CHP, HDP ve İYİ Parti’den güvenlik soruşturmasına şerh
Güvenlik Soruşturmasına ilişkin kanun teklifine CHP, HDP ve İYİ Parti şerh düştü. Teklifin Anayasa’ya aykırı olduğunu savunan CHP “AK Parti’ OHAL’i sürekli kılma çabasındadır” derken, HDP, teklifin, 28 Şubat döneminde çıkarılan yönetmeliğin birebir kopyası olduğuna dikkat çekti.
İYİ Parti de teklifi irticai faaliyetleri önlemek için çıkarılan yönetmeliklere benzetti, “keyfiliğe açık, objektiflikten uzak” bir düzenleme olduğunu savundu.
Duvar’dan Müzeyyen Yüce’nin haberine göre, memuriyete girişte yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ilişkin düzenlenmeyi de içeren 18 maddelik torba kanun teklifi Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi. CHP, HDP ve İYİ Parti teklife muhalefet şerhi koydu.
CHP’nin Plan ve Bütçe Komisyon üyeleri Bülent Kuşoğlu, Abdüllatif Şener, Kamil Okyay Sındır ve Emine Gülizar Emecan imzasıyla verilen muhalefet şerhinde güvenlik soruşturmasına ilişkin düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğu ifade edilerek, “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda devlet memurluğuna atanmada esas alınacak kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına ve işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesinin Anayasa’nın 13., 20. ve 128. maddeleriyle bağdaşmamaktadır” denildi.
CHP: AK PARTİ, OHAL’İ SÜREKLİ KILMA ÇABASINDA
Düzenleme ile devam eden güvenlik soruşturmalarının yenileneceği ve böylece sürenin bir kez daha uzatılacağının öngörüldüğü ifade edilerek, şöyle denildi:
“Devam eden davaların 6 ay boyunca bekletileceği bu arada güvenlik soruşturmasının yeniden yapılacağı ve yeni sonuca göre mahkemenin kaldığı yerden devam edeceğine dair düzenleme yapılarak süreç uzatılmakta ve kişiler beklenti içerisine bırakılmaktadır. Bu madde ile AK Parti’ OHAL’i sürekli kılma çabasındadır. Aynı maddeye eklediği “sadakat, bağlılık, vb.” gibi tümüyle keyfiliği besleyecek düzenlemelerle kamu görevi, iktidarların yandaşları dolduracağı bir kamu alanına dönüşecektir. Güvenlik soruşturması, esas olarak, her görev için tartışmaya açık bir düzenlemedir ancak bütün görev alanlarının güvenlik soruşturması kapsamına alınması, yalnızca özel yaşam ya da kanunilik ilkesi ile çelişen bir durumu değil; başta yaşam hakkı ve çalışma hakkı olmak üzere tüm temel hakları ihlal edecektir. Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olma gibi bir kavram ceza hukukunda yoktur.”
GÜVENLİK SORUŞTURMASIZ MEMURLUĞA ATANMANIN ÖNÜ KESİLMEK İSTENİYOR
Teklife göre devam eden davalarda da yeni güvenlik soruşturması hükümleri uygulanacak. Şerhte, “AYM’nin karar verdiği tarihten bu kanun teklifinin yasalaşmasına kadar geçen süre zarfında oluşan “güvenlik soruşturmasız memurluğa atanmanın önü kesilmek istenmektedir. Düzenleme geçmişe yönelik yargılama sonuçlarını da etkileyen, bir ölçüde anlamsız kılan düzenlemeler olup erkler ayrılığı ilkesi ile anayasal sisteme uygun düşmemekte, Anayasanın 6., 7., 8. 9 ve 138. maddelerine aykırı içerik taşımaktadır. Düzenlemede yargının karar alma sürecini etkileyecek düzenlemelere de yer verilmiştir. Teklifin 11. maddesi de Anayasa’ya aykırılık teşkil etmektedir” denildi.
