Boa yılanları nasıl öldü?
Panayırlarda çadır içlerinde mini hayvanat bahçeleri olurdu. Çadırların içindeki çeşitli boyutlardaki kafeslerde çeşit çeşit hayvanlar olurdu.
İnegöl’de yılda iki defa kurulan panayırlara mutlaka hayvanat bahçesi veya hayvan sirki çadırları gelirdi. Küçücük kafeslerde genelde yurdumuzda yaşayan tilki, kurt, yabani domuz, yavru ayılar bulunurdu.
Çadırların önünde, “Afrika’nın balta girmemiş ormanlarından getirilen vahşi hayvanlar” afişi bulunurdu. Bazen, bir çığırtkan elinde megafon benzer şeyleri bağırırdı.
Boa yılanlarını sık görürdük. Bazen çadırdaki panayırcı boa ile oynardı, beline veya boynuna sarardı. Aslan, kaplan görmedim ama çadırın üzerinde resimleri olurdu.
Ender hayvan olarak sadece foku söyleyebilirim. Fok, kolay bulunuyordu sanırım. Karadeniz kıyısında yaşayanlar fokların derilerinden iyi “çarık” yapıldığı için avlarlarmış. Kara lastik çıkınca fok avı bırakılmış. Yirmi yıl önce Atlas dergisinde Karadeniz’deki son fok kolonisini yok eden adamı yazıyordu. Hayvanat bahçeleri ve panayırcılara fok avlarmış. Aynı yıllarda çıkan başka bir sayıda da Ege’de 1930-1940 yılları arasında son kaplan ailesini yok eden avcıyı yazıyordu. Adam, sürekli avladığı kaplanlardan birinin postuyla dolaşırmış.
Ciddi manada hayvanat bahçesini 1971 yılında İzmir’e gittiğimde fuar alanında görmüştüm. Buradaki hayvanat bahçesi 1936-1937 yıllarında Türkiye’de ilk hayvanat bahçesi olarak Kültürpark içinde 18 dönümlük alana kurulmuştur. Hayvanat bahçesinde taşınmadan önce 21 tür memeli, 50 tür kanatlı, 17 tür sürüngen olmak üzere 88 tür ve 1000 adet hayvan barınıyormuş.
Panayırcı, önce Pınarbaşı’ndaki bayram yerine bir çadır kurar. Çadır, panayırlarda gördüğümüz mini hayvanat bahçelerinden birisiydi anlaşılan. Panayırcı Pakistan’dan getirdiği boa yılanlarını Bursalılara teşhir eder. 17 Nisan 1958 tarihli Hakimiyet gazetesinde yılanlarla, günümüzde de çok rastladığımız ilgili reklam haber yer alıyordu. Yılanların sahibi, biraz da abartarak yılanını anlatıyordu.
Yeri gelmişken Pınarbaşı’nı tanıtayım: Kısaca Bursa’nın bayram yeri Pınarbaşı’nı size tanıtayım. Babam beni Pınarbaşı’ndaki bayram yerine götürmüştü. Pınarbaşı’nda, hemen fetih kapısının yanına kurulan bayram yeri günümüze kadar geldi. Artık, sadece bisiklet ve motosikletlerin kiralandığı bir yere döndü. Alanın büyük bir kısmı parka dönüştürüldü.
Pınarbaşı, bayramlarda kurulan oyuncakları, çadır tiyatroları, kiralık bisiklet ve motorları ile Bursalı çocukların bayram harçlıklarını harcayıp, eğlendikleri bir yerdi. Dönme dolaplar, uçan sandalyeler… Kiralık motosikletlerin, bisikletlerin yanı sıra, atlar da binip gezmek isteyenlere kiralanırdı.
Pınarbaşı Bursa’nın eğlence merkeziydi. Salıncaklar, dönme dolaplar, sihirbazlar, çadır tiyatroları aylar önce kurulurdu. Kurulan salıncak, lunapark ve eğlence çadırları sadece bayramlarda açılmazdı. Bayramdan sonra da faaliyetlerini sürdürürdü.
Ellili yılların sonunda Bursa’nın eğlence fenomeni Hayri Küçük burayı mesken tutmuştu. Ünlü bir menajer olan Hayri Küçük, Gönül Akkor’un kocasıydı. Daha sonra Ayşe Tunalı ile de evlenmişti. Birkaç bayram orada çadır tiyatrosu kurmuştu.
Bursa’nın duayen esnaflarından ve Pınarbaşı sakinlerinden Karagöz sanatçısı Şinasi Çelikkol; “Pınarbaşı, Osmanlı devrinden bu yana bayram yeri olmuştu. Dini bayramlar Fetih Kapısı’nın önündeki alan bayram yeriydi. Bayramdan 15 gün önce oyuncaklar gelmeye başlardı. Devamlı gelen bir uçak vardı, salıncaklar vardı. İki direk arasına gerilen telden kayılırdı. Burada çok büyük çınarlar vardı. Hepsi kuruyup gitti. Tiyatro kumpanyaları geliyordu. Tiyatro toplulukları, dansözler, orta oyuncuları gösteri yaparlardı.
Burada cambazlar gösteri yaparlardı. Sirklerin olduğu çadırlarda aslanlar, kurtlar, ayılar, yılanlar, fok balıkları, tilkiler olurdu.
Bayram yerinde her çeşit satıcı bulunuyordu. Simitçiler, turşucular, köfteciler, dönerciler, horoz şekeri, elma şekeri gibi yiyecek satanlar yanında değişik eşyalar satanlar da bulunurdu. Radyoların, pikapların hoparlörleri sonuna kadar açılırdı. Bir cambaz o kadar beğenildi ki üç ay gösteri yaptı. Bursa’nın köylerinden kadınlar erkekler akın akın gelirdi.
Bir bayram 9 çadır tiyatrosu birden gelmişti. Hayri Küçük’ün çadır tiyatrosu çok tutulurdu. En çok dansöz Babuş tutuluyordu. Kadınlar, erkekler ailecek Babuş’u seyretmeye gelirlerdi.
Şahmat, Abra-Kadabra, Mandrake gibi sihirbazlar, illüzyonistler burada çadır kurup gösteri yaparlardı.”
***
Gösteri çadırı daha sonra Kültürpark’a taşınır. Ama işler pek iyi gitmez. 17 Haziran 1968 tarihli Hakimiyet gazetesinde yılanların ölüm haberi yer alır. Bu sefer ön sayfada değil, arka sayfada şehir haberleri içinde küçük bir sütun olarak yer bulur.
Üç boa yılanının birden doğal ömürlerini aynı gün tamamlamaları ilginç olmalı…
İki yapraklı gazetelerin kenarlarında köşelerinde kim bilir ne ilginç hikayeler var.
Bursa’yla ilgili ilginç tarihi olayları www.belgeseltarih.com sitemizde okuyabilirsiniz.