Bülent Arınç’tan çok tartışılacak ezandan sonra dua yorumu!
FETÖ’cülere kozmik odanın açılmasında rol oynayan AKP’nin tartışmalı ismi Bülent Arınç, ezandan sonra okunan duanın “bid’at” olduğunu savundu.
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç, tartışma yaratacak bir açıklamaya imza attı. Youtube’da Kemal Öztürk’ün programına katılan Bülent Arınç, coronavirüs sürecinde yatsı ezanından sonra cami minarelerinden yapılan dua için, “Bana kalırsa ben bu bir ‘bid’at’tır diyorum” ifadesini kullandı.
Bülent Arınç, ezan sonrası okunan dualar ve Mevlid’i Şerif için, “İnsanları nefret mi ettiriyoruz, yoksa insanların dini duygularını daha mı canlı tutuyoruz? Sen iyi bir iletişim uzmanısın. Bu konuda anketçilere bir şeyler sorsalar iyi olur. Bana kalırsa, ben bu bir ‘Bid’at’tır diyorum” yorumunda bulundu.
Bülent Arınç’ın açıklaması şöyle:
Her gün yatsı ezanı okunuyor. Camide kimse yok. Cemaat de yok zaten. Namaz da kılınamıyor ama arkasından aziz kardeşim 15 dakika salavatlar, Mevlid-i Şerifler, dualar… Böyle bir şey bir defa olur benim bildiğim. Her gün Mevlid-i Şerif gibi ezanın arkasından, öğlen de var böyle bir şey daha kısa, ikindide de var böyle bir şey daha kısa. İnsanları nefret mi ettiriyoruz; yoksa insanların dini duygularını daha mı canlı tutuyoruz? Sen iyi bir iletişim uzmanısın. Bu konuda anketçilere bir şeyler sorsalar iyi olur. Bana kalırsa ben bu bir ‘Bid’at’tır diyorum.
İSLAMDA BİD’AT NE DEMEK?
Bid’at, sonradan çıkarılan şey demektir. Bunlar ya âdette olur veya ibadette olur. Âdette bid’at, sevap beklenilmeden, dünya menfaati için yapılan şeylerdir. Âdette bid’at, bir ibadeti bozmazsa veya dinin yasak ettiği bir şey değilse günah olmaz. Âdette olan bid’at, ceket, pardesü giymek, çay ve kahve içmek gibi dinin yasak etmediği bir şey ise, günah değildir. Peygamber efendimizin papaz ayakkabısı ve Rum cübbesi giydiği hadis-i şerifle bildirildi. (Tirmizi) Fen ve fen bilgileri dinde bid’at değildir. Fenni buluşlara sahip çıkmak, dinimizin emridir. (İlim Çin’de de olsa alın! Fen ve sanat, müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın) hadis-i şerifleri, kâfirlere uymayı değil, fenni onlarda bile olsa, arayıp bulmayı emrediyor.
(Mevduat-ül-ulum) İbadette bid’at, Resulullahın ve dört halife zamanında bulunmayıp da, dinimizde, sonradan meydana çıkarılan, uydurulan inanışlara, sözlere, işlere, şekillere ve âdetlere denir. İbadetlere bid’at karıştırmak büyük günahtır. Bid’ati sünnet diye işlemek haramdır. Bunların hepsini din diye, ibadet diye uydurmak veya dinin önem verdiği şeyleri dinden ayrıdır, din buna karışmaz demek bid’attir. Bid’atlerin bazıları küfür, bazıları büyük günahtır.
Hadis-i şerifte, (Her bid’at sapıklıktır) buyuruldu. (Müslim) Bid’at çıkaran, dinde noksanlık görüp bazı hükümleri değiştirmeye, yeni hükümler koymaya çalışır. Sahih hadisleri uydurma zanneder, İslam âlimlerini beğenmez. Bid’at ehli kibirlidir. İmam-ı Gazali Hazretleri buyurdu ki: Kibrin diğer günahlardan daha büyük olmasının sebebi şudur: Büyüklük ancak Allahü teâlâya mahsus iken, kulun kibirlenmesi, bir kölenin hükümdarın tacını başına geçirerek onun tahtında oturup hükmetmesine benzer. Hükümdarın bir emrini yapmayarak suç işlemekle, hükümdarlığına sahip çıkmak, onun tahtına oturup emirler vermek arasında elbette büyük fark vardır. İşte kibirlenmek, Allah’ın emrini yapmamak gibi bir suç değil, bizzat ilah olmak gibi büyük suç oluyor.
Bid’atin de hırsızlık, katillik, fahişelik, içki içmek gibi haramlardan daha büyük olmasının sebebi budur. Günah işleyen kimse, Allah’ın emrine isyan etmiş olur, büyük günah işler. Fakat bid’at çıkaran kimse, Allah’ın, Resulünün ve Resulullahın vârisleri olan âlimlerin bildirdiği hükümleri beğenmeyip yeni hükümler koymaya, bizzat dinin sahibi olmaya çalışıyor. Yani Allah adına, Resulü adına hareket ediyor, hatta onları beğenmeyip kendi görüşünü din gibi ortaya koymaya çalışıyor. Bu bakımdan bid’at ehli, hırsızdan, eşkıyadan, katilden daha büyük günah işliyor.
İşte bunun gibi sebeplerden dolayı Peygamber efendimiz, (Ben onlardan değilim, onlar da benden değildir. Onlara karşı cihad, kâfirlerle cihad gibi önemlidir) buyuruyor.
(Deylemi) İmam-ı Rabbani Hazretleri de buyuruyor ki: (Bid’at ehli, yapacağı değişikliklerle, dini düzelteceklerini, olgunlaştıracaklarını zannederek bid’at çıkarıyor, bid’atlerin zulmetleri ile sünnetin nurunu örtmeye çalışıyorlar. Bunlar, dinin noksanlıklarını tamamladıklarını iddia ediyorlar. Bilmiyorlar ki din noksan değil, kâmildir. Dini noksan sanıp, tamamlamaya (çağa uydurmaya, çeşitli bid’atler çıkarmaya) çalışmak, Maide suresinin, (Bugün sizin için dininizi ikmâl eyledim. Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamiyet’i vermekle razı oldum) mealindeki 3. âyetine inanmamak olur. (m.260)
(Ciddigazete)