‘KANUN TEKLİFİNİN BÜTÜNÜNE KARŞIYIZ’
Teklifteki kanun maddelerinin tümü ile ilgili olarak meslek kuruluşlarının görüşlerinin alınmadığı ve etki analizlerinin yapılmadığının altı çizilerek, “Anayasada öngörülen olağan yasa yapma sürecinin dışına çıkılarak, TBMM’de ilgili komisyonlarda yeteri kadar tartışılmayan kanun teklifleriyle sadece Plan ve Bütçe Komisyonundan geçirilmek suretiyle acele yasa yapma alışkanlığının genel demokratik ilkelere ve TBMM geleneklerine aykırı olduğu kanaatiyle “Kanun Teklifinin” bütününe karşıyız” denildi.
HDP: 28 ŞUBAT DARBECİLERİNİN ÇIKARDIĞI YÖNETMELİĞİN KOPYASI
HDP Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri Garo Paylan, Necdet İpekyüz ve Erol Katırcıoğlu imzasıyla verilen muhalefet şerhinde getirilen güvenlik soruşturması teklifinin 12 Nisan 2000 tarihli ‘Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği’nin birebir kopyası olduğu belirtilerek şöyle denildi:
“28 Şubat darbecilerinin mütedeyyin ve muhafazakârların kamu hizmetine girmelerine engel olmak adına o dönem yayımlanmış yönetmeliğin birebir kopyası olduğu anlaşılmakta. Bizlere iktidarlar ve bu iktidarların adı değişse de tahakkümcü, tekçi zihniyetin değişmediğini çok açık bir şekilde göstermektedir. AKP iktidarı, bir zamanlar kendilerine yöneltilen, en basit ifadeyle, yanlış uygulamaları bugün kendisinden olmayanlara yöneltmekte bir beis görmemektedir. Tek adam rejimi olarak tanımladığımız bu siyasi mimari, söz konusu torba kanun teklifindeki ‘Güvenlik Soruşturması’ düzenlemesini, “parti devlet” hedefine doğru önemli bir adım olarak görmektedir.”
BARIŞ AKADEMİSYENLERİ HAMLESİ
Şerhte, söz konusu kanun teklifinin AYM kararına, Anayasa’ya ve uluslararası hukuka aykırı olduğu ifade edilerek, “Güvenlik soruşturması ve arşiv taraması sadece ilk defa atananlarla ilgili değil, yeniden atananlarla da ilgili hale getirilerek kapsamı genişletilmektedir. KHK ile ihraç edilip yargı ve komisyon kararları ile dönme ihtimalleri olan kişilerin bir kez daha yürütme erkinin denetiminde olan kurumlar aracılığı ile işlerine iadesinin önünü kapatmak için kullanılabilecektir. Bu yönüyle; başta Barış Akademisyenleri olmak üzere olası iade kararlarından önce yapılan bir AKP hamlesi olarak değerlendirilebilir” denildi.
İYİ PARTİ: KEYFİLİĞE AÇIK, OBJEKTİFLİKTEN UZAK
İYİ Partili komisyon üyeleri Durmuş Yılmaz, İsmail Tatlıoğlu imzasıyla verilen muhalefet şerhinde, memuriyete girişte “güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak” şartı keyfiliğe açık, objektiflikten uzaktır ve ileride büyük sorunlara neden olabilecektir” denildi. Şerhte getirilen düzenlemenin 1990’lı yılların başlarında “irticai” faaliyetleri önlemek için çıkarılan kanun yönetmeliklerden alındığına dikkat çekildi, “Bu düzenleme ile 1990’lı ve 2000’li yıllarda örneğin muhafazakâr mütedeyyin insanlar sakıncalı görülebilirken, bugün aynı şablon ile başkaları sakıncalı görülebilecektir. Ucu açık her yöne çekilebilecek düzenlemelerdir. Yapılacak şey, demokrasi kültürünü geliştirmek, demokrasiyi içselleştirmek, insan haklarına saygılı olmaktır. Demokrasi sığınabileceğimiz yegâne sığınaktır” denildi.