Cep telefonu bağımlılığına hayır!
Toplum sağlığını, bilhassa gençleri tehdit eden yeni bir hastalıkla karşı karşıyayız. Gençlerimizin arasında sigara içmek iyice yayıldı. Geçmişte kadınlarımız sigara içmezdi. Fakat eşitliği sigarada gördükleri için maalesef hızla yayıldı. Okullaşma, maalesef kadınlar arasında sigara kullanımını yaygınlaştırdı.
Daha önce Anadolu’da, günümüzde kullanılan uyuşturuculara göre daha zayıf diyebileceğimiz esrar ve afyon kullanılırdı. Cumhuriyet döneminde kurulan YEŞİLAY Cemiyeti ile bu alışkanlıklarla mücadele edildi.
NATO’ya girmemizle beraber daha çağdaş uyuşturucular ile tanıştık. Hızla Amerikan hayat tarzını benimsedik. “Amerikan şeysi güzeldir” deyip, önce öğürerek kolayı içtik. Amerikan gazetelerine sardığımız sigaraları içtik. Daha sonra Amerikan sigaralarıyla tanıştık. Sade bunlar mı? Tanışmamızla, morfin ve eroin kullanımı arttı. LSD denilen sentetik uyuşturucu gündeme atmışlı yıllarda girdi. Yurtdışı temaslarımız artışı sonucu yeni bir uyuşturucuyla tanıştık; adı kokaindi.
ABD üsleri, askerleri azaldı ama tortusu maalesef yayıldı. Başıboş şehirleşme ailelerin çocukları üzerindeki kontrolünü azalttı. ABD’de Vietnam savaşı yüzünden kitlelerin politizasyonu artınca CIA uçakları Uzakdoğu’dan eroin taşımaya başlamışlardı. Yok edilen İtalyan mafyasının yerini CIA destekli yeni mafyalar aldı. Daha sonra arka bahçe tabir edilen Güney Amerika’dan kokain gelmeye başladı. ABD yönetimi, ‘uyuşturucu kullan, sokağa çıkma’ siyaseti ile gençliği pasifize etti.
Sahi bizde uyuşturucu kullanımı hangi yıllarda arttı?
Bu arada tutucu ABD’nin dünya porno film, dergi ve sitelerin merkezi olduğunu da unutmayalım. Adamlar bu alanda da Oscar düzenliyorlar.
Yıllar önce Cumhuriyet gazetesinde okuduğum bir başlığı anımsıyorum;
“SİZ HİÇ KÖY YA DA KASABADA TİNERCİ ÇOCUK GÖRDÜNÜZ MÜ?”
Ben görmedim. Tinerci çocuklar derken “Bonzai” denilen bir illet çıktı.
Ülkemizin bir hedefi olmayınca, idealizm ölünce çocuklar, gençler amaçsız yetişiyorlar.
Şimdi yeni bir uyuşturucu salgını var, ona bari DUR diyelim.
Akıllı telefonlar yaygınlaştıkça; belediye otobüslerinde, metroda ellerindeki cep telefonlarına hapseden kişilerin sayısı hızla artıyor. Cep telefonlarının gelişmesiyle beraber facebook, twitter, instegram gibi sosyal ağlar çıktı ve hızla yayıldı. Bunlar yetmezmiş gibi whatsApp uygulaması çıktı. Artık herkes ya gelen mesajları okuyor, ya da cevap yazıyor.
İki sevgili görüyorsunuz, sanki ellerindeki cep telefonları sevgili. Ailecek kahvaltıya gidenlere bakıyorum, kimsenin birbirini gördüğü yok. Sohbet unutulmuş, herkes cep telefonuyla meşgul.
Bindiğimiz otobüsün, taksinin, minibüsün şoförünün elinde cep telefonu, kimi mesaj yazıyor. Hastanede, acilde, ilk yardımda herkesin elinde cep telefonu, özel güvenlikte cep telefonu, devriye gezen, nöbet tutan polisin elinde cep telefonu, makine başında çalışanın elinde cep telefonu…
HAYATIMIZ CEP TELEFONUNUN ELİNDE SANKİ…
Bu salgını durdurmalıyız. Geçenlerde, telefonuna mesaj gelince önündeki rögara düşen kadının haberini okudum. Telefonuna mesaj gelene kadar kadın rögar kapağını görüyordu.
Yönetici arkadaşlara çağrım:
MESAİ SAATLERİNDE CEP TELEFONU KULLANMAYA HAYIR!
İsteyen çay molası veya yemek tatilinde kullansın.
Lütfen bu çağrım kampanyaya dönüşsün.
Bursa’da 460 kişinin çalıştığı asırlık bir tekstil fabrikasında mesai saatlerinde cep telefonuyla görüşmek yasak. Şirket sahipleri de uyuyor ve santral aranıyor. İsteyenler aralarda ankesörlü telefonu kullanıyor.
Bu salgını el birliği ile durduralım.
Sayın üstadım sizin tabirinizle okullaşma, benim anladığım okulda tahsil görmek, olsa olsa Kadınlarımızı geliştirir ileri görüşlü ve kendine güvenen kişiler haline getirir, her türlü tiryakilik, sigara tiryakiliği gibi kötü alışkanlıklar kişilerin ahlaki zayıflıkları ile ilintili olabilir, nacizane fikrimdir. Saygılar