BTP lideri Baş’dan ‘güçlü devlet’ vurgusu
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, “Güçlü devlet, yöneticisi kocaman saraylarda yaşayan, bir sürü uçakları olan devlet değildir. Güçlü devlet, vatandaşı güçlü olan devlettir, vatandaşı dünyanın istediği yerine gidebilen devlettir” dedi.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, yerel seçim sürecine ilişkin değerlendirmeler yaptı.
Katıldığı bir televizyon programında soruları cevaplandıran Hüseyin Baş Türkiye’nin tamamında seçime girdiklerini belirterek seçmenden bu sefer oyunu bol yıldızlı partilerine oy vermeye davet etti.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın açıklamaları şöyle;
“Bu sefer oyunuzu bol yıldızlı BTP logolu partiye verin”
“Türkiye’nin her yerinde adaylarımızı çıkardık. Yerel seçimde seçmenin önüne üç tane pusula geliyor, üç pusulanın tamamında yıldızların ortasında hilal şeklinde BTP logolu partimiz var olacaktır. Bu üç pusuladan biz dileriz ki üçünde ama en azından bir tanesinde partimize oy verilsin. Seçmenden bu yönde talepte bulunuyoruz, güzel de teveccüh var. Türkiye’yi aydınlık yarınlara taşıyacak gençlerimizin, çocuklarımızın çağdaş, modern bir Türkiye hayalinde yer bulabilecek bir ülkeyi inşa etmeye çalışıyoruz. Buna ilişkin düşüncelerimiz var. Eskilerin kavgalarında boğulan değil yarınlara Türkiye’yi taşımaya çalışan bir duruşumuz var. O yüzden inşallah bu seçimde de bunu bir şekilde sergileyip vatandaşımızla da buluşmuş olacağız.
Erdoğan’ın 14 Mayıs’tan önce verdiği sözlere ne oldu?
Şimdi gidiyor seçmenimiz iktidar partisi veya ana muhalefete veya yavru muhalefete oy veriyor. Bu verdiği oyun sonucunda hiçbir talebi yerine gelmiyor, hiçbir beklentisi gerçekleşmiyor. 14 Mayıs seçimlerinin üzerinden daha bir sene geçmedi. Cumhurbaşkanının vaatlerinde ÖTV’siz cep telefonu dendi. ÖTV’yi kaldırdığı cep telefonu piyasada yok! Bu zaten ‘eski tuşlu telefonlardan ÖTV’yi kaldırdım’ gibi bir şey oldu. Bırak ÖTV’yi kaldırmayı sen ona yüzde 1000 ÖTV koysan ne olur, zaten alıcısı yok, zaten bir işe yaramıyor. Bakıyorsunuz işte üniversiteli öğrencilere burs vaadi verildi böyle bir şey yok, ev hanımlarına maaş vaadi verildi hiçbir ev hanımına dönüp bakan yok. Bırakın hepsini, normalde yapmanız gereken emeklilere maaş artışını bile yapmadınız! Dolayısıyla seçmen de, ‘oy veriyorum, oy veriyorum, oy veriyorum sonunda hiçbir beklentim gerçekleşmiyor. O zaman ben niye siyasetle ilgileneyim’ gibi bir psikoloji oluşuyor. Ben de diyorum ki hep oraya oy verdiğimiz için böyle oluyor!
“Vatandaşa vergi bindirmek yerine Sarayın masraflarından kes”
“iPhone’nin dünyada en pahalı satıldığı ülke Türkiye ve bu ülkeler arasında gelir düzeyi en düşük vatandaşların bulunduğu ülke de Türkiye! Şimdi bunu neyle açıklıyoruz? Enflasyonu gidermek için ‘asgari ücreti artırıp işveren bunu karşılasın’ diye bekliyorlar ama o iPhone’un pahalı olmasının sebebi vergi! Demek ki vergiyi düşürsen ülkede enflasyonu düşüreceksin. Bunun çok basit bir yöntemi var ama bugün hükümet hiçbir zaman kendi giderlerinden, sarayın masraflarından, konvoyların masrafından, uçak filolarının masrafından kısmıyor. Bunun yerine nereye yükleniyor? Giderlerin bedelleri vatandaşın sırtına, işverenin sırtına, işçinin sırtına yükleniyor.
