Cehennemin bayramı!
Çıplak ayaklarım çamurun pisliğini tadarken arkamdaki çocukların kire saplanmış ölü güvercinleri toplayışlarını duyuyorum. Kara örtülere bürünmüş birkaç orta yaşlı kadın kıkırdamaların yanına yaklaşıyor, havanın zehrine dayanamamış güvercinleri küçüklerin ellerinden alıyor ve yokluktan uyuşmuş karınlarını bu leziz yahniyle doyurabilmek için evlerine çekiliyorlar. Boğucu hava bedenimi ter ile yıkarken kumaştan maskemi dudak üstümde birikmiş sıvıyı süpürmek için kaldırıyorum. Birkaç delikanlı omuzlarında ölü gövdelerden çıkardıkları, kuru kanla kaplı kazıklarıyla yanımdan geçiyorlar. Hissizleşmiş yüzleri, işkence tahtının yeni sahibini bulmak için yeraltı kafeslerine ilerlerken yorgunluktan buruşuyor.
Yüzeyinde su birikintilerinden başka bir şey kalmamış eski göle yaklaşıyorum, avucumla topladığım temiz olmadığı bariz suyu cebimden çıkardığım kırmızı beze boşaltıyorum. Altına yerleştirdiğim tas, ev sahipliğini yaptığı suyun kendisini sarsmasına izin veriyor. Tadı bozulmuş ağzıma giren sıvı, yüzümü ekşitiyor, zorla yutkunuyorum.
Azrail’im salgına dönüşmüş yoksulluk olacak, bunu hissedebiliyorum fakat en ucuz uyuşturucum sonsuz uyku olabilecekken neden ölümün bilinmezliğinden korkayım ki?
Seğiren kaslarım ayakta durmama müsaade vermeyecek kadar huysuzlaşınca dizlerimin üzerine çöküyorum. Tüm vücudumu bir zamanlar yabanilerin yaktığı toprağa seriyorum. Yanıma inmiş bulutlar göğün maviliğini görmemi engelliyor lakin fazlalığıyla düşmanımız olmuş Güneş, ışık demetlerini bulanık da olsa manzarama katmayı başarıyor.
Yorgun gözlerim karanlığın huzuru için kapandıktan dakikalar sonra yüzüme damlalar yağmaya başlıyor. Bir köpeğin salyası sandığım yağmur beni şükürlerle dolduruyor. Dilimi tatlı suyun çekiciliği ile dışarı çıkarıyorum ve boğazım ona sunulan banyoyla şenleniyor. Uzaktan işitilen sevinç haykırışları suratımda yeşeren bir tebessüme sebep oluyor ve Tanrı’nın umudu damarlarımızda gezintiye çıkıyor.
Geleceğin karınlarının tok olacağı düşüncesi tebessümlerimi kahkahalara dönüştürürken gücünü ümitten alan bacaklarım kalkmama yardım ediyor ve bedenime yayılan damlalar cehennemin ortasındaki bu bayramda beni dans ettiriyor. Dudaklarım mutluluğun getirdiği tiz çığlıklar için açılıyor ve insanlık cennetin kapısından içeri adım atıyor.