Çelik: PKK’sı, PYD’si, YPG’si, DEAŞ’ı hepsi aynı…
AK Parti Sözcüsü Çelik: Bizim açımızdan PKK’sı, PYD’si, YPG’si, DEAŞ’ı hepsi aynı şeydir.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Bizim açımızdan PKK’sı, PYD’si, YPG’si, DEAŞ’ı hepsi aynı şeydir, hepsi insanlığa karşı suç işleyen cinayet örgütleridir, cinayet mekanizmalarıdır.” dedi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi.
Terörle mücadele başta olmak üzere verilen tüm mücadelelerde şehit olan Mehmetçiklere Allah’tan rahmet, yaralananlara da şifa dileyen Çelik, Diyarbakır annelerinin vicdan nöbetinin 640’ıncı gününe girdiğini hatırlatarak, annelere saygılarını iletti.
Çelik, THY Avrupa Ligi’nde şampiyon olan Anadolu Efes Basketbol Takımı’nı da tebrik etti.
Terörle mücadelenin en hassas biçimde sürdüğünü söyleyen Çelik, bu çerçevede hem Milli Savunma Bakanlığının koordinasyonunda yürütülen Pençe-Şimşek, Pençe-Yıldırım harekatlarının hem İçişleri Bakanlığı koordinasyonunda yürütülen Eren operasyonlarının devam ettiğini hatırlattı.
Terörün giderek daha karmaşık bir hal almaya başladığını ifade eden Çelik, “Artık terör örgütleri arasındaki her zaman bildiğimiz ideolojik farklılıkların önemsiz olduğu, farklı güçler tarafından kullanılabilecekleri ve belli bir siyasi hedef için vekalet savaşlarında terör örgütlerinin kullanılması gibi bir tablonun çok daha netleştiğini görüyoruz.” diye konuştu.
“Çok sayıda terörist ortadan kaldırılmıştır”
DEAŞ’la PKK arasındaki alışverişlerin daha da yoğunlaştığı bir döneme girildiğini dile getiren Çelik, şöyle devam etti:
“Suriye’deki PKK’nın YPG denilen, PYD denilen PKK’nın maalesef Batılı müttefiklerimiz tarafından himaye edilmesinin gerekçesi, güya onların DEAŞ’a karşı verdiği mücadele idi fakat baştan beri bunun bir yalan olduğunu, bir kurgu olduğunu ifade ediyorduk biz, bu nettir. Burada sadece birtakım vekalet savaşlarına, enerji savaşlarına, güç ilişkilerine dönük olarak bu terör örgütlerinin çeşitli hareketlilikleri söz konusudur. Dolayısıyla ‘DEAŞ’a karşı mücadele ediyor’ diye PKK’yı meşrulaştıranlar, yarın bir gün de başka bir terör örgütüyle mücadele ediyor diye DEAŞ’ı kendileri açısından meşrulaştıracak bir yol açmış oluyorlar. Bizim açımızdan PKK’sı, PYD’si, YPG’si, DEAŞ’ı hepsi aynı şeydir, hepsi insanlığa karşı suç işleyen cinayet örgütleridir, cinayet mekanizmalarıdır.”
Tüm terör örgütlerine karşı ilkeli ve net bir tutum ortaya koyulması gerektiğine işaret eden Çelik, “Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım operasyonları çerçevesinde 8 bin 500’den fazla teröristlere ait hedef imha edilmiştir, çok sayıda terörist ortadan kaldırılmıştır.” dedi.
Terör örgütünün bu operasyonlarla mevzi kaybettikçe, sivillerin, tarihi ve kültürel yapıların hedef alındığı şeklindeki propagandaya sarıldığını belirten Çelik, “Böyle bir şey söz konusu değildir. Türk Silahlı Kuvvetleri insani hedefler, kültürel yapılar, siviller konusunda dünyada en yüksek hassasiyete sahip orduların başında gelir, bu konuda da büyük bir tecrübesi vardır.” diye konuştu.
“Kara propagandalarla mücadele etmeyi sürdürüyoruz”
Geçmişte, Türk Silahlı Kuvvetlerine bu yönde atılan iftiraların hepsinin çürütüldüğünü vurgulayan Çelik, “Hedef terör örgütleridir ama bu propagandaların en çok müşteri bulduğu yerler de bu terör örgütlerine destek vermekten çekinmeyen ülkelerin bulunduğu merkezlerdir. Dolayısıyla bir yandan terörle mücadele ederken bir yandan da bu kara propagandalarla mücadele etmeyi sürdürüyoruz.” dedi.
