Bursa’da tarihi handa eski eşya mezatı, koleksiyonerlerin gözdesi
Bursa’da, 19. yüzyılda inşa edilen Ahşap Han’daki, eski ya da tarihi eser niteliğindeki eşyaların satışa sunulduğu mezatta, Osmanlıca reçete ve bakkal veresiye defterinden, margarin kutularına, oyuncaklardan çikolata ambalajlarına sayısız ürün alıcı buluyor
Bursa’da, 19. yüzyılda inşa edilen Ahşap Han’da yapılan eski ya da tarihi eser niteliği taşıyan eşya mezatı, koleksiyonerlerin gözdesi haline geldi.
Bursa’nın yanı sıra Ankara, İstanbul, İzmir, Yalova, Eskişehir ve Gaziantep gibi illerden koleksiyonerlerin yoğun ilgi gösterdiği mezatta, Osmanlıca reçete ve bakkal veresiye defterinden margarin kutularına, oyuncaklardan çikolata ambalajlarına sayısız eski eşya satışa sunuluyor.
Tarihi handa dükkanı da bulunan koleksiyoner Aziz Alçiçek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilkokula giderken 1979 yılında pul biriktirerek başladığı koleksiyon merakını, yaklaşık 30 senedir sürdürdüğünü söyledi.
Bir dönem bakkaliye ve oyuncak topladığını ve koleksiyonuna kattığını anlatan Alçiçek, “10 senedir bakkaliye ile alakalı bir ürün satmıyorum. Mesela bir köyde veya ilçede kapanmış bir bakkal oluyor. Gidiyorum oradan işimize yarayacak tabela, bakkaliye malzemeleri, şeker ve yağ kutuları topluyorum. Bu topladığım şeylerin bir ikincisi varsa eğer bir arkadaşıma veriyorum ama bir tane ise onu satmıyorum. Çünkü koleksiyon dediğimiz şey biraz bencillik istiyor” dedi.
Alçiçek, handa bir nevi “takas” işlemi yaptıklarını, buraya gelenlerin, elindeki fazlalıkları getirdiğini ve kendisinde eksik olanları aldığını dile getirerek, “Burada kimsenin herhangi bir ticari kaygısı yok. Çocukluğunda görmüş olduğu veya çocukluğunu hatırlatan ürünleri topluyor herkes. Gençler Pokemon, Taso gibi şeyler topluyor. Çocukluğunda gördüğü çikolata, ciklet kartlarını topluyor. Bu şekilde insanlar koleksiyon kültürüne renk katıyor” diye konuştu.
El yazması Osmanlıca eserden oyuncak koleksiyonuna
Mezata, Ankara, İstanbul, İzmir, Yalova ve Eskişehir gibi illerden eski ve tarihi eser niteliğinde eşyalara merak duyanların ilgi gösterdiğini vurgulayan Alçiçek, şöyle devam etti:
“Ayrıca burada ayda bir antika pazarı kuruyoruz. Oraya da Gaziantep’ten bile katılan arkadaşlarımız oluyor. Ara sıra el yazması Osmanlıca kitaplar geliyor. El çizimi haritalar geliyor. Osmanlıca el yazması reçeteler geliyor. Bunlar bizim için kıymetli ürünler. Bir ara oyuncak koleksiyonu geldi, burada hepsini sattık. Oyuncakları toplamak zor oluyor. Hem maliyetli hem de zaman isteyen koleksiyon türlerinden.”
30 yıllık şampuan için bin lirayı gözden çıkarsalar da bulamıyorlar
Alçiçek, para olsa dahi bazı eşyaları, piyasada bulunmaması nedeniyle toplayamadıklarını belirterek, şunları kaydetti:
“Bir Osmanlı eseri bulabilirsiniz. Örnek olarak Osmanlı Yatağan kılıcının piyasası 700-800 liradır. Siz ona bin lira verip gün içinde temin edebilirsiniz ama 80’li yılların bir şampuanına bin lira verseniz de bulamazsınız. Yok çünkü piyasada. Cebinizde 100 bin lira da olsa bazı koleksiyonu toplayamazsınız. Bu iş parayla olmuyor sadece. Çevreyle, emekle, bilgiyle oluyor. Biz bazı ürünleri alıyoruz 10 liraya ve bu ürünü satarken üç katı para da kazanabiliyoruz. Bizim meblağlarımız hep küçüktür. 20 ila 100 lira arasında değişen ürünlerimiz oluyor. Şu an bu dükkanda 10 yıllık emeğim olarak 20 bin parça eşya var. Maliyetini siz düşünün artık. 30 yıllık bir tecrübenin sonucu oluyor bunlar.”
“Osmanlı’dan kalma bir çikolata buldum, hiç açılmamış”
Kendisinde olmayan bir ürünü bulduğunda, yaşadığı heyecanı, zevki anlatamayacağını ifade eden Alçiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Geçenlerde Kore ile alakalı 50’li yıllara ait bir çikolata kartı buldum. Elim ayağım heyecandan titredi çünkü yıllardır arıyordum. 10-15 senedir arıyordum. Çok pahalı bir şey değil, denk geldi. 15-20 lira civarında kartlar ama bizim için manevi değeri çok yüksek. Geçenlerde de Osmanlı’dan kalma bir çikolata buldum, hiç açılmamış. Çikolatası içinde. 100 ila 120 senelik bir ürün, çok enteresan. Osmanlı’dan bakkaliye ile alakalı pek bir ürün bulamıyoruz. Genellikle teneke kutular, bir tane veresiye defterim var. El yazması eserlerimiz, baskı kitaplarımız da oluyor.”
Alçiçek, koleksiyonlarındaki eksiklikleri tamamlamak için gelenlerin uğrak yeri olan handa, 5 yıldır mezat yaptıklarını vurgulayarak, “Birinin eksiği diğerinin fazlalığı olabiliyor. İnsanlar koleksiyonlarındaki eksiklerini tamamlamanın peşindeler. 5 yılda aşağı yukarı elimizden 3 bin parça ürün geçmiştir. Tanesi 50 kuruştan telefon kartı da sattık biz burada, 2 bin liraya Osmanlıca el yazması ders kitabı da sattık” ifadelerini kullandı.
“Genellikle Osmanlı eserleri arıyoruz”
Ahşap Han’ın müdavimlerinden Hakan Kumru ise koleksiyonla ilgilenmeye 11 yaşında başladığını belirtti.
Pazardaki 17. ve 18. yüzyıl tekstil ürünleri, Osmanlı eserleri, gümüş ve bakır eşyalarla ilgilendiklerini anlatan Kumru, “Burada genellikle Osmanlı eserleri arıyoruz. Biz de elimizdekileri buraya getirip değerlendirmeye çalışıyoruz. Gelenlerin ilgisini çekebileceğimiz bakkaliye tarzı, eczacılıkla alakalı ürünleri getirerek buradaki arkadaşlara faydalı olmaya çalışıyoruz. Sadece bir mezat dönmüyor, burada bir sosyal yaşam da mevcut” görüşünü dile getirdi.
(AA)