BTP lideri Hüseyin Baş, muhalefetin seçimi neden kaybettiğini anlattı
BTP lideri Hüseyin Baş: AKP milliyetçi, Atatürkçü söylemlere sarıldı, muhalefet ‘oy kaybettirir’ diye bunlardan uzak durdu.
BTP lideri Hüseyin Baş, muhalefetin seçimi neden kaybettiğini anlattı.
Seçim değerlendirme toplantısında konuşan Hüseyin Baş, “Muhalefetin seçimine dayatılmış bir adayla girmesi başta Bağımsız Türkiye Partisi olmak üzere masanın dışında tutmak suretiyle toplumu kucaklamaktan uzak, toplumun adeta seçilmiş belli zümreleri ile birlikte ülkenin geleceğini inşa etme iddiası toplumun bu durumu kabullenmemesine sebep oldu” dedi.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) İl Başkanları seçim değerlendirme toplantısı için bir araya geldi.
Başkent Ankara’da gerçekleşen toplantıya BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş da katıldı.
Toplantıda konuşan Hüseyin Baş muhalefetin seçimi kaybetme nedenleri üzerine analiz yaptı.
İşte BTP liderinin konuşmasından notlar;
“Toplumu kucaklamadılar, seçilmiş bir zümreyle hareket ettiler”
Böyle bir kader seçimine, köprüden önceki son çıkış seçimine, dayatılmış bir adayla muhalefetin girmesi, yine seçim sürecinde parçalanmış bir görüntü ortaya koyması,
bunun yanı sıra başta Bağımsız Türkiye Partisi olmak üzere diğer bütün yapılanmaları masanın dışında tutmak suretiyle toplumu kucaklamaktan uzak, toplumun adeta seçilmiş belli zümreleri ile birlikte ülkenin geleceğini inşa etme iddiası, toplumun bu durumu kabullenmemesine sebep oldu ve toplum refleksini ilk olarak 14 Mayıs seçimlerinde gösterdi.
“AKP, MHP’ye ihtiyaç duymayacağı bir çok seçeneğe kavuştu”
Seçim 28 Mayıs akşamı kaybedilmemiştir, seçim 14 Mayıs akşamı kaybedilmiştir. Meclis aritmetiğinde muhalefetin ciddi anlamda vasat bir vekil ortalaması almasıyla birlikte şu anda hükümet partisi AK Parti’nin, eski yanında bulunanlarla birlikte veya belli hususlarda HDP’yi yanına alarak, başka hususlarda belki İYİ Parti ile birlikte hareket ederek, anayasa değişikliklerinde, kanun değişikliklerinde çok rahat bir şekilde MHP’ye ihtiyaç duymadan 301 vekili bulabilir veya HDP’ye ihtiyaç duymadan İYİ Parti ile birlikte 301 vekili alıp kanun hazırlayabilecek ortalamayı yakalayacağı bir pozisyon ortaya çıkabilir veya ‘bütün bunlardan canım sıkıldı’ diyerek, ‘eski dostlarla bir şeyler yapalım’ düşüncesiyle yine 301 vekili toparlayıp kanunlar çıkarabileceği, ülkeyi istediği gibi yönetebileceği aşikar olan bir durum ortaya çıkmış oldu. Tabi akıllara şu soru geliyor, hani bu son seçimdi, hani bu en kritik seçimdi? Hani bu her şeyin kaybedileceği seçimdi? Siz bu kadar hatalar silsilesini neye güvenerek yaptınız?
“AKP milliyetçi, Atatürkçü söylemlere sarıldı, muhalefet ‘oy kaybettirir’ diye bunlardan uzak durdu”
Çok enteresandır, AK Parti seçim sürecinde toplumun nabzını tutabilmek ve toplumu
kendine çekebilmek için milliyetçi, Atatürkçü, milli ve manevi söylemlere
sarıldı, muhalefet de ‘bunlar oy kaybettiriyor’ diyerek bu söylemlerden uzak bir duruş ortaya koydu. Bu bir paradoks… Diğer büyük paradoks da şu, AK Parti hükümeti tekrar aldıktan hemen sonra, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tekrar Cumhurbaşkanı seçildikten hemen sonra muhalefetin vaat ettiği şeyleri hayata geçirmeye başladı.
“Ecevit’in son dönemlerine benziyor”
Kendisinin bu son dönemlerini ben rahmetli Ecevit’in son dönemlerine çok benzetiyorum. Hatırlarsanız rahmetlinin de son dönemlerinde hep sağlık sorunları konuşulurdu medyada. Ekonomiye de bir ’Derviş’ denklemi vardı. Şimdi Kemal gelemeyince Mehmet Derviş’i getirmiş oldu. Kemal ‘geliyorum’ dedi, gelemedi. Bu sefer Mehmet diye bir dervişi ekonominini başına geçirdi. İşin en can alıcı tarafı da şu, ikisinin de iktidar ortağı MHP’ydi, Sayın Bahçeli’ydi. Yani bir final süreci yaşıyor gibiyiz.
“Türkiye’nin tek çıkış yolu Bağımsız Türkiye Partisi fikrindedir”
Şunun bilincinde olmamız ve bunun için gayretimizi en üst düzeyde sergilemeye devam etmemiz mecburidir. Toplumumuz veya siyasi çevreler bunu fark etsin veya etmesin, bunu kabul etsin veya etmesin bu gerçeği değiştirmez. Türkiye’nin tek çıkış yolu bu kadrodadır.
Türkiye’nin tek çıkış yolu Bağımsız Türkiye Partisi fikrindedir. Sosyolojik yapımızı sağlam temellere oturtacak duygu düşünce dünyası buradadır. Ekonomimizi sarsılmaz güçlü bir ekonomi haline getirecek düşünce dünyası bu yapıdadır.