Eren operasyonlarının da 15 ayrı bölgede devam ettiğini, burada da PKK terör örgütüne çok ağır zayiatlar verildiğini anlatan Çelik, şunları söyledi:
“Bu çerçevede DEAŞ’a yönelik olarak, birilerinin iddia ettiğinin aksine en güçlü mücadeleyi biz veriyoruz. Şimdiye kadar DEAŞ’a karşı güvenlik güçlerimiz 570’e yakın operasyon gerçekleştirdiler. Fetullahçı Terör Örgütüne dönük olarak da 5 bine yakın operasyon gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla Silahlı Kuvvetlerimiz, emniyet teşkilatımız, jandarma personelimiz kahramanca görevinin başındadır. İnsanlığın düşmanı olan, milletimizin düşmanı olan bu terör örgütlerine karşı en ilkeli, en prensipli ve güçlü mücadeleyi veriyoruz ama her geçen gün berraklaşan şey şudur, maalesef bazı ülkeler geçmişte Afganistan’da yaptıkları gibi, geçmişte başka coğrafyalarda yaptıkları gibi terör örgütlerini vekalet savaşlarının unsuru olarak kullanabileceklerini ve bununla bir sonuca varabileceklerini söylüyorlar.”
Türkiye’nin yakın coğrafyasında olup biten her şeyi çok yakından bildiklerini ve takip ettiklerini vurgulayan Çelik, “Bütün bu gelişmelerin varacağı hiçbir yer yoktur, terör örgütlerine destek verenler de sadece bu utançla baş başa kalacaklardır. Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet teşkilatımız, jandarma teşkilatımız açısından milletimizin hiçbir terör tehdidi altında, hiçbir suç örgütünün tehdidi altında kalmaksızın hayatını sürdürmesi esas meseledir, bununla ilgili de mücadele sürecektir.” dedi.
Sanatçılara destek
Salgın çerçevesinde çeşitli tedbirlerin alındığını hatırlatarak, normalleşme sürecine geçildiğini söyleyen Çelik, tüm dünyanın etkilendiği gibi Türkiye’nin de salgından olumsuz etkilendiğini bildirdi.
Bu doğrultuda çeşitli sektörlere verilen desteklerin devam ettiğini dile getiren Çelik, şunları kaydetti:
“Özellikle son günlerde müzisyen arkadaşlarımızın seslerini duyduğumuzu, onların ilettikleri mesajları sosyal medyadan ve başka mekanizmalardan değerlendirdiğimizi bilmenizi isterim. Bu çerçevede Kültür ve Turizm Bakanlığımızın, sanatçılarımıza, tiyatrocu ve müzisyenlere verdiği destek önemlidir. Sayın Bakanımıza, Kültür ve Turizm Bakanlığındaki arkadaşlarımıza bu yakın ilgilerini sürdürmelerinin önemli olduğunu ve bunun için de kendilerine teşekkür ettiğimizi ifade etmek isterim.”
“Müzik susmasın” projesi kapsamında bu desteklerin müzisyenlere ulaştırılacağını belirten Çelik, şöyle devam etti:
“Nasıl gerçekleşecek mekanizma? Müzik sendikası, müzik birlikleri ve müzik derneklerinden oluşan 9 sivil toplum kuruluşu, Bakanlığımızın hiçbir müdahalesi olmaksızın 31 bin sanatçıyı bildirmiştir. Bu çerçevede toplam verilecek bu son desteklerle birlikte 250 milyon liraya ulaşan bir destek verilmiş olacaktır. Burada esas tabii ki bu pandeminin yoğun zararlarını telafi etmektir ama bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığımızın da çok yakın bir ilgiyle, Sayın Bakanımızın da konuyu takip ettiğini, bizim parti olarak takip ettiğimizi ve bütün sanatçı arkadaşlarımızın mesajlarını aldığımızı, seslerini duyduğumuzu, bunun bizim gündemimizde olduğunu bir kere daha ifade etmek isterim.”
Salgın döneminin başından itibaren tiyatrolara verilen desteğin de önemli olduğuna işaret eden Çelik, “Bu kapsamda şimdiye kadar 37 milyon destek sağlandı. 1 Temmuz-30 Eylül tarihleri içinde 25 milyon tutarında bir turne desteği söz konusu olacak. Dolayısıyla bugün sanat susmasın, müzik susmasın, bu projeleri yakın bir şekilde parti olarak da bizim takip ettiğimizi belirtmek istiyorum.” dedi.
