Bu kavga bitmeli!
‘İSTANBUL DÜNYANIN BAŞKENTİ OLACAK’ denildiğini, kaç yıl önce duymuştuk ama unuttuk!
‘TÜRKİYE EYALETLERE BÖLÜNECEK’ denildiği günlerde, Büyükşehir Belediyeciliğine geçildi.
ABD’ye eyalet sistemini incelemek için ekipler gönderildi.
Bu sözler ve yapılanlar, o günlerde bizlere ninni gibi geliyordu.
Halbuki, her türlü hazırlıklar yapılıyordu.
Lakin SU UYUDU DÜŞMAN UYUMADI.
***
Ordumuza kumpas,
Kozmik oda faciası,
Adaletin gölgelenmesi,
Devlet yönetimini ele geçirme mücadelesi,
Bürokrasinin esir alınması,
Milli varlıkların yabancılara satılması,
Üretimin durdurulması,
İthalata önem verilmesi,
Yerli üreticinin desteklenmeyişi,
Pandemi belası ile esnafın sahipsiz kalması…
***
Yani, her alanda bir boşluk ve sahipsizlik…
Bunun yanında asıl tehlike, içimizdeki çatlaklık!
Siyasetin kirliliği deyim yerindeyse;
KENDİ YALANLARIMIZLA OYALANIYORUZ.
Siyaset görev yapamıyor.
Toplumda fırsatçılar çok mutlu…
İnsanları tanıdıkça artık hayvan sever olduk!
***
Öyle bir hale geldik ki utanmak nedir bilmiyoruz.
Üç beş yerden maaşlı yüzsüzler çoğaldı.
Haberimiz yok!
Olsa da inanmayan çok.
Adamın biri utanmadan diyor ki;
”Çift maaş alıyorum ama muhtaçlara yardım ediyorum.” diye…
Sümen altına gizleniyor!
Yolsuzluk meslek haline gelmiş durumda…
”Devlet malı deniz, yemeyen domuz”muş meğer…
Adamlar zevk sefa içinde saraya dua ediyorlar.
Ama memlekette üniversite mezunu gençler…
Temizlik işçiliği için müracaat ediyor, düşünen yok.
Boğaziçi Üniversitesi inatlaşması utanç vericiydi…
Kadınların feryatları her geçen gün artıyor.
***
HDP birilerinin dilinden düşmüyor.
”HDP neden devletin başına dert edildi?”
Düşünen var mı?
PKK partisi olduğu malum.
Ama yasalara uygun kurulmuş, seçime girmiş
Neden dışlanıyor?
Dışlamak yerine, adalet ölçüleri içine alınamaz mıydı?
Siyaset sorun yaratmak için yapılmamalıdır.
Ama bizde daima sorun yaratmıştır.
Onun için de soruyoruz;
Böyle nereye gidiyoruz?