütün sanat ve zanaat yeteneklerine kelepçe vururken, ehilsizleri baş tacı edip seni torpil kurumuna elpençe etmeye mecbur bırakarak fıtratını bozarken, bir taraftan da cehaleti pirim yaptırarak siyah takım, beyaz gömlek giyen lüks araçlardaki sert bakışları; doktora diploması gibi önüne serip elindeki dekan imzalı diplomayı yerle bir ederken, bin yıl okuyup bir lira maaş verip okumaya zahmet etmeyenlerin milyon bakışlarla sana üstten bakmalarına izin verirken, dayın yoksa paran yoksa, üstüne okuyamadıysan ve o bir lira kazanma umudu da olmayan senin, en ağır işlerde kuruşla çalışmana sebep olurken veya şehrin feodal ağalarının seni yutmalarına izin verirken ve tüm bunlara karşılık canın kadar sevdiğin ülkeden başka yerlerde belki yaşama şansı için çırpınmana sebep olurken… sana hiç bir şey danışmadık, sormadık! Seni önemsemedik, hatalarımızı bırak telafi etmeyi üstüne yenilerini eklediğimiz için, seni istikbalimiz gören atamızın sözü sadece kelimelerden ibaret kaldığı için…
”Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.”
Sana emanet kalan bu vatanı hoyratça harcadığımız için, tüm bunları düşünmene fırsat bırakmamak için sen ve arkadaşlarını birbirinize düşman ettiğimiz için, sana hep “sus” dediğimiz için, düşüncelerini esir aldığımız için, iradene kilit vurduğumuz için, maddi menfaatlerimizi, hırslarımıza,alıştığımız düzene senide kurban ettiğimiz için ve her şeyi yakıp yıktıktan sonra tüm bu kayıpları sana miras bıraktığımız için, “Asla şüphe yoktur ki cumhuriyetin gelecek evlâtları, bizden daha çok bolluğa ve rahata kavuşmuş ve mutlu olacaklardır.” diyen atamızın sizin için emin olarak istediklerini bizler yerine getiremediğimiz için, bizi affedin yurdumun gençleri…
Ve tüm bunların sonrasında söylemeye de yüzüm tutmuyor ama atamızın sana armağan ettiği bu anlamlı bayramın kutlu olsun…
Türkiye Cumhuriyetinin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum:
Batı senden, Türk’ten çok geriydi. Manada, fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin! Bu belli. Fakat zekânı unut! Daima çalışkan ol…”
Mustafa Kemal Atatürk.
Gençlerimiz atamızın izinde olduğu, bizlerin bu amaçta onlara köprü olduğumuz sürece de, mutlaka umutlar yeşerecektir ve yine büyük önderimizin dediği gibi, “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş 👏🏻🙏🏻
Ellerin dert görmesin, hep sağlıklı kal yazilarina ihtiyacımız var.
Çok teşekkür ediyorum.
Teşekkür ediyorum.