Çelik, daha fazlası için gayret ettiklerini ve çalıştıklarına dikkati çekerek, “Bütün dünyayı olumsuz etkileyen bir süreç halen devam ediyor. İnşallah bu dönemi de atlattıktan sonra müzisyenlerimizle özgür bir şekilde, eski günlerdeki gibi buluştuğumuz ortamlara kavuşmayı temenni ediyoruz.” diye konuştu.
Savunma sanayi
Türkiye’nin savunma sanayisinde geldiği yer açısından son derece önemli haberlerin çıktığını belirten Çelik, şunları söyledi:
“Sadece bugün çok önemli bir takım uluslararası basın yayın organlarında Türkiye’nin İHA’lar ve SİHA’lar yoluyla savaş yöntemlerini nasıl değiştirdiğini, nasıl bir stratejik üstünlük ortaya çıkardığını, Türkiye’ye müttefik ülkelerden tutun da Türkiye karşıtı ülkelerin bile bu İHA ve SİHA gibi unsurlara sahip olmak istediğine dair çok sayıda analiz çıkıyor. Yakın zamanda çok kapsamlı bir askeri analizde dünyada, dünya tarihinde ve savaş tarihinde çeşitli dönüm noktalarından bahsedilirken, bunların tarihsel bilgisi verilirken İHA ve SİHA’lar ile Türkiye’nin ortaya koyduğu performansın da bu oyun değiştirici stratejik üstünlük sağlayacağı bir noktaya ulaştığı ifade ediliyordu.”
Çelik, İstanbul Sedef Tersanesi’nde inşası devam eden TCG Anadolu Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi’ne ilişkin, “Türkiye’nin ilk uçak gemisi diyebileceğimiz TCG Anadolu’nun yapımı en süratli biçimde devam ediyor. Yapılandırması bakımından bir amfibi hücum gemisi olarak bu sınıfa giren Türkiye’nin ilk uçak gemisi olacak. Böylece bunlara sahip olan sayılı ülkelerden bir tanesi olacağız. Kriz bölgelerine tabur düzeyinde askerin intikal ettirilmesi gibi bir kapasiteye Türkiye bu gemiyle kavuşmuş olacak. En önemlisi de bu geminin hava platformlarında aynı zamanda İHA’lar ve SİHA’lar için de bir platform söz konusu olacak.” diye konuştu.
Türkiye’nin stratejik üstünlüğünün TCG Anadolu’nun göreve başlamasıyla birlikte katlanarak devam edeceğini vurgulayan Çelik, “Böylece Ege’de, Akdeniz’de, Karadeniz’de, Hint Okyanusu’nda ve Pasifik’te, bütün bu bölgelerde Türkiye açısından stratejik üstünlük sağlayıcı bir zemine daha kavuşulmuş olacak.” dedi.
Çelik, aynı zamanda doğal afetlerde de kullanılabilecek geminin bünyesinde tam teşekküllü hastane ve ameliyathanelerin de bulunacağını ifade etti.
Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a, Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı (UN-Habitat) tarafından, Atık Alanında Akıllı Şehirler girişimine verdiği destek, himayesinde yürütülen Sıfır Atık Projesi ile çevreye katkıları dolayısıyla verilen ödüle ilişkin şunları söyledi:
“Atık Alanında Akıllı Şehirler Küresel Şampiyonu ödülü Sayın Emine Erdoğan hanımefendiye verildi, bu ödül ilk kez Emine Hanım’a veriliyor. Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı İcra Direktörü Maimunah Mohd Sharif tarafından bu ödül kendilerine takdim edilmiştir. Burada Türkiye’nin özellikle bu konularda yaptığı öncülüğün takdir edilmesi, bu öncülüğün bir model oluşturması dünyadaki başka yerler için de bir ilham kaynağı olması son derece önemli. Çünkü dünyanın kirlenmesi, ülkemizin kirlenmesi insani açıdan artık ertelemez bir mesele haline gelmiştir. Emine Hanım ‘Neslimiz iklim krizini bir kriz olmaktan çıkarabilecek son nesildir’ derken gerçekten bu ertelenemezliğin ne kadar önemli olduğu bir kere daha vurgulanmış oluyor.”