“Güçlü devlet yöneticisi değil vatandaşı güçlü olan devlettir”
EYT’yi açıkladılar. Emekliye maaş zammı yapmayıp EYT’linin alacağı parayı emekliye yüklediler. Ne anladım o işten! Dün bakamadığın 2 milyon emekli vardı bugün bakamadığın 5 milyon emekli var. Sen önce kendi giderinden kısacaksın, sen zor şartlara talim edeceksin halkın güçlü olacak. Güçlü devlet, yöneticisi kocaman saraylarda yaşayan, bir sürü uçakları olan devlet değildir. Güçlü devlet, vatandaşı
güçlü olan devlettir, vatandaşı dünyanın istediği yerine gidebilen devlettir, vatandaşı dünyanın istediği yerinden istediği zaman istediği alışverişi yapabilen milletlerin mensup olduğu devlettir güçlü devlet. Ama bizde iş tam tersi yürüyor vatandaş bitap, vatandaş çok kötü durumda ama yöneticiler harika bir durumda. Bu işte bir terslik var! Bu tersliği düzeltmenin yolu da yine söyleyeyim sandıkta hep oy verdiklerimize oy vermek değil gelip BTP oy vermektir.
“Bize benzeyip bizi manipüle ediyorlar”
Türkiye gerçekten üzerine çok hesap yapılan bir ülke. Türkiye birçok istihbarat
örgütünün cirit attığı bir yer haline geldi. Sorun şu ki; bu insanlar bizdenmiş gibi görünüyor. Kimisi muhafazakar gibi görünüp muhafazakar kitleyi, kimisi Atatürkçüyüm deyip Atatürkçü kitleyi, kimisi solcu gibi görünüp solcu
kitleyi, kimisi ulusalcıymış gibi görünüp ulusalcı kitleyi, kimisi milliyetçiymiş gibi görünüp milliyetçi kitleyi manipüle ediyor. Dolayısıyla tutuklanan bizdenmiş gibi görünen içimizde cirit atan bu MOSSAD ajanları aslında bize benzeyip bizi manipüle ediyorlar.
Ajan deşifre etme anahtarı
Türkiye’de bilgi de o kadar kirlenmiş bir vaziyette ki biz doğruyu nasıl sezeceğiz, doğru insanı nasıl tespit edeceğiz, birine nasıl güveneceğiz gibi bir sorun oluşuyor. Toplumumuza burada ben çok basit bir anahtar vereyim; Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ekonomik bağımsızlığına, sosyal ve kültürel bağımsızlığına, eğitim müfredatının bağımsızlığına karşı olan veya bunu bir şekilde başka bir yere borçlu hale getirmeye çalışan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu İlkeleriyle sıkıntılı olan, Atatürk’le derdi olan, Cumhuriyetle derdi olan kimi görüyorsanız bunları kodlayın. Bunlar potansiyel MOSSAD, CIA vs. gibi istihbarat servislerinin potansiyel bir ajandır. Bunu kodlayın, başkaca bir araca ihtiyacınız yok.
MOSSAD ajanları Türkiye’de ne yapıyor?
MOSSAD ajanı burada ne yapıyor, MOSSAD ajanının maksadı ne? Benim gibi görünüp, senin gibi görünüp, bizdenmiş gibi görünüp halkın arasında gezen ve enteresan faaliyetlerde faaliyetlerde bulunan, camilerde vaaz veren bu ajanın maksadı ne sorusunun cevabını bulduğumuzda bunlardan aranabiliriz. Bu sorunun cevabı da şu; bunların maksadı Türkiye’de sosyal istikrarı, birlikteliği, toplumun birlikte yaşam koşullarını zedeleyip, bozup toplumu kavga ettirmek toplumu kavga ettirme potansiyelini ortaya çıkarmak, toplumun farklılıklarını ortaya koyup kendilerine kitleler oluşturup buna karşı karşıda da bir kitle var edip bu kitleleri birbirine düşürmek maksat bu! Çünkü biz birbirimize düşersek, biz kavga edersek Türkiye geriliyor, Türkiye güç kaybediyor. Türkiye’nin güç kaybetmemesi için işte bu tip faaliyetleri, bu tip söylemleri her zaman ortadan kaldırmamız lazım, bunlara hiçbir zaman prim vermememiz lazım. Çünkü bu ülkenin birliği Atatürk ilkelerinden geçer, bu ülkenin birliği kurucu felsefeden geçer, bu ülkenin birliği Cumhuriyet değerlerinden geçer, bu ülkenin birliği Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bağımsızlığında geçer.”