“Yakın bir şekilde takip etmeye devam ediyoruz”
AK Parti olarak Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorununu yakından takip ettiklerini ifade eden Çelik, şunları kaydetti:
“Marmara Denizi’ndeki müsilaj, yani balıkçıların deyimiyle, denizcilerin deyimiyle deniz salyası son derece tedirgin edici ve asla hiçbir şekilde tahammül edemeyeceğimiz bir kirliliğe işaret ediyor. Tabii şimdiye kadar yapılan ilk tespitler iklim değişikliği, denizin durgun bir deniz olması ve tabii ki yoğun bir kirliliğin söz konusu olmasının buna yol açtığını söylüyor. Artık ortaya çıkan tablo radikal bir şekilde müdahale etmek gerektiğini gösteriyor. Çünkü bu müsilajın, bu deniz salyasının yüzeyden temizlenmesi hiçbir şekilde bunu ortadan kaldırmıyor. Bu artık yüzeyden temizlense bile tekrar tekrar ortaya çıkıyor. Tabii Marmara Denizi’nin etrafında 25 milyona varan bir nüfus yaşıyor, burada belediyelerin yaptığı deşarjların, bu atıklardan arınmış olması, tarımsal faaliyetler, denizcilik, balıkçılık faaliyetleri bir sürü bileşen yan yana geliyor.
Dolayısıyla bu müsilaj meselesi bizim partide en yakından takip ettiğimiz meselelerimizden bir tanesidir. Çevre ve şehircilikten sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Çiğdem (Karaaslan) hanım başkanlığında bir heyet, Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum’un yaptığı çalışmalar, bakanlığımızın yaptığı çalışmalarla birlikte parti olarak bu konuyu takip ediyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız yarın zannediyorum bir çalıştay düzenleyecek. Şimdiye kadar yaklaşık 91 noktada zannediyorum çeşitli örnekler alındı. Bunlar akademisyenlerle ve ilgili kurumlarla paylaşıldı. Çok kapsamlı bir hazırlık yaptıklarını biliyoruz. Yani ta Bandırma’dan, Erdek Körfezi’ni kapsayan, Tekirdağ’daki atık suları ilgilendiren çok kapsamlı bir çerçevede bakıyoruz. İnşallah bu çalıştayın sonuçları da bu hafta sonu sayın bakanımız tarafından paylaşılacak. Konuyu yakın bir şekilde takip etmeye devam ediyoruz.”
“İsrail’in olaylardan ders çıkarması gerekiyor”
Çelik, İsrail’in Gazze ve Filistin’e yönelik saldırganlığından ders çıkaran bir yaklaşımı görmediklerini belirterek, şöyle devam etti:
“Şimdi yine Batı Şeria’da 350 konuttan oluşan bir projenin temel atma töreninin gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bunu en güçlü şekilde kınıyoruz. Gerginliği İsrail’in daha fazla yükseltmemesi gerekiyor, geçen seferki olaylardan ders çıkarması gerekiyor. Batı Şeria’da ve Gazze’de bu yasa dışı konutlar, Filistinlilerin evlerine el koyulması gibi hukuk dışı meselelere son verilmesi gerekiyor. Bundan dolayı Birleşik Milletler İnsan Hakları Konseyinin işgal altındaki Filistin topraklarında İsrail’in ihlallerini soruşturmak üzere bağımsız bir uluslararası komisyon kurmasını son derece sevindirici buluyoruz.”
“Hassas davranmasını bekliyoruz”
Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) Avrupa’daki faaliyetlerini yakın şekilde takip ettiklerini aktaran Çelik, şunları söyledi:
“Aslında arkasında nasıl terörist amaçları izlediğini defalarca gördük. Yine Almanya’da benzer bir şekilde ortaya çıkmışlar. Almanya’daki Türkleri ve Müslümanları hiçbir şekilde temsil etmesi söz konusu olmayan bu projeye aslında geçit verilmemesi gerekirdi. Almanya’nın Fethullahçı Terör Örgütü konusunda çok daha hassas davranmasını bekliyoruz. Almanya müttefikimiz. Avrupa Birliği içinde Avrupa’da ortağımız, Avrupa Birliği içinde Türkiye’nin tam üyelik sürecinde yakın bir şekilde diyalogda bulunduğumuz bir ülke. Fethullahçı Terör Örgütü’ne karşı daha yüksek bir hassasiyet ortaya konulmasını beklediğimizi ifade etmek isterim.”
